Altın piyasası, son dönemde yatırımcıların yakından takip ettiği bir arena haline geldi. Bu değerli metal, ekonomik belirsizliklerin ortasında güvenli liman olarak görülse de, beklenmedik hareketlerle sürprizler yapabiliyor. Özellikle son saatlerde gözlemlenen eğilimler, hem yerel hem de küresel faktörlerin etkisi altında şekilleniyor ve bu durum, portföylerini altına dayandıranlar için önemli ipuçları sunuyor.
Sabah saatlerinde gram altın kısa süreli bir toparlanma eğilimi gösterdi ancak bu ivme uzun sürmedi ve yeniden aşağı yönlü bir hareket izledi. Öğle saatlerine doğru 5 bin 279 liraya kadar gerileyen gram altın, yatırımcıların alım kararlarını gözden geçirmesine yol açtı. Ons altın tarafında ise kritik eşik olarak kabul edilen 3 bin 985 dolar sınırı kırıldı ve fiyat 3 bin 914 dolara kadar indi, bu da küresel piyasalarda dikkat çeken bir gelişme oldu.
Kapalı Çarşı'da ise gram altın 5 bin 635 liraya kadar gerilerken, çeyrek altın 9 bin 192 lirayı gördü. Bu seviyeler, perakende yatırımcılar için erişilebilirlik açısından önemli bir nokta teşkil ediyor ve piyasa katılımcılarının stratejilerini yeniden şekillendirmesine neden oluyor. Uzmanlar, bu düşüşün geçici mi yoksa kalıcı bir trendin başlangıcı mı olduğunu değerlendirirken, bazı yatırımcıların mevcut seviyelerde alım yapmaya başladığını belirtiyor.
KCM Trade Baş Piyasa Analisti Tim Waterer, uzun süredir beklemede kalan yatırımcıların mevcut seviyelerde alım yapmaya başladığını ifade etti. Waterer, doların son dönemdeki zayıflığının altına bir miktar destek sağladığını da vurguladı. Bu yorum, piyasanın dinamiklerini anlamak adına değerli bir bakış açısı sunuyor ve yatırımcılara cesaret verici bir mesaj iletiyor.
Dolar endeksi, rakip para birimleri karşısında yüzde 0,1 gerileyerek altının diğer para birimlerini kullanan yatırımcılar açısından daha cazip hale gelmesine katkıda bulundu. Bu gelişme, uluslararası ticaret ve döviz hareketlerinin altın fiyatları üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle doların zayıf kalması, altına yönelik talebi artıran bir faktör olarak öne çıkıyor.
Hafta sonunda ABD ve Çin’in üst düzey ekonomi yetkilileri, iki ülke lideri Donald Trump ve Xi Jinping tarafından bu hafta değerlendirilecek bir ticaret anlaşmasının çerçevesi üzerinde uzlaştı. Trump, Asya turunun ilk durağı Malezya’da yaptığı açıklamada, Çin ile anlaşmaya varılabilir ifadelerini kullandı. Bu açıklama, küresel piyasalarda iyimser bir hava yaratırken, ticaret ilişkilerinin altın piyasası üzerindeki potansiyel etkilerini de gündeme getirdi.
Waterer, bu sürecin altın piyasası üzerinde iki yönlü etki yaratabileceğini belirterek, Trump ve Xi görüşmesinden olumlu bir sonuç çıkarsa bunun altın için kısa vadede karşı rüzgar oluşturabileceğini söyledi. Ancak Fed’in olası faiz indirimi ve yumuşak tonda mesajlarının bu etkiyi sınırlayabileceğini ekledi. Bu analiz, yatırımcıların hem jeopolitik hem de parasal politika gelişmelerini birlikte değerlendirmesi gerektiğini gösteriyor.
Piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) yarın sona erecek toplantısında faiz oranlarını düşürmesine kesin gözüyle bakıyor. Yatırımcılar, Fed Başkanı Jerome Powell’ın toplantı sonrası yapacağı açıklamalara odaklanmış durumda. Öte yandan Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) bu hafta faiz oranlarını sabit tutması bekleniyor. Bu beklentiler, altın fiyatlarının yönünü belirlemede kritik rol oynuyor ve yatırımcılara stratejik kararlar alma fırsatı veriyor.
Diğer metallerde de benzer kayıplar gözlemlendi. Spot gümüş yüzde 0,3 düşüşle 46,74 dolara, platin yüzde 1,2 kayıpla 1.571,85 dolara, paladyum ise yüzde 0,8 gerileyerek 1.391,15 dolara indi. Bu hareketler, değerli metaller piyasasının genelinde bir uyum olduğunu işaret ediyor ve yatırımcıların portföy çeşitlendirmesini teşvik ediyor.
Tüm bu gelişmeler, altın yatırımcılarının önündeki yol haritasını netleştirirken, piyasanın volatilitesi fırsatları da beraberinde getiriyor. Doların seyri, ticaret anlaşmaları ve merkez bankası kararları gibi unsurlar, önümüzdeki günlerde altın fiyatlarının nasıl evrileceğini belirleyecek ana etkenler olarak duruyor. Yatırımcılar, bu unsurları yakından izleyerek pozisyonlarını güçlendirebilir ve piyasanın sunduğu potansiyelden yararlanabilir.
