Türkiye'nin siyasi gündemi son günlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çarpıcı açıklamasıyla adeta yeniden şekilleniyor. Bahçeli, partisinin grup toplantısında terörle mücadele ve çözüm süreci bağlamında Abdullah Öcalan'la görüşme konusuna değinerek oldukça dikkat çeken bir çıkış yaptı. "Alırım yanıma 3 arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten imtina etmem" diyen Bahçeli, bu sözleriyle hem Cumhur İttifakı içinde hem de muhalefet cephesinde geniş yankı uyandırdı. Bu cesur açıklama, İmralı ziyareti tartışmalarını yeniden alevlendirirken, peş peşe gelen tepkiler de gecikmedi.
Bahçeli'nin bu ifadeleri, özellikle terör örgütünün silah bırakması ve kanın durması için atılacak adımlar bağlamında geldi. Grup konuşmasında devlet anlayışıyla hareket ettiğini vurgulayan Bahçeli, gerekli görülmesi halinde kendi inisiyatifiyle adım atabileceğini net bir şekilde ortaya koydu. Bu sözler, siyaset kulislerinde "Bahçeli İmralı'ya heyet gönderme" tartışmalarını hızlandırırken, ilk somut destek ise sürpriz bir şekilde AKP kanadından geldi.
AKP İstanbul Milletvekili Salim Ensarioğlu, Bahçeli'nin çıkışına hemen yanıt vererek gündeme damga vurdu. Ensarioğlu, açıkça "Bu kanın durması için Bahçeli’nin dediği gibi ben de giderim. Yalnız da, heyetle de, Bahçeli’yle eşlik de ederim" şeklinde konuştu. Bu açıklama, Cumhur İttifakı içindeki uyumu bir kez daha gözler önüne sererken, Ensarioğlu'nun sözleri terörle mücadele sürecinde yeni bir dönemin habercisi gibi yorumlandı.
Salim Ensarioğlu, açıklamalarını daha da ileri taşıyarak devlet yetkililerinin gereken adımları atması gerektiğini belirtti. "Artık devlet gereken şeyleri yapmalıdır. Örgüt de devam etmelidir. Bahçeli, devlet anlayışı içerisinde hareket ediyor" diyen Ensarioğlu, DEM Partililerin tokalaşması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birlikte fotoğraf vermesini "çok kıymetli" olarak nitelendirdi. Bu jestlerin, devletin başındaki isimler tarafından yapılması gerekenlerin bir parçası olduğunu vurguladı.
Ensarioğlu'nun en dikkat çeken önerileri ise çözüm süreci bağlamında geldi. Kanın durması için somut adımlar atılması gerektiğini savunan AKP'li vekil, "DEM’liler tokalaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birlikte fotoğraf vermesi çok kıymetlidir. Bunlar Devletin başındaki insanlardır yapılması gereken şeyleri yaparlar" ifadesini kullandı. Ancak asıl bomba niteliğindeki kısmı, Selahattin Demirtaş ve Abdullah Öcalan'la ilgiliydi. Ensarioğlu, "Ancak, atılması gereken adımlar konusunda bilgimiz yok. Bilmediğim bir konu hakkında da konuşmam. Demokratik hakların düzenlenmesi Kürtler kadar, Türkler içinde önemlidir. Herkes için geçerlidir. Ben Kürdüm. Bölünme yok. Örgüt de kabul ediyor" diyerek kendi kimliğini de öne çıkardı.
AKP'li milletvekili, Bahçeli'yle aynı çizgide olduğunu vurgulayarak terörün sona ermesi için radikal önerilerde bulundu. "Ben de Bahçeli gibi düşünüyorum. Kanın durması için Selahattin Demirtaş’ın bırakılması, Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerekiyor" diyen Ensarioğlu, bu görüşmelerin artık bir teferruat olmadığını savundu. İmralı ziyareti konusunda ise iki seçenek sundu: "Bu kadar konuşulduktan sonra Öcalan’a gidilmesi sadece bir teferruattır. Ya İmralı’ya gidersin. Ya da Meclis komisyonunda konuşturursun" şeklinde net bir duruş sergiledi.
Bu açıklamalar, Türkiye'nin uzun yıllardır tartıştığı Kürt sorunu ve terörle mücadelede yeni bir sayfa açılıp açılmayacağı sorusunu akıllara getirdi. Bahçeli'nin "üç arkadaşımla giderim" sözüne ilk talip çıkanın AKP'den bir isim olması, ittifakın bu hassas konuda ne kadar koordineli hareket ettiğini gösterdi. Ensarioğlu'nun "yalnız da giderim, heyetle de giderim" vurgusu, kişisel cesaretini de ortaya koyarken, sürecin hız kazanabileceği sinyallerini verdi.
Siyasi gözlemciler, Bahçeli'nin bu çıkışının ardından AKP içinden gelen bu destekle birlikte İmralı'ya heyet gönderilmesi veya Öcalan'ın Meclis'te konuşturulması gibi seçeneklerin masaya daha ciddi şekilde gelebileceğini tartışıyor. Özellikle Ensarioğlu'nun Demirtaş'ın bırakılması önerisi, muhalefet partilerinde de farklı tepkilere yol açtı. Ancak AKP'li vekilin "bölünme yok, örgüt de kabul ediyor" ifadesi, sürecin devlet kontrolünde ve birlik bütünlük içinde yürütüleceği mesajını verdi.
Bahçeli'nin grup toplantısındaki konuşması, sadece İmralı ziyaretiyle sınırlı kalmadı. Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda atılacak adımların önemini vurgulayan MHP lideri, kendi imkanlarıyla bile olsa adım atmaktan çekinmeyeceğini belirtti. Bu sözler, yıllardır kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmelerin artık daha açık bir şekilde tartışılmaya başlandığını gösteriyor.
Salim Ensarioğlu'nun açıklamaları ise Güneydoğu Ekspres gazetesinde yer alan röportajda detaylı olarak aktarıldı. Kendisi Kürt kökenli bir vekil olarak demokratik hakların herkes için geçerli olduğunu savunurken, kan dökülmesinin sona ermesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etti. "Devletin başındaki insanlar yapılması gerekenleri yaparlar" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da dolaylı destek veren Ensarioğlu, Bahçeli'nin devlet adamlığı anlayışını övdü.
Türkiye'de terör sorunu yıllardır milyonlarca insanın hayatını etkiliyor. Bahçeli ve Ensarioğlu gibi isimlerin bu konudaki cesur çıkışları, toplumun bir kısmında umut yaratırken, diğer kısmında endişe yaratıyor. Ancak her iki isim de vurguyu "kanın durması" üzerine yapıyor. İmralı'ya gidilmesi veya Öcalan'ın komisyonda konuşması gibi öneriler, geçmiş çözüm süreçlerini hatırlatırken, bu seferki yaklaşımın daha devlet merkezli olduğu görülüyor.
Siyaset arenasındaki bu gelişmeler, önümüzdeki günlerde yeni açıklamaların gelmesine zemin hazırlıyor. Bahçeli'nin "üç arkadaşı" kim olur sorusu henüz cevapsız kalırken, Ensarioğlu'nun "eşlik ederim" teklifinin ittifakı daha da güçlendirdiği aşikar. Terörle mücadelede yeni bir evreye girilip girilmeyeceği, atılacak somut adımlarla belli olacak.
Bu süreçte DEM Parti ve diğer muhalefet partilerinin tutumu da merak konusu. Ensarioğlu'nun tokalaşma ve fotoğraf jestlerini olumlu bulması, diyalog kapılarının aralandığını işaret ediyor. Ancak demokratik haklar ve görüşme talepleri, Anayasa ve hukuk çerçevesinde nasıl şekillenecek, hep birlikte göreceğiz.
Sonuç olarak, Devlet Bahçeli'nin İmralı çıkışı ve AKP'li Salim Ensarioğlu'nun desteği, Türkiye'nin en hassas konularından birinde hareketlilik yarattı. Kan dursun, terör bitsin isteyen milyonlar, bu tür adımları yakından takip ediyor. Gelişmeler, siyasetin nabzını hızlandırırken, umutla karışık bir bekleyiş başladı. İmralı'ya gidilecek mi, Demirtaş bırakılacak mı, Öcalan Meclis'te konuşacak mı? Bu soruların cevabı, önümüzdeki günlerde netleşecek gibi görünüyor.