Türkiye'nin siyasi arenası, son günlerde adeta bir depremle sarsıldı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, cezaevinde yıllardır tutulan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi konusunda yaptığı açıklama, tüm dikkatleri üzerine çekti. Bahçeli, partisinin grup toplantısında, "Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi Türkiye için hayırlı olacaktır" diyerek, yıllardır süren kutuplaşmanın kapısını aralayan bir adım attı. Bu sözler, sadece iç politikayı değil, uluslararası ilişkileri de etkileyecek bir dönüm noktası olarak görülüyor. Peki, bu açıklama nereden çıktı, AİHM'nin son kararı ne anlama geliyor ve tahliye süreci nasıl işleyecek? Gelin, bu tarihi gelişmeyi en ince detayına kadar masaya yatıralım.
Her şey, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Temmuz 2025'te verdiği kararla başladı. Mahkeme, Demirtaş'ın tutukluluğunun siyasi motivasyonlu olduğunu belirterek, derhal tahliyesini emretmişti. Gerekçeli karar, 25 Haziran 2025'te açıklanırken, dosya 24 Eylül 2025'te Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Adalet Bakanlığı, Ekim 2025'te AİHM kararına itiraz etse de, mahkeme bu itirazı reddederek nihai hükmünü 4 Kasım 2025'te teyit etti. Bu karar, Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğini bile riske atabilecek bir baskı unsuru haline geldi. AİHM, "Demirtaş'ın tutukluluğu, ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkını ihlal ediyor" diyerek, hükümeti köşeye sıkıştırdı. Kulislerde, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik fon kesintilerinin bu kararın arkasında yattığı konuşuluyor – zira 2025 bütçesinde AB'den gelen yardımlar zaten yüzde 15 azalmıştı.
Bahçeli'nin çıkışı ise tam bu hassas dönemde patladı. 4 Kasım 2025'teki MHP grup toplantısında konuşan lider, salondaki milletvekillerinin şaşkın bakışları arasında, "Hukuki yollar tamamlandı. Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi Türkiye için hayırlı olur" dedi. Bu sözler, Bahçeli'nin geleneksel milliyetçi çizgisinden bir sapma gibi görünse de, uzmanlar bunu "siyasi pragmatizm" olarak yorumluyor. Yıllardır Erdoğan'ın en yakın müttefiki olan MHP lideri, son yerel seçimlerdeki kayıpların ardından Kürt seçmenle barış köprüsü kurma peşinde olabilir. Hatırlayın, 2024 genel seçimlerinde DEM Parti'nin (eski HDP) oy oranı yüzde 12'ye yaklaşmıştı ve bu blok, muhalefetin elini güçlendiriyordu. Bahçeli'nin ifadesi, "Yasal süreçler bitti, tahliye faydalı" şeklinde özetlenirken, salondan gelen alkışlar bile tereddütlüydü. Peki, bu açıklama Erdoğan'ı nasıl etkiledi? Cumhurbaşkanı, henüz resmi bir yorum yapmadı ama kulislerde "Yargı ne derse o olur" dediği söyleniyor – tıpkı 2019'daki Kobani davası sonrası yaptığı gibi.
Tahliye süreci şimdi hız kazandı. Demirtaş'ın avukatları, AİHM kararının hemen ardından Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutulan müvekkillerinin serbest bırakılması için yeni bir başvuru yaptı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli'nin sözlerini "tarihi bir adım" olarak nitelendirerek, "Sadece Demirtaş değil, tüm siyasi tutuklular özgür olmalı" diye konuştu. Muhalefet cephesi de boş durmadı: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medyada "Adalet yerini bulsun, barış kapısı aralansın" paylaşımıyla destek verdi. Selahattin Demirtaş ise cezaevinden mesaj yollayarak, Bahçeli ve Özel'e teşekkür etti: "Kimseye kırgınlığım da küskünlüğüm de yok. Bu süreç, hepimizin kazanması için bir fırsat." Bu teşekkür, 5 Kasım 2025'te avukatları aracılığıyla duyuruldu ve Türkiye genelinde yankı buldu. Öte yandan, milliyetçi kesimden tepki yağdı – bazı MHP'liler, "Bu, PKK'ya af mı?" diye veryansın etti.
Bu gelişme, Türkiye'nin iç dinamiklerini kökten değiştirebilir. Düşünün: Demirtaş, 2016'dan beri cezaevinde ve bu süre zarfında kitaplar yazdı, mektuplarla milyonlara ulaştı. Tahliyesi olursa, ilk işi ne olur? Kulislerde, DEM Parti'nin önümüzdeki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ittifak kuracağı konuşuluyor. Bahçeli'nin açıklaması, bu ittifakı kolaylaştıran bir sinyal mi? Yoksa sadece AİHM baskısına karşı taktiksel bir hamle mi? Uzmanlar, tahliyenin 2025 sonuna kalmayacağını öngörüyor – zira Adalet Bakanı, 6 Kasım 2025'te "Karar yargıya bırakıldı" diyerek topu taca attı. Eğer tahliye gerçekleşirse, Kürt meselesinde yeni bir sayfa açılabilir; aksi takdirde, Avrupa Konseyi'nden yaptırımlar gelebilir. 2025'in ilk dokuz ayında, Türkiye'nin insan hakları ihlalleri raporlarında adı 150 kez geçmişti – bu, ekonomik yaptırımlara dönüşebilir.
Peki, bu süreçte halk ne düşünüyor? Sokaktaki adam, "Barış için her adım iyi" derken, milliyetçi taban tedirgin. Anketlere göre, genç seçmenlerin yüzde 62'si tahliyeden yana – zira Z Kuşağı, 2015'teki çözüm sürecini özlemle anıyor. Bahçeli'nin çıkışı, Erdoğan-Bahçeli ittifakını test edecek mi? Yoksa Cumhur İttifakı'nı güçlendirecek mi? Tahliye sonrası Demirtaş'ın ilk röportajı, muhtemelen CNN Türk veya BBC'de olur ve orada "Özgürlük, hepimizin hakkı" diyecek. Bu arada, video haberlerdeki o absürt "Demirtaş ve İmamoğlu flört mü ediyor?" sorusu, sadece clickbait – ama siyasi evlilik ihtimalini akla getiriyor, değil mi?
Türkiye, nefesini tutmuş bekliyor. AİHM kararı, Bahçeli'nin yeşil ışığı ve muhalefetin baskısıyla, Selahattin Demirtaş tahliyesi kapıda. Bu, sadece bir adamın özgürlüğü değil; ülkenin yarınları için bir umut ışığı. Eğer tahliye olursa, 2026 seçimleri bambaşka geçer. Sizce Bahçeli haklı mı, yoksa bu bir tuzak mı? Tartışmalar sürüyor, ama bir şey kesin: Siyaset, beklenmedik sürprizlerle dolu. Bu tarihi anı kaçırmayın, çünkü yarın her şey değişebilir.