Kamuoyuna yeni ulaşan verilere göre, ülkenin önde gelen ödeme sistemi kuruluşu bir ihale zinciriyle çalkalanıyor. Kuruluşun iki büyük alımıyla ilgili “ihale yapılmadı”, “ödeme kabul süreci işletilmedi” gibi ağır başlıklar söz konusu. Bu süreçler doğrudan kalemlerden ziyade bir dizi kurumsal mekanizmanın dağılımına işaret ediyor. İlk bulgular, sadece mali usulsüzlük düzeyinde değil, kurum içi yönetişim ve dış bağlantılar bakımından da bir kırılma yaşandığını gösteriyor.

Bu sarsıcı iddialar, söz konusu kuruluşun ihalelerini kazanan şirketin arkasındaki ismi ve onun çevresindeki “kamuda etkin” bağlantıları deşifre eden ifadelerle birlikte geliyor. Gözler şimdi “kimler bu işin içinde?”, “bağlantılar ne kadar yukarıya uzanıyor?” sorularına çevrilmiş durumda.

İhale süreçlerinde nasıl bir tablo var?

Soruşturma kapsamında hazırlanan bir bilirkişi raporu, üç ayrı ihalenin incelendiğini ortaya koyuyor. Bunlardan ilki, yaklaşık 2,5 milyon adet çipli plastik kartın alımı süreci. Raporda şöyle ciddi tespitler yer alıyor: İhale makamı tarafından fiyat belirleyecek komisyon atanmamış, tedarik süresi belirtilen 30 gün içerisinde tamamlanmamış, iki firma teklif sunmasının önüne geçilmiş, teslimat yapılmadan ödeme yapılmış ve yetkili satıcı belgesi bulunmayan bir şirkete ihale verilmiş. Toplam ödeme tutarı ise 66.224.448 TL olarak geçiyor. Bu tespitler, kurumun ihale düzeniyle ilgili kırılganlığını gösteriyor.

İkinci ve üçüncü alımda ise yine aynı şirketin tek başına teklif verdiği, iş kabul edilmeden ödeme yapıldığı, ihale yapılması gereken sınırların aşılmasına rağmen usullerin işletilmediği gözlemlenmiş. Bu tablonun sadece “yetersizlik” değil “kasti yönelim” olabileceğini düşündüren yönleri bulunuyor.

Şirket ve bağlantılar: İddiaların odağında kimler var?

İhaleyi kazanan şirketin adı öne çıkıyor: bir mühendislik-danışmanlık şirketi. Bu şirketin sahibi olarak tutuklanan kişi, ifadesinde şirketin gerçek sahibinin başka biri olduğunu söylüyor. İfade metninde şöyle yer alıyor: Şirketin eski sahibi Amerikan vatandaşı ve ambargo durumları nedeniyle yönetimi devretmiş, kendisi imza atmadığını ve şirket sahibi olduğunu bile unuttuğunu belirtmiş. Bu itiraflar, kurumsal şeffaflık açısından alarm verici nitelikte.

En dikkat çekici bağlantı ise devletten ve yüksek düzeyde görevlerde bulunmuş isimlere uzanıyor. Şirketin söz konusu yönetim zincirinde adı geçen kişi, geçmişte bakanlığa danışmanlık yapmış, kamu teşebbüslerinde görev üstlenmiş. Ayrıca babasının Cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir kurul üyesi ve stratejik şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu bilgisi bu sürecin “kurum içi” bir operasyon sınırlarını aştığını işaret ediyor. Yani iddialar “bir şirket usulsüz ihaleler aldı” sınırında kalmıyor; “üzeri kapaklı, bağlantıları güçlü bir yapı” şüphesini de beraberinde getiriyor.

Kurum-üniversite iş birliği: Boğaziçi Üniversitesi ve teknoloji transfer ofisi de sürede

Soruşturmanın bir diğer ayağı, akademi-sanayi iş birliği alanına uzanıyor. Bir üniversitenin teknoloji transfer ofisi ile söz konusu ödeme sistemi kuruluşu arasında iki proje için toplam 44.150.000 TL tutarında sözleşme imzalanmış. Ancak rapor, bu sözleşmelerde usule aykırı hareket edildiğini ortaya koyuyor: Fiyat teklifi alınmadan sözleşme yapıldığı, iş tamamlanmadan ödeme gerçekleştirildiği, belirli tutarlar için ihale yapılması gerekirken yapılmadığı gibi durumlar tespit edilmiş. Bu ihale dışı yöntemler, kamu kaynaklarının etkin, şeffaf kullanımını sorgulatıyor.

Raporda adı geçen üniversite yöneticilerinden biri, “Hizmet alımlarının sözleşmelere dayalı olduğu ve işin gerçekleştirilmesindeki mesuliyetin teknoloji transfer ofisi yetkililerine ait olduğu” gerekçesiyle sorumluluğu altında gösteriliyor. Ancak soruşturma henüz bu yöneticiler açısından resmi süreç başlatmış durumda değil. Bu durum, “müesses nizamda değişim” bekleyen kamu-üniversite ilişkileri açısından kritik.

İddialar kapsamında kimler işlem gördü?

Savcılığın adli süreç kapsamında yürüttüğü soruşturmada, merkez bankasının suç duyurusunun ardından kurumda eski başkan yardımcısı, eski genel müdür ve yardımcısı tutuklanmış durumda. Buna ek olarak bazı şüpheliler adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış, yurtdışında oldukları belirlenen dört kişi hakkında yakalama kararı çıkarılmış.

İhaleyi kazanan şirketin sahibi 13 Ekim’de tutuklanmış; ancak bir gün sonra tahliye edilmiş. Özetle bu soruşturma, sadece klasik “yolsuzluk” tanımlarını aşarak yönetişim, usulsüzlük ve bağlam ilişkisi açısından daha geniş bir alana yayılmış durumda.

Neden bu mesele sadece “bir ihale”den ibaret değil?

Çünkü bu olay zincirinin birkaç yönü bir arada dikkat çekiyor:

Bahçeli'nin 'Kara Kedi' Anlatısı: Siyasetin Ardındaki Gerçekler
Bahçeli'nin 'Kara Kedi' Anlatısı: Siyasetin Ardındaki Gerçekler
İçeriği Görüntüle
  • Kamu bankası ve ödeme sistemleri altyapısı içinde yürütülen büyük ölçekli bir alım süreci usulsüz iddialarıyla karşı karşıya.

  • İhaleyi kazanan firma ve arkasındaki kişi-kişiler, kamu yüksek düzeyinde görev almış, stratejik atama geçmişine sahip. Bu da yalnızca mali boyutun ötesinde kurumsal ve siyasal boyutlara işaret ediyor.

  • Bir üniversitenin teknoloji transfer ofisiyle yapılan sözleşmelerde usulsüzlük iddiaları, akademi-sanayi kamu iş birliği modeline dair köklü soru işaretleri doğuruyor.

  • Soruşturmanın “Saray’a uzanabilir” şeklinde kamuoyuna yansıması, bu bağlantıların sıradan bir hikâye olmadığını, yüksek seviyede yansımaları olabileceğini gösteriyor.

Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, sadece bir kurumun içindeki usulsüzlük değil, “kimin kiminle iş yaptığı”, “kim kimi referans gösterdiği”, “kamu kaynaklarının kimlere nasıl aktarıldığı” gibi daha derin yapılar ön plana çıkıyor.

Sonuç olarak

Yürütülen soruşturma, erken aşamalarında olmakla birlikte önemli kırılmaları işaret ediyor. Kurumsal yapılar, ihale süreçleri, kamu-üniversite iş birlikleri ve yüksek düzey bağlantılar… Hepsi aynı hikâye içinde birleşiyor. İlerleyen zamanlarda bu soruşturmanın hangi boyutlara yayılacağı, sorumluların kim olacağı ve nihai etkilerinin ne düzeyde olacağı merak konusu. Bu süreçte şeffaflık, adil yargılama ve hukukun üstünlüğü temel belirleyiciler olarak dikkat çekiyor.