Türkiye'nin tozlu siyasi sahnelerinde, rüzgârlar her zaman ani eser. Sabahın erken saatlerinde, kahvehanelerde fısıldanan sohbetler, akşam televizyon ekranlarında haykırışlara dönüşür. Bir anket sonucu, bir mahkeme kararı ya da bir liderin sessizliği, milyonların kaderini bir gecede değiştirebilir. Ülkenin dört bir yanında, emekçiler faturalarını öderken, öğrenciler sınav stresiyle boğuşurken, siyasetin bu görünmez elleri hayatı şekillendiriyor. Ama ya o eller, korkuyla titrerse? Ya da bir dâva, sadece bir partiyi değil, tüm demokrasiyi sallarsa? Bu sorular, ekranların ötesinde, sokaklarda yankılanıyor. Ve bugün, o yankılar daha da gürleşiyor; çünkü yarın, 15 Eylül, bir dönüm noktası olabilir.
Şimdi, derin bir nefes alın ve bu karmaşanın katmanlarına inin. 12 Eylül 2025 Cuma günü, BirGün TV'nin stüdyosunda Zafer Arapkirli'nin moderatörlüğünde başlayan yayın, sadece bir sohbet değil; Türkiye'nin siyasi nabzını tutan bir forum. Saat 11:00'de başlayan "Medya Terapi" programı, her hafta içi olduğu gibi, canlı bağlantılar ve uzman konuklarla dolu. Arapkirli, deneyimli bir gazeteci olarak, izleyiciyi pasif bir seyirci olmaktan çıkarıp tartışmanın parçası yapıyor. Sosyal medya üzerinden gelen sorular, ekranlara yansıyor; akademisyenler, siyasetçiler ve gazeteciler, gündemin sıcak başlıklarını masaya yatırıyor. Bu kez, konuk Aksoy Araştırma Kurucusu Ertan Aksoy; CHP'li kimliğiyle tanınan, yılların anketçisi. Yayın, krizlerin üst üste bindiği bir dönemde yapılıyor: Ekonomik çöküş, kadın cinayetleri, yargı müdahaleleri... Ama asıl bomba, yarınki 15 Eylül duruşması etrafında patlıyor.
Arapkirli, yayın başında diğer krizlerden bahsederken, "Şimdi başka krizlerden söz ederken, kapıda bekleyen bir potansiyel kriz var" diyor. "15 Eylül'de ne olacak?" diye soruyor doğrudan. Aksoy, temkinli başlıyor: "Doğrudan tahmin yapmak zor, çünkü hükümet her şeyi yapar." Neden mi? "Güç kaybı korkusu muazzam bir korkuya dönüştü. Köşeye sıkışmışlık, panik hâli var." Aksoy, korkuyu insanî bir duygu olarak nitelendiriyor ama "Korkaklık farklı" diye ekliyor. "Muhalefet korkuyor, evet, yaşadıklarından dolayı. Ama hükümetin korkusu, muhalefetin toplam korkusundan büyük." Neden? "Tek yol, topluma yeni bir proje, fikir, politika sunmak. Hükümet bunu aşmış, kadrosu yok, savunacak ekip yok." Aksoy, AKP'nin bürokrat bir hükümet olduğunu söylüyor: "Karar vericiler politikacı olmalı, partide güçlü olmalı. Dengeli olmalı. AKP, Cemil Çiçek, Bülent Arınç gibi figür üretemiyor."
Yayın ilerledikçe, anketlerin derinliklerine dalınıyor. Aksoy, son ölçümleri paylaşırken sesi heyecanlanıyor: "Muhalefet desteği %60'tan %85'e çıktı." Bu, sadece rakam değil; bir deprem habercisi. Betimar Araştırma'nın Ağustos 2025 anketi, CHP'yi %33.2 ile lider gösterirken, AKP'yi %33.2'de tutuyor ama muhalefet toplamda önde. Di-En Araştırma'nın Haziran verileri, CHP'yi %36.8 ile zirveye oturtmuştu; ORC'nin Mart anketi ise İmamoğlu olayları sonrası CHP'nin konumunu koruduğunu, AKP'nin gerilediğini doğruluyor. Aksoy, "Ölçümler iyi sonuçlar veriyor, seçim dışı dönemde halk desteği artıyor" diyor. Ama uyarıyor: "2023'e giderken her ölçüm muhalefete yaradı ama son dönemde gerileme başladı." Neden? "Kara propaganda, kampanya hataları. Ölçüm hatası değil, siyaset statik değil; günler içinde değişir."
Aksoy'un self-kritik anı, yayıncıyı büyülüyor. "O kadar güçlü sonuçlar gördük ki, gerilemeleri ciddiye almadık. Araştırmacılar da, politikacılar da." 2024 yerel seçimlerini örnek veriyor: "İstanbul'da CHP 14 ilçeden 15'e çıkacaktı, son iki haftada 26'ya fırladı. Rüzgâr değişti, hükümet seçmenleri protesto etti." Manisa, Balıkesir, Bursa gibi illerde benzer: "Bıçak sırtıydı, son dakika ölçümleri öndeydi." Arapkirli, "Araştırmacıların işi zor, hızlı değişimler var" diyor. Aksoy, "Politikacıların işi daha zor. Halk desteği artsa da, %85'le bile gerçek seçim olur mu?" diye soruyor. "Çok partili hayata dair tartışmalar var, gerçek seçim mi olacak?" Aksoy, "Henüz o aşamada değiliz ama sürükleniyoruz" yanıtını veriyor.
Bu veriler, sadece sayılar değil; bir hikayenin parçaları. Aksoy Araştırma'nın geçmiş başarıları, güvenilirliğini kanıtlıyor: ESOMAR ve TÜAD üyesi, GAB belgeli. 2023'te Kılıçdaroğlu'nu Erdoğan'a karşı %11 önde göstermiş, CHP'yi %28'in üstünde tutmuştu. Eylül 2025'e gelince, Wikipedia verileri 27 Ağustos'a kadar muhalefeti önde gösteriyor; CHP adayları İmamoğlu ve Yavaş, anketlerde Erdoğan'ı zorluyor. X'te (eski Twitter), Aksoy'un paylaşımları yankılanıyor: "CHP içindeki unsurların suçu büyük, İstanbul müdahalesi çok partili hayattan vazgeçmek demek." BirGün TV'nin 11 Eylül yayını, "En büyük suç CHP içindekilerde" başlığıyla viral olmuş. Sosyal medyada #ErtanAksoy etiketi trend: Taraftarlar, "Anketler gerçek, hükümet panikte" diyor.
Peki, bu anketlerin kökeni ne? Aksoy, 2023 öncesi ölçümleri hatırlatıyor: "Her anket muhalefete yaradı, ama son düşüşü ciddiye almadık." 2024 yerelinde İstanbul farkı 3-5 puandı, son haftalarda patladı. Benzer, 2025 genel anketlerinde: SONAR Mayıs'ta CHP'yi 6 puan önde göstermiş, ALF %32.1 CHP vermiş. Ama Aksoy, "Halk desteği yetmez, politik maliyet artırılmalı" diyor. Arapkirli, "Politikacılar halk desteğini artırsın demesin, baskı kursun" diye ekliyor. Yayın, 20 kişilik "objektif grup"tan bahsediyor: Eskiden dengeliydi, şimdi muhalefete kaymış. "40 kesim muhalefeti destekliyor, 20'si dengeli ama kayboldu."
Geleceğe dair Aksoy'un yorumu, heyecanı zirveye taşıyor. "15 Eylül, hükümetin paniğini artırır. Mutlak butlan çıkmazsa, muhalefet toparlanır; çıkarsa erken seçim kaosu." Eğer dava CHP'yi sarsarsa, Kılıçdaroğlu dönüşü konuşulur ama o "Yatışsın" diyor. Anketler, Kasım 2025 erken seçimi işaret ediyor; muhalefet %85'le baskı yapacak. Ama tehlike: "Hükümet bürokrat, proje üretemiyor. 23 yıl kaldı, ekonomik politika sunsa?" Aksoy, "Satışlar devam eder, köprüler Araplara..." diye ironiliyor. X'te Yön Radyo, "CHP bölünür mü?" diye soruyor; Aksoy, "Hayır, ama iç unsurlar suçlu."
Bu yayın, sadece bir stüdyo sohbeti değil; bir manifesto. Arapkirli'nin interaktif tarzı, izleyiciyi içine çekiyor: Sorular okunuyor, yorumlar tartışılıyor. Aksoy, "Siyasette ahlak sorunu CHP'yi etkiliyor" diyor. Kadın cinayetleri, Habertürk operasyonu, Kadıköy mitingi... Hepsi masada. Gelecekte, eğer anketler tutarsa, muhalefet zaferi; tutmazsa kara propaganda kazanır. Ama Aksoy'un sözüyle, "Rüzgâr değişir, son iki hafta her şeyi belirler."
Düşünün, bu analizlerin günlük yansımalarını. Sabah otobüsünde tartışan işçiler, "CHP %36, AKP geriledi" diyor. Sosyal medyada #CHPBirNumara trend, hükümet destekçileri "Anket yalan" diye veryansın ediyor. Arapkirli'nin programı, BirGün TV'yi yeniliyor: Abone ol, bildirim aç, katıl. Aksoy, CHP'nin 102. yılı için "Aydınlanma devriminin aklı" diyor. Bu, umut mu yoksa uyarı mı? 15 Eylül, cevap verecek.
Bu tartışma, Türkiye'nin ruhunu yansıtıyor. Anketler yükseliyor, korku büyüyor, rüzgâr değişiyor. Belki yarın bir nefes, belki fırtına. Ama kesin olan: Siyaset, sayılardan ibaret değil; cesaretin zaferi. Ve biz, o zaferi beklerken, değişimin peşindeyiz.