Gerçek Gündem Haberleri

Cumhur İttifakı Selahattin Demirtaş İçin Neden Şimdi Fikir Değiştirdi?

Sözcü TV'de Yılmaz Özdil'den dikkat çeken Demirtaş tahliye yorumları. Cumhur İttifakı'nın çelişkili söylemleri ve hukuki-siyasi gerçekler. 200 harf içinde heyecan uyandıran detaylar!

Türkiye siyasetinde son dönemde yaşanan gelişmeler, Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi konusunda Cumhur İttifakı'nın tutumundaki değişimi gündeme getirdi. Sözcü TV'nin "Kırmızı Beyaz" programında konuşan Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bu konuda dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Yılmaz Özdil, AK Parti grup toplantılarındaki söylem tutarsızlıklarını mizahi bir dille eleştirerek, "Salı toplantılarına ben ölüyorum gülmekten. Selahattin Demirtaş katil diyorsun bravo diyorlar, serbest bırakıldı şimdi bravo diyorlar. Yarın çıkıp gene 'bu Selahattin Demirtaş terörist' derse yine bravo derler" dedi. Bu yaklaşımın ciddiyetten uzak bir performansa dönüştüğünü ima eden Özdil, "Salı toplantılarından aslında şöyle iyi bir prodüksiyonla dünya siyaset tarihine geçecek bir komedi programı çıkarılabilir" ifadelerini kullandı.

Hukuki Karar mı Siyasi Karar mı?

Devlet Bahçeli'nin "Sayın Selahattin Demirtaş hukuki yollardan sonuca ulaşmıştır. Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır" açıklamasına değinen Özdil, bu durumun hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu savundu. "Bu bir hukuki karar olsaydı, Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasını boş ver, tutuklanmaması gerekiyordu zaten" diyen Özdil, Türkiye'nin Demirtaş'ın neden tutuklandığını bile unuttuğunu belirtti.

Figen Yüksekdağ'ın da benzer suçlamalarla tutuklu olmasına rağmen, siyasi odağın sadece Demirtaş üzerinde olmasını bu meselenin hukuki değil, kişisel bir mesele olduğunun göstergesi olarak değerlendirdi. İki eş başkanın aynı konuyla ilgili tutuklandığını, Avrupa İnsan Hakları ve Türk mahkemelerinden aynı kararları aldığını, ancak sadece Selahattin Demirtaş üzerinden konuulduğunu vurguladı.

Demirtaş'ın Hapse Girmeden Önceki Popülaritesi

Selahattin Demirtaş'ın hapse girmesinin temel sebebini açıklayan Özdil, "Selahattin Demirtaş'ın kişiliği itibariyle espirili kişiliği, hoşgörülü kişiliği, sempatik kişiliği ile bugünkü DEM Parti çizgisinin çok dışında bir genel başkandı" dedi. Demirtaş'ın Türkiye'deki özellikle gençlerin, hangi partiye mensup olursa olsun, en yakından takip ettiği, en sempatik bulduğu, en makul bulduğu, en espirili bulduğu siyasetçi olduğunu vurguladı.

Özdil, Demirtaş'ın "çirkinleşmeden alay edebilmesi, eleştirileri çok sert eleştirileri yumuşatarak kabul edebilmesi" gibi özellikleriyle hem DEM Parti'yi hem PKK'yı aşan bir sempati oranına sahip olduğunu belirtti. Bu durumun bir realite olduğunu vurgulayan yazar, Demirtaş'ın geniş halk desteği ve siyasi potansiyelinin onun hapse atılmasındaki asıl neden olduğunu ifade etti.

PKK'nın Siyasi Kanadı ile İlişki

PKK'nın siyasi mücadeleye katılmak için 1994 yılında HADEP'i kurduğunu ve bu çizginin günümüze kadar devam ettiğini hatırlatan Özdil, DEM Parti'nin (eski adıyla HDP'nin de) PKK'nın siyasi uzantısı olarak kurulduğunu iddia etti. Selahattin Demirtaş'ın hem PKK'nın hamlelerine müdahale edebilecek bir popülariteye ulaştığını, hem de DEM Parti'nin çizgisinin çok dışında duran bir lider imajı çizdiğini belirtti.

Demirtaş'ın hem kendisinin duruşu, hem ailesi, hem de çok iyi bir kız babası olması, kızlarının ve eşinin hayata karşı duruşuyla geniş kitlelere hitap ettiğini vurgulayan Özdil, bu kişisel özelliklerinin onun hapsedilmesindeki ana motivasyon olduğunu savundu.

Mevcut Siyasi Açılım ve İhtiyaç

İktidarın Kürt sorununa yönelik "açılım" denemelerinin toplumsal karşılık bulmadığını değerlendiren Özdil, bu süreçte Demirtaş'ın popülaritesinin bir ikna aracı olarak kullanılabileceğini ileri sürdü. "Selahattin Demirtaş'ın hapse atılmasına sebep olan popülarite, onun hapisten çıkarılmasını sağlayan popülarite olacak" dedi.

Abdullah Öcalan'ın Türk halkına yönelik bir ikna bulabilmesinin söz konusu olmadığını belirten Özdil, Devlet Bahçeli'nin çelişkili söylemlerinin inandırıcı olmadığını, Erdoğan'ın ise çekimser bir pozisyonda olduğunu değerlendirdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de Kürt seçmen nezdinde bir karşılığının olmadığını savunan yazar, mevcut liderlerin hiçbirinin "açılım" sürecini meşrulaştırma kapasitesi olmadığını ima etti.

Tahliye Sürecinin Meşruiyeti

Özdil'e göre, mevcut iktidarın "açılım" sürecinde başarılı olabilmesi için Selahattin Demirtaş gibi popüler bir isme ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Onun bu sürecin sözcüsü olacağını öngören yazar, "Selahattin Demirtaş'ın dışarıya çıkarılma ihtiyacı bence bundan doğuyor" dedi.

Demirtaş'ın siyasi haklarının da iade edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdil, "hapse girmesi bile zaten aslında hukuki değildi, görüşlerine katılıp katılmama meselesi değil bu, adalet meselesi. İnsan hakları açısından baktığımızda öyle" ifadelerini kullandı. Seçme ve seçilme hakkının da kendisine iade edilmesi gerektiğini belirten yazar, Demirtaş'ın başlangıçta herhangi bir adaylığının söz konusu olmayacağını, seçilme hakkı olmayacağını ancak bu bütün mekanizmanın en popüler insanı olarak bu işin sözcüsü olacağını öngördü.

Erdoğan'ın Çıkar Analizi

Tayyip Erdoğan'ın yaklaşık 30 yıldır her gün kendi çıkarını olup olmadığını tartarak hareket ettiğini değerlendiren Özdil, onun çok yakınındaki küçük çemberin bu işi çok iyi analiz edebilen bir kadro olduğunu düşünüyor. "O isimler değişse bile, bazıları hatta iş değişmiyor. Hadiseyi çok iyi analiz edebilen, önlerine gelen fırsatları iyi okuyabilen, önlerinde duran trene binmeliler mi binmemeliler? Bunları iyi tartabilen bir kadroyla çalıştığı için bence şu anda bakıyordur" dedi.

Bu durumu bir çatlak olarak ya da aralarında bir uzlaşma yok gibi değerlendirmediğini belirten yazar, "İşine gelirse Tayyip Erdoğan yarın Selahattin Demirtaş'ı çıkarıp Cumhurbaşkanı adayı olmasına bile izin verebilir. Bence şu anda Selahattin Demirtaş'ın popülaritesine ihtiyaçları var" değerlendirmesinde bulundu.

Bu değerlendirmeler, Türkiye'deki siyasi sistemin işleyişi, liderlerin pragmatist yaklaşımları ve hukukun siyasetin bir aracı olarak nasıl kullanıldığı konularında önemli ipuçları sunuyor. Selahattin Demirtaş'ın kişisel popülaritesinin ve siyasi gücünün, iktidarın kendi ajandası doğrultusunda onu hem hapse atmasına hem de potansiyel olarak serbest bırakmasına neden olabileceğini ortaya koyuyor.