Gerçek Gündem Haberleri

Destici'den İmralı Görüşmelerine Sert Tepki: Öcalan'a Ayağına Gitme Teklifi

BBP lideri Mustafa Destici, Cumhur İttifakı'nın İmralı görüşme önerisine öfkeyle yüklendi: "Öcalan'ın ayağına gitme teklifi!" Terör örgütü PKK liderinin legalize edilmesi skandalı ne anlama geliyor? Siyasi ittifaklar çatırdıyor, son dakika gelişmeleriyle merakınızı zirveye taşıyın!

Türkiye'nin siyasi arenası, ittifakların gölgesinde bir kez daha sarsıldı. Günümüzde, özellikle 2025 yılının sonbahar aylarında, ülke gündemi terörle mücadele, barış süreçleri ve ittifak içi gerilimlerle dolu. Hatırlanacağı üzere, geçmiş yıllarda benzer tartışmalar, özellikle 2013-2015 arasındaki Çözüm Süreci'nde, toplumun her kesimini derinden etkilemişti. O dönemlerde, gizli görüşmeler ve dolaylı müzakereler, hem umut hem de büyük bir güvensizlik dalgası yaratmıştı. Bugün ise, 22 Kasım 2025 itibarıyla, bu tür konular yeniden alevlenirken, Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici'nin açıklamaları, ittifakın iç dinamiklerini sorgulatıyor. Destici'nin zehir zemberek sözleri, sadece bir eleştiri olmanın ötesinde, yıllardır biriken siyasi hesaplaşmaların bir yansıması gibi duruyor. Peki, bu sert çıkışın arka planı nedir? Destici'nin ifadeleri, ittifakın geleceğini nasıl etkileyebilir? Gelin, bu konuyu adım adım inceleyelim, çünkü bu gelişme, Türkiye'nin en hassas damarlarından birine dokunuyor.

Mustafa Destici, uzun yıllardır BBP'nin başında olan, milliyetçi çizgisiyle tanınan bir siyasetçi. Partisi, Cumhur İttifakı içinde nispeten küçük bir paya sahip olsa da, sesini duyurmayı her zaman başaran bir aktör. Destici'nin son açıklamaları, doğrudan "İmralı" kelimesini merkeze alarak, ittifakın bazı kesimlerinden gelen dolaylı mesajlara ateş püskürüyor. İmralı, elbette, PKK'nın kurucusu ve lideri Abdullah Öcalan'ın tutulduğu yer olarak, Türk siyasetinde tabu bir konu. Yıllardır, bu adanın adı geçtiğinde, hem güvenlik hem de duygusal bir gerilim yükseliyor. Destici, bu gerilimi zirveye taşıyan bir üslupla konuşuyor: "İmralı ile görüşme üstü kapalı ve dolaylı bir ifadedir. Aslında ve özünde Öcalan’ın ayağına gitme teklifidir bu." Bu cümle, sadece bir eleştiri değil; adeta bir manifesto gibi, ittifak içindeki farklı sesleri ifşa ediyor. Düşünün ki, bir ittifakın küçük ortağı, büyük partnerine karşı bu kadar net bir tavır koyuyor. Bu, 2025'in siyasi ikliminde nadir görülen bir cesaret mi, yoksa hesaplanmış bir strateji mi?

Destici'nin öfkesi, burada bitmiyor. Konuşmasında, Öcalan'ı "terörist başı" olarak nitelendirerek, onun geçmişini detaylı bir şekilde hatırlatıyor. "Bu ülke mukadderatına 40 yıl ihanet etmiş, dünyanın en kanlı örgütünü kurmuş ve buna 40 yıl boyunca liderlik etmiş, işlediği bütün suçların sorumluluğunu üzerinde taşıyan bir terörist başının bu denli legalize ve sempatize edilmesini kabul etmez," diyor. Bu ifadeler, PKK'nın kuruluşundan bu yana, yani 1978'den beri süren çatışmaların acısını taşıyor. Binlerce can kaybı, yıkılmış aileler, terörle mücadelede verilen şehitler... Destici, bu tarihi yükü omuzlayarak, herhangi bir yumuşama önerisini "kabul edilemez" olarak damgalıyor. Peki, neden şimdi? 2025'te, seçim dönemleri yaklaşırken, muhalefetin Kürt meselesini gündeme getirmesiyle mi ilgili? Yoksa ittifak içinde, farklı fraksiyonların kendi tabanlarını konsolide etme çabası mı? Araştırmalarımız, son aylarda benzer tartışmaların sosyal medyada ve siyasi kulislerde yoğunlaştığını gösteriyor. Örneğin, milliyetçi kesimlerde, İmralı adının anılması bile büyük bir infiale yol açıyor. Destici'nin bu çıkışı, tam da bu infiali temsil ediyor.

Şimdi, bu olayın ittifak dinamiklerine etkisini düşünelim. Cumhur İttifakı, 2018'den beri, AK Parti ve MHP'nin öncülüğünde, BBP gibi küçük ortaklarla geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ancak, bu genişlik, zaman zaman çatlaklar doğuruyor. Destici'nin sözleri, özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli'nin geçmişteki bazı açıklamalarıyla çelişki yaratabilir. Bahçeli, zaman zaman sürpriz çıkışlarla gündemi sarsmış bir isim; örneğin, 2016'daki başkanlık sistemi desteği gibi. Ama İmralı konusunda, milliyetçi taban her zaman sert bir duruş sergiliyor. Destici'nin "zehir zemberek" üslubu, ittifakın küçük ortağının kendini konumlandırma çabası olarak görülebilir. Partisi BBP, kökleri Alparslan Türkeş'in milliyetçi mirasına dayanan bir oluşum. Destici, bu mirası koruma adına, ittifak içinde "kırmızı çizgi"lerini çiziyor. Uzun vadede, bu tür çıkışlar, ittifakın koalisyon yapısını test edebilir. 2025'in ekonomik ve güvenlik sorunları arasında, siyasi birlik her zamankinden kritik. Destici'nin tepkisi, belki de bir uyarı: "Bu çizgiyi aşarsak, ittifak çatlar."

Bu tartışmayı daha geniş bir bağlama oturtmak gerekirse, Türkiye'nin terörle mücadelesi, son yıllarda hem iç hem dış boyut kazandı. Suriye ve Irak'taki operasyonlar, PKK'nın uzantılarına karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Öcalan'ın adı, bu mücadelede sembolik bir figür. Destici'nin "legalize ve sempatize" eleştirisi, tam da bu noktaya parmak basıyor. Toplumun bir kesimi, barış için diyalog kapısını aralık tutmak isterken, diğer kesim –ki Destici bu kesimin sesi– her türlü yumuşamayı ihanet olarak görüyor. 40 yıllık ihanet vurgusu, PKK'nın eylemlerini kronolojik bir suç listesi gibi sıralıyor: Kurşunlanan siviller, bombalı saldırılar, dağlardaki gençlerin kaybedilmesi... Bu anlatı, milliyetçi seçmenin duygusal hafızasını harekete geçiriyor. Araştırmalarımız, 2025'te bu tür konuların Google aramalarında "İmralı görüşmeleri" ve "Öcalan teklifi" gibi kelimelerle patlama yaptığını doğruluyor. İnsanlar, merakla ve endişeyle, "Bu sefer ne olacak?" diye soruyor.

Destici'nin açıklamalarının zamanlaması da dikkat çekici. 22 Kasım 2025'te, ülke gündemi ekonomik kriz ve dış politika gerilimleriyle meşgulken, bu iç siyasi patlama, medyada yankı buluyor. Belki de BBP, tabanını genişletmek için bu fırsatı kullanıyor. Partinin küçük olması, sesini duyurmak için radikal çıkışlara ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. "Kabul edilemez" ifadesi, sadece bir ret değil; ahlaki bir duruş. Destici, ittifak arkadaşlarına seslenirken, "Bu teklif, ülkenin mukadderatına ihanet" diyor ki, bu, derin bir tarihsel referans. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan milli mücadele ruhu, burada yeniden canlanıyor. Peki, bu sözler sonrası ne olacak? İttifak içinde bir uzlaşı mı aranacak, yoksa gerilim mi tırmanacak? Gelecek haftalarda, diğer liderlerin tepkilerini izlemek şart.

Sonuç olarak, Mustafa Destici'nin bu zehir zemberek sözleri, Türkiye siyasetinin kırılgan dengesini bir kez daha gözler önüne seriyor. İmralı tartışmaları, her geçtiğimizde, yaraları tazeliyor. 2025'in bu döneminde, terörle mücadele ve ittifak sadakati arasında sıkışan bir ülke için, bu çıkışlar yol gösterici mi yoksa bölücü mü? Okuyucular olarak, bizler bu soruları sorarken, Destici'nin sesi yankılanmaya devam ediyor. Siyasi arenada, küçük ortakların büyük sesleri, bazen en gürültülü değişimleri tetikliyor. Bu hikaye, henüz bitmedi; takipte kalın, çünkü Türkiye'nin geleceği, bu tür hesaplaşmalarda şekilleniyor.