İstanbul'un kalabalık semtlerinde, sonbahar güneşi soluk soluk doğarken, bir ilçe adeta siyasi bir savaş alanına döndü. Sokaklar, pazarlar, kahvehaneler... Her yerde aynı fısıltı dolaşıyordu: "Bayrampaşa ne olacak?" Günlük hayatın telaşında, otobüs durakları, esnaf tezgâhları, çocuk parkları... Her şey o kadar sıradan görünürken, belediye koridorlarında bir deprem kopuyordu. Vatandaşlar, telefonlarında haberlere bakıyor, komşularla hararetli tartışmalara dalıyordu – bir yanda öfke, diğer yanda derin bir tedirginlik. Bu sadece bir mahkeme kararı mıydı, yoksa halkın iradesine vurulan bir kelepçe mi? Herkes ekranlara kilitlenmişti; sosyal medya akışları, forumlar, grup sohbetleri... Ama asıl hikaye, o tozlu dosyaların arasında, kapalı kapılar ardındaki hesaplaşmada yatıyordu. Peki, bu fırtınanın ilk gök gürültüsü nerede çaktı? Yavaş yavaş açılıyor perde; sabırlı olun, çünkü her belge bir şok, her açıklama bir haykırış, her isim yürekleri sızlatıyor.
Bayrampaşa, İstanbul'un nabzını tutan o endüstriyel semtlerden biri – kalabalık işçi mahalleleri, tarihi dokusu, siyasi çekişmeleriyle dolu bir mozaik. Burada her seçim, bir destan yazar; ama son aylarda yazılan satırlar, adeta bir gerilim filmi gibi karanlık ve karmaşık. CHP'li Belediye Başkanı Hasan Mutlu'nun tutuklanmasıyla başlayan kabus, meclis üyelerini ayağa kaldırmıştı. O koltuk boşaldı mı? Hayır, vekillik yarışı devreye girdi – ve CHP, ilk rauntta şansı yaver gitti. Ama hikaye burada bitmedi; itirazlar, davalar, mahkeme koridorları... Her şey, bir anda sil baştan olma riskiyle karşı karşıya. Vatandaşlar, "Adalet nerede?" diye soruyor; partililer, "Bu bir komplo mu?" diye fısıldıyor. Bu drama, sadece bir semt meselesi değil; İstanbul'un, hatta Türkiye'nin siyasi dengelerini sarsabilir. Merak edenler için, sahne yavaşça aydınlanıyor – ve inanın, son perdeyi kimse tahmin edemez.
İşte o kritik gün: 21 Eylül 2025, Bayrampaşa Belediye Meclisi'nde tansiyon zirvede. Hava ağır, üyeler koltuklarında kıpır kıpır – herkesin gözü, o pusulada. CHP'nin adayı İbrahim Kahraman ile AKP'nin İbrahim Akın'ı karşı karşıya; ilk turda Akın 19 oy, Kahraman 18 – üçte iki çoğunluk yok, gerilim artıyor. İkinci tura geçiliyor; eşitlik bozulmuyor, tam 18-18. Bir oy geçersiz sayılıyor, ama heyecan dinmiyor. Üçüncü tur, dördüncü tur... Hala eşitlik, salon adeta bir satranç tahtası gibi kilitlenmiş. Son çare: Kura çekimi. Zarf açılıyor, isim okunuyor – İbrahim Kahraman! CHP'li üye, zaferi kucaklıyor; salon alkışlarla, itirazlarla inliyor. Bu, CHP'nin ikinci kez kaptığı bir koltuk – ilkinde de şans yaver gitmişti. Kahraman, o anı şöyle anlatıyor: "Bu, halkın iradesiydi; kura bile adaleti gösterdi." Ama mutluluk kısa sürüyor; AKP cephesi, hemen itiraz bayrağını çekiyor. Bu kura, gerçekten adil miydi? Yoksa bir hile mi gizliydi? Kulisler kaynıyor, telefonlar susmuyor.
AKP'li İbrahim Akın, o geceyi unutamıyor gibi – 19 oydan 18'e düşüş, kura yenilgisi... Hemen dava açıyor: "Seçimin iptali şart!" İstanbul 8. İdare Mahkemesi, dosyayı inceliyor; avukatlar, bilirkişiler devreye giriyor. Ara karar geliyor: Yürütmeyi durdurma! Evet, tam bir şok – seçim askıya alınıyor, kesin karar beklenene kadar her şey donuyor. Mahkeme salonunda, hakimlerin yüzü ciddiyet dolu; "Usulsüzlük iddiaları araştırılacak," deniyor. AKP kurmayları, zaferi kutluyor: "Adalet yerini buldu." CHP tarafı ise isyanda: "Bu, siyasi bir darbe!" İbrahim Kahraman, vekillik mührünü iade etmek zorunda mı? Belediye hizmetleri kim yönetecek? Sokaklar karışıyor; çöpler birikiyor mu, yollar onarılıyor mu? Bu karar, semtin günlük hayatını bile etkiliyor – vatandaşlar, "Biz kimi destekledik, boşa mı gitti?" diye yakınıyor. Mahkemenin gerekçesi net: "Eşitlik bozulmadıysa, kura şart mıydı?" Tartışmalar alev alev; hukukçular, "Örnek bir dava" diyor.
Bu ara karar, sadece Bayrampaşa'yı değil, tüm İstanbul'u sallıyor. Hatırlayın, Hasan Mutlu'nun tutuklanmasıyla başlayan kriz – yolsuzluk iddiaları, soruşturmalar... O boş koltuk, partiler arası bir arena oldu. CHP, ilk vekillik seçiminde de kazanmıştı; ama bu sefer kura faktörü, her şeyi değiştirdi. AKP, "Oylarımız gasp edildi" diye veryansın ediyor; CHP, "Demokrasi testi bu" diye yanıt veriyor. Kulislerde fısıldananlar var: "Büyükşehir'den talimat mı geldi?" Yoksa bağımsız bir yargı mı? Sosyal medyada #BayrampaşaAdalet etiketi trend oluyor; binlerce paylaşım, videolar, karikatürler... Herkesin bir teorisi var. İbrahim Akın, bir röportajında, "Halkın iradesi kura ile mi belirlenir? Hayır!" diye haykırıyor. Karşısında Kahraman: "Kura, eşitlikte son sözdür; mahkeme bunu görecek." Bu düello, meclis koridorlarını geriyor; üyeler, ittifak arayışında.
CHP'nin tepkisi ise, adeta bir volkan patlaması gibi – parti kurmayları, sosyal medya üzerinden haykırıyor, sokaklara iniyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, ekranlara çıkıp net konuşuyor: "En kısa sürede bu siyasi iptal kararına karşı itirazda bulunacağız. Yasada olmayan bir gerekçe gösterilerek verilen bu iptal kararını kabul etmiyoruz. 21 Eylül’de Belediye Başkanvekili seçimlerinde dört tur oylama yapılmıştır, canlı yayınlanmıştır, kuraya gidilmiştir. Tüm Türkiye izlemiştir. Kaybettikleri belediyeleri geri almak için bunların başvurmadıkları yol ve yöntem kalmamıştır. Bayrampaşa’da milletin iradesi bir kez daha yok sayılmak isteniyor. Hukuksuzca tutuklanan Hasan Mutlu Başkanımız, yüzde 5’in üzerinde, 7.986 oy farkla Bayrampaşa’da seçimi kazanmıştır. Milletimiz, Bayrampaşa’yı CHP'nin yönetmesine karar vermiştir. Demokrasiye, halkın iradesine ve hukukun üstünlüğüne sonuna kadar sahip çıkacağız." Zeybek'in sesi, öfkeyle dolu; gözleri, kararlılıkla parlıyor. Bu sözler, CHP tabanını ayağa kaldırıyor – parti binalarında toplantılar, sokaklarda yürüyüşler... Zeybek, yılların siyasetçisi olarak, bu olayı bir zincirin halkası gibi görüyor; diğer CHP'li belediyelere yönelik baskıların devamı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci ise, hukuki detayı masaya yatırıyor – bir avukat titizliğiyle, kanunları bir bir açıyor. Çiftci, sosyal medyadan ve açıklamalarından haykırıyor: "Bayrampaşa Belediyesi’ndeki seçimlerin ardından verilen 'yürütmeyi durdurma' kararı, kanun tamamen yok sayılarak alınmıştır. Belediye Kanunu’nun 45. maddesi, belediye başkanının herhangi bir nedenle görevden ayrılması halinde meclisin, 1. Başkan Vekili’nin başkanlığında toplanacağını açıkça düzenler. Kanun 'adaydı, yönetemez' dememiştir; tersine, '1. Başkan Vekili yönetir' demiştir. Buna rağmen mahkemenin 'adaydı, yönetemez' gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı vermesi, kanuna açıkça aykırıdır. Bu kararın anlamı nettir: Bayrampaşa Belediyesi’nde halkın iradesiyle seçilmiş CHP'li meclis üyelerinin yetkisini gasp etmeye, hukuku bir kez daha siyasetin sopası haline getirmeye çalışıyorlar. Bu, AKP’nin yargı eliyle Bayrampaşa Belediyesi’ne çökme girişimidir. Bayrampaşa’da seçim sürecinde yaşanan tehditler, baskılar ve şimdi verilen bu karar, aynı zincirin halkalarıdır." Çiftci'nin bu satırları, hukuk camiasını da ayağa kaldırıyor; avukatlar, "Anayasa ihlali" diye yorum yapıyor, sosyal medyada binlerce paylaşım... Çiftci, kadın bir siyasetçi olarak, bu baskıları cinsiyet eşitliği bağlamında da eleştiriyor – CHP'li kadın üyelerin sesini kısmak, partinin geleceğini hedef almak gibi.
Bu tepkiler, sadece sözde kalmıyor; CHP, en kısa sürede itiraz yoluna gidiyor. Üst mahkemeye taşınan dosya, Danıştay'a ulaşıyor – 2024 başlarında başlayan süreç, Ekim 2025 itibarıyla hâlâ devam ediyor. Danıştay, Belediye Kanunu'nun 45. maddesine atıfla inceleme yapıyor; nihai hüküm bekleniyor, ama gecikme hizmetleri aksatıyor. Hasan Mutlu'nun tutukluluğu ise, yolsuzluk iddialarına dayalı – tahliye talepleri reddediliyor, 2025 sonbaharında yeni bir duruşma bekleniyor. Bu döngü, Bayrampaşa'yı felç etmiş gibi; çöp toplama gecikiyor, yol çalışmaları duruyor, vatandaşlar faturalarla boğuşuyor. AKP cephesinden sessizlik hâkim; itirazın "usul hatalarına" dayalı olduğu savunuluyor, ama resmi açıklama yok. Bu sessizlik, CHP'yi daha da öfkelendiriyor – "Yargı eliyle çökme" iddiaları, parti mitinglerinde yankılanıyor.
Düşünün, bir semtin kaderi, bir mahkeme kağıdının ucunda sallanıyor. Bayrampaşa, endüstriyel dokusuyla, göçmen nüfusuyla hep stratejik – seçimlerde her oy altın değerinde. Bu dava, emsal mi olacak? Diğer ilçelerde benzer itirazlar mı çoğalacak? Hukuk camiası, dosyayı didik didik ediyor; bilirkişi raporu ne diyecek? CHP'li vekiller, Ankara'da toplantı üstüne toplantı yapıyor: "Yargıya müdahale yok, ama adalet gecikmesin." AKP cephesi, sessizce zaferi kutluyor – ama kesin karar, haftalar alabilir. Vatandaşlar, belirsizlikten bıkmış: "Hizmet bekliyoruz, kavga değil." Bu ara karar, yerel siyasetin kırılganlığını gösteriyor; bir oy, bir kura, her şeyi altüst edebiliyor. Gökan Zeybek ve Gül Çiftci'nin açıklamaları, partiyi kenetliyor – sosyal medyada #HukukSopası etiketiyle kampanyalar, sokaklarda imza toplama... Bu birlik, Bayrampaşa'yı bir sembol yapıyor.
Tarihsel bir bakış atarsak, Bayrampaşa seçimleri hep fırtınalı geçti. 2019 yerel seçimlerinde bile itirazlar yağmıştı; şimdi bu vekillik yarışı, o günleri aratıyor. Hasan Mutlu'nun gölgesi hâlâ üzerinde – tutukluluğu, semti yasa boğmuştu. CHP'nin ikinci zaferi, partiyi motive etmişti; ama mahkeme, o coşkuyu söndürdü. Uzmanlar, "Kura usulü, kanunda var; ama uygulama tartışmalı" diyor. Bu dava, Belediye Kanunu'nu yeniden masaya yatırabilir mi? Yoksa sadece bir semt kavgası mı? Sosyal medya, teorilerle dolup taşıyor; bazıları "AKP'nin intikamı" diyor, diğerleri "Hukukun zaferi" diye alkışlıyor. Benzer vakalar, Türkiye genelinde çoğalıyor – 2024 yerel seçimlerinde CHP'nin başarısı sonrası, 10'dan fazla belediyede itirazlar... Bayrampaşa, en çarpıcısı.
Peki, bu belirsizlik ne kadar sürecek? Kesin karar, haftalar mı alacak, aylar mı? İbrahim Kahraman, vekillik ofisinde mi kalacak, yoksa kapı mı gösterecekler? Belediye Hizmetleri, kim denetleyecek – geçici bir komisyon mu? AKP'li Akın, "Halk bizi bekliyor" diye mesaj atıyor; CHP, "Savaşı kazanacağız" diye yanıt veriyor. Bu drama, İstanbul'un diğer ilçelerine sıçrayabilir mi? Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa gibi semtler, benzer krizler yaşar mı? Kulisler, "Büyük bir temizlik geliyor" diye fısıldıyor. Vatandaşlar, oy verirken bunu düşünür müydü? Bu ara karar, demokrasinin test edildiği bir arena – ve test, henüz bitmedi. Gökan Zeybek'in itiraz vaadi, Gül Çiftci'nin kanun vurgusu... Hepsi, umudun kıvılcımları.
Sonuçta, Bayrampaşa'nın hikayesi bir ders gibi: Siyaset, zar atışları kadar öngörülemez. CHP'nin zaferi, bir anda sil baştan olma eşiğinde – ama umut, mahkeme koridorlarında yatıyor. Eğer siz de bu fırtınanın içindeyseniz, takip edin; çünkü her duruşma, yeni bir sayfa açabilir. İbrahim Kahraman'ın gülümsemesi, Akın'ın kararlılığı... Hepsi bir romanın kahramanları. Bu dava, sadece bir vekillik değil; adaletin, iradenin sınavı. Ve sınavlar, her zaman heyecan verici biter – kazanan kim olursa olsun. İzleyin meclisi, dinleyin fısıltıları; Bayrampaşa konuşuyor, Türkiye dinliyor.
            
            
                            
                            
                            



