Gerçek Gündem Haberleri

Barzani Ziyareti Krizi: Türkiye'nin Güvenlik Protokolleri Sorgulanıyor

Son dönemde yaşanan diplomatik gerilimler, Türkiye'nin iç güvenlik dinamiklerini nasıl etkiliyor? Uzman analizleri ve resmi açıklamalarla, bu olayların perde arkasını keşfedin, sürecin dönüm noktalarını yakından takip edin.

Türkiye'nin siyasi arenası, son haftalarda beklenmedik gelişmelerle çalkalanıyor. Diplomatik ziyaretler, iç güvenlik protokolleri ve ittifak içindeki uyum arayışları, gündemin en sıcak maddeleri arasında yerini aldı. Bu olaylar, sadece bir ziyaretin ötesinde, uzun soluklu bir sürecin parçaları olarak dikkat çekiyor. Peki, bu karmaşık tablonun arkasında yatan dinamikler neler? Hangi adımlar, geleceğin ittifaklarını şekillendirecek? Bu sorular, hem bürokrasiyi hem de kamuoyunu meşgul ederken, detaylara inmek için doğru zaman.

Olayların kökenine dönersek, 29 Kasım'da Şırnak'ın Cizre ilçesinde düzenlenen bir sempozyum, tartışmaların fitilini ateşledi. Dedeman Otel'de gerçekleştirilen etkinlikte, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani'nin katılımı, beklenmedik bir boyut kazandı. Şırnak Milletvekili Arslan Tatar'ın Barzani'ye yönelik övgü dolu sözleri – "Göz bebeğimizsiniz, Kürtçülüğü sizden öğrendik" gibi ifadeler – kamuoyunda yankı buldu. Ancak asıl kriz, Barzani'nin koruma ekibinin, kamufle askeri üniformalar ve uzun namlulu silahlarla Türkiye'ye giriş yapmasıyla patlak verdi. Bu durum, standart güvenlik protokollerinin ihlali olarak nitelendirildi ve İçişleri Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Bakanlık, 30 Kasım gecesi saat 22:15 civarında iki müfettiş görevlendirerek soruşturma başlattı. Peki, bu protokol nasıl onaylandı? Barzani'nin ofisinden gelen açıklamada, "Karşılıklı anlaşma ile gerçekleşti" denilerek, Türkiye tarafıyla mutabakat sağlandığı ima edildi. Bu, "Türkiye, Barzani'yi koruyamıyor mu?" sorusunu akıllara getiriyor ve diplomatik nezaketin sınırlarını zorluyor.

Bu olayın perde arkasına baktığımızda, organizasyonun detayları daha da ilginçleşiyor. Sempozyumu Şırnak Valiliği, Şırnak Üniversitesi ve Cizre Kaymakamlığı düzenledi. Şırnak Valisi Birol Ekici ve Cizre Kaymakamı Ahmet Vezircar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan bürokratlar. Etkinliğe İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu da katıldı, ancak giriş anındaki silahlı koruma detayı, neden önceden müdahale edilmediğini sorgulatıyor. Murat Yetkin'in analizine göre, bu tür bir "vur emri" alışkanlığı bürokraside hâkim; yani devlet mekanizması, vurduğunda öldüren bir yaklaşımla hareket ediyor. Yetkin, "Her şey serbest" zihniyetinin bürokrasiyi ele geçirdiğini belirterek, terörsüz bir Türkiye vizyonuyla Kürt inisiyatifinin devreye girdiğini vurguluyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü Ömer Çelik'in tepkisi de gecikmedi: "Kabul edilemez" diyerek olayı kınadı. Peki, Tatar kabilesinden gelen Arslan Tatar'ın bu övgüleri, köy korucusu sistemine yıllardır destek veren bir ailenin mirası mı? Duhok Valisi Ali Tatar'ın –yine Tatar kabilesinden– sempozyuma katılması, tesadüf mü yoksa bağlantılı mı?

Geniş bir perspektiften bakarsak, bu kriz, Halk İttifakı içindeki gerilimleri de su yüzüne çıkarıyor. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Türk gazetesine verdiği röportajda, Barzani ziyaretine sert tepki göstermesi dikkat çekici. Bahçeli, eski "Bozkurt" imajını koruduğunu ima ederek, ırkçılık ve şovenizm suçlamalarını reddetti. Barzani ofisinin yanıtı ise aynı sertlikte: "Eski Bozkurt, koyun postunda kalmış; tanrıdan vahiy aldığını sanmıştık, yanılmışız." Bu karşılıklı üslup, ittifak ortakları arasında bir ayrışma mı işaret ediyor? Yetkin, Bahçeli'nin 13 ay önce başlattığı sürecin en somut eleştirisi olduğunu belirterek, erken seçim spekülasyonlarını abartılı buluyor. "Bahçeli, ittifakı bozmaz ama ince ayarlar yapılır" diyor. Ömer Çelik'in konuya el atması, AK Parti içinde bürokratlara yönelik bir uyarı olarak yorumlanabilir. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın soruşturmayı başlatma zamanlaması da kritik: Bahçeli'nin konuşmasından önce mi sonra mı? Bu belirsizlik, ittifakın gücünü test ediyor.

Sürecin daha geniş bağlamına inelim. Bahçeli, röportajında PKK'ya da sert çıktı: 24 Kasım'da TBMM heyetinin Abdullah Öcalan ile görüşmesinden sonra PKK'dan gelen sesler – Bese Hozat gibi isimlerin açıklamaları – süreci sabote ediyor. Çelik de bunu tekrarladı. Yetkin, PKK'nın 2012-2015 dönemindeki gibi ABD, İsrail gibi güçlerin arkasına sığınarak pazarlık mı yaptığını, yoksa iç çatlak mı yaşadığını sorguluyor. DEM Partisi'nin İmralı ziyaretini hızlandırması, 4 Aralık komisyon toplantısı öncesi bir hamle mi? Suriye'de SDF ile Şam arasındaki olası anlaşma, PKK'nın zaman kazanma taktiği olabilir mi? Yetkin, "İyi polis-kötü polis oyunu" olarak nitelendiriyor. Barzani'nin maksimalist yaklaşımı – en fazlasını isteme – ise PKK'nın silahsızlanmasını zorlaştırıyor. Hatırlayın, birkaç ay önce PKK kongresinde silahsızlanma vaadi vardı; şimdi şartlar dayatılıyor. Yetkin, "PKK tehdidi kalkarsa, arkasına gizlenen otoriter rejim destekçileri rahatsız olur" diyor. Komşu ülkelerdeki ajandalar, Türkiye'nin terörsüzleşme hedefini baltalamaya çalışıyor.

Bu olayların Türkiye'nin bölgesel politikalarına yansıması da yadsınamaz. Şırnak'ın Suriye ve Irak sınırındaki konumu, Duhok ile komşuluğu, güvenlik hassasiyetini artırıyor. Valilerin sorumluğu artarken, sınır güçleri neden öngöremedi? Yetkin, "Vali tahmin edemez mi? Kaymakam uyarmaz mı? Bakan Yardımcısı müdahale etmez mi?" diye soruyor. Bu, bürokrasideki koordinasyon eksikliğini işaret ediyor. Halk İttifakı'nın bu krizden çıkışı, ince ayarlarla mümkün görünüyor; ancak erken seçim çağrıları gerçekçi değil. Yetkin, sürecin baş aktörünün Bahçeli olduğunu hatırlatarak, eleştirilerin somut kaynaklı olduğunu vurguluyor.

Sonuçta, bu kriz sadece bir ziyaret değil; Türkiye'nin iç barış ve güvenlik arayışının bir yansıması. Murat Yetkin'in dediği gibi, acelecilik yerine şeffaflık şart: Parlamenter komisyonlardaki gelişmeler kamuoyuna anlatılmalı ki spekülasyonlar azalsın. Süreç uzadıkça riskler artıyor, ama doğru yönetilirse terörsüz bir Türkiye'ye kapı aralanabilir. Bu dinamikler, hem ittifakı güçlendirecek hem de bölgesel dengeleri yeniden çizecek. Gelecek gelişmeleri izlemek, hepimiz için kritik.