23 Kasım 2025 tarihi itibarıyla Türkiye siyasi gündeminde dikkat çeken gelişmelerden biri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Meclis'te aldığı yeni karar oldu. Bu karar, iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) için ciddi bir zorluk yarattı ve siyasi muhalefetin stratejik manevrası olarak yorumlandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin yeni kararının, Meclis gündemine alınması beklenen bazı yasaların geçmesini engelleyebilecek nitelikte olduğunu açıkladı. Bu açıklama, özellikle AKP'nin son dönemde gündeme getirmeye çalıştığı yasal düzenlemelerin aksine bir durum yarattı.
Özel, kararla ilgili şunları söyledi: "Meclis'te oy birliğiyle vereceğimiz bu duruş, halkın iradesini koruma sorumluluğumuzun bir gereğidir. Hiçbir yasanın aceleye getirilerek geçirilmesine izin vermeyeceğiz." Bu sözler, CHP’nin hem muhafazakâr hem de milliyetçi muhalefet partileriyle olan koordinasyonunu da güçlendirdiğini gösterdi.
CHP’nin bu hamlesi, Meclis içi iş birliklerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Özellikle son aylarda AKP ile İYİ Parti ve Saadet Partisi arasında kurulan anlaşmalar, CHP’nin bu kararla dengeleri yeniden kurma stratejisine girdiğini ortaya koydu.
AKP liderleri ise bu kararın "siyasi oyun" olarak nitelendirildiğini ancak yasaların geçmesinin halkın menfaatine olduğunu savundu. Ancak CHP, özellikle bazı maddelerde eksiklik ve şeffaflık eksikliği gerekçesiyle bu tür yasal düzenlemelerin ertelenmesi gerektiğini vurguladı.
Uzmanlar, CHP'nin bu tavrının yalnızca yasal bir direniş olmadığını, aynı zamanda yaklaşan yerel seçimler öncesi siyasi mesajı da içerdiğini belirtiyor. Parti, bu şekilde kamuoyuna, "denge unsuru" olarak sunduğu imajı pekiştirmeyi hedefliyor.
Siyasi yorumcular, CHP'nin bu kararının Meclis’te uzun soluklu bir tartışmayı da beraberinde getirebileceğini öngörüyor. Özellikle bazı yasaların aceleye getirilmeden, tüm görüşler alınarak değerlendirilmesi talebi, hem muhalefetin hem de sivil toplum kuruluşlarının desteğini gördü.
Sonuç olarak, CHP’nin aldığı bu karar, yalnızca bir iç siyaset manevrası değil, aynı zamanda yasama sürecinin şeffaflığını ve kapsayıcılığını savunma mücadelesi olarak da değerlendiriliyor. AKP yönetimi ise bu durum karşısında yeni bir strateji geliştirme zorunluluğuyla karşı karşıya kaldı.
Türkiye siyasi gündeminde bu sürecin nasıl sonuçlanacağı, önümüzdeki günlerde hem Meclis’te hem de kamuoyunda büyük bir ilgiyle takip edilecek.