Gerçek Gündem Haberleri

Büyük Hesaplaşma Başladı: Yıllar Sonra Gelen O Tarihi Özür Çağrısı!

Toplumun vicdanını sızlatan o büyük itiraf sonunda geldi! Yıllardır kulak ardı edilen uyarıların ardındaki acı gerçekler ve sınır hattında yaşanan gizemli olayların perde arkası bu yazıda.

Son dönemde toplumsal hafızada derin izler bırakan olaylar, adeta bir zincirin halkaları gibi birbirine eklenerek devasa bir hesaplaşma zeminini hazırlıyor. Sokaklardan ekranlara, siyasetin koridorlarından sınır hatlarına kadar uzanan bu gergin bekleyiş, aslında çok daha derin bir kırılmanın habercisi. Herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmekten çekindiği o "sessiz fırtına", artık kapalı kapılar ardında kalamayacak kadar büyümüş durumda. Yaşananlar sadece bugünün meselesi değil, yıllar öncesinden atılan tohumların bugün verdiği acı meyvelerin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Medyada patlak veren uyuşturucu ve ahlaki yozlaşma iddiaları, toplumun belirli kesimlerinde inşa edilen o "steril" görüntünün aslında ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. "İnançlı nesil" yetiştirme iddiasıyla yola çıkanların, bugün gelinen noktada hangi karanlık dehlizlerde kaybolduğu artık gizlenemez bir boyuta ulaştı. Özellikle ekran yüzü olarak parlatılan, liyakatten uzak ama sadakatle ödüllendirilen figürlerin içine düştüğü durum, aslında bir güç zehirlenmesinin en somut örneğidir. Geçmişte dürüstlük ve ahlak üzerinden verilen nutukların, bugün nasıl birer enkaz yığınına dönüştüğünü izliyoruz.

Vatan topraklarında 2002 yılından bu yana uygulanan politikaların temelinde yatan bir rapor, bugün yaşananların anahtarını sunuyor. O dönemde kurulan bir yolsuzluk araştırma komisyonunun raporunda, "ahlaki çürümenin sebebinin dini değil, laik ahlakla ilişkili olduğu" iddia edilmişti. Yani laik kesim, peşinen ahlaksız ilan edilmişti. Ancak bugün gelinen noktada; kokain, fuhuş ve her türlü yozlaşmanın aslında bu önyargılı tanımlamanın tam tersi istikamette ilerlediği görülüyor. Bu durum, yıllardır "laikçi" denilerek aşağılanan, cumhuriyetin değerlerine sıkı sıkıya bağlı kadınların ne kadar haklı olduğunu kanıtladı. Toplumun geleceği için çırpınan o kadınlardan, bugün koca bir özür borçlu olunduğu gerçeği, vicdanlarda yankılanıyor.

Mesele sadece ahlaki çürüme ile de sınırlı değil. Enflasyonun suç oranları üzerindeki bilimsel etkisi, vatanımızın neden bu kadar hırsızlık, dolandırıcılık ve uyuşturucu sarmalına girdiğini açıklıyor. Yapılan araştırmalara göre, enflasyondaki her %1'lik artış, suç oranlarında %2'lik bir yükselişi tetikliyor. Paramızın değeri düşerken, sadece alım gücümüzü kaybetmiyoruz; toplumsal ahlakımızı ve huzurumuzu da bu bataklığa kurban veriyoruz. Sokaktaki vatandaşın en büyük iki sorunu olarak "ekonomi" ve "ahlaki yozlaşma"yı göstermesi, bu bilimsel korelasyonun halk nezdindeki en büyük tescilidir.

Güvenlik hattımızda yaşanan son gelişme ise, gökyüzünde beliren gizemli bir gölgenin etkisiz hale getirilmesiyle yeni bir boyut kazandı. Çankırı yakınlarına kadar sokulan bir insansız hava aracının (İHA), Merzifon’dan havalanan F-16’lar tarafından düşürülmesi, aslında savunma sanayiindeki gücümüz kadar sınır güvenliğimizdeki riskleri de gösteriyor. Bu harekatı gerçekleştiren "Tunç Filo", sadece düşman hava savunma sistemlerini imha etmekle kalmıyor, aynı zamanda NATO alarm reaksiyon filosunun bir parçası olarak 24 saat esasına göre vatan semalarını koruyor. Gökyüzünde sinek dahi uçsa haberi olan bu sistemler, aslında bir ülkenin reaksiyon süresinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Modern savaş kültürünün hızla değiştiği bu dönemde, artık sadece tanklar ve tüfekler değil; insansız deniz araçları ve SİHA sürüleri konuşuyor. Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte bir "silah fuarı"na dönen bölgede, her gün yeni teknolojiler test ediliyor. NATO kanadından gelen "5 yıl içinde büyük bir savaş başlayabilir" uyarıları, vatanımızın savunma yatırımlarını neden en üst seviyeye çıkarması gerektiğini gösteriyor. Görevdeki subayların ve stratejistlerin işaret ettiği bu yeni terminolojiye hakim olmak, artık bir tercih değil, hayatta kalma meselesidir. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve Atatürk devrimlerine tutunan kadınların enerjisiyle büyüyen bir savunma ve ahlak yapısı, bu toprakların tek çıkış yoludur.