Piyasalarda son günlerde yaşanan dalgalanmalar, yatırımcıların dikkatini bir kez daha değerli metallere çekti. Özellikle altın, uzun zamandır beklenen bir hareketlilik göstererek gündemin merkezine oturdu. Bu durum, hem bireysel tasarruf sahiplerini hem de büyük fon yöneticilerini yakından ilgilendiriyor, çünkü altın her zaman güvenli bir sığınak olarak görülmüş bir varlık. Ancak bu seferki ivme, sıradan bir fiyat oynamasından öte, küresel olayların tetiklediği bir zincirleme reaksiyon gibi görünüyor.
ABD ile Çin arasındaki ticaret geriliminin yeniden alevlenmesi, altın fiyatlarını doğrudan etkileyen ana faktörlerden biri haline geldi. İki ülke arasındaki tarifeler konusundaki anlaşmazlıklar, piyasalarda belirsizlik yaratırken, yatırımcılar güvenli liman arayışına yöneldi. Buna ek olarak, ABD federal hükümetinin kapalı kalması da ekonomik verilerin akışını aksattı ve bu durum altın talebini artırdı. Küresel piyasalarda altının ons fiyatı, bu gelişmelerle birlikte rekor seviyeleri zorlamaya başladı, adeta bir fırtına öncesi sessizliği bozan bir patlama gibi.

Haftanın ilk işlem gününde altın fiyatları, gram başına 5 bin 751 lira seviyesinden açıldı. Saat 09.00 itibarıyla ise 5 bin 709 liraya geriledi, ancak bu kısa süreli bir dalgalanma olarak kaldı. Kapalı Çarşı'da durum biraz daha farklıydı; gram altın 6 bin 175 liradan alıcı bulurken, çeyrek altın 19 bin 76 liradan satıldı. Daha sonra saat 09.00 güncellemesinde Kapalı Çarşı'da gram altın 6 bin 125 liraya, çeyrek altın ise 9 bin 995 liraya indi. Bu fiyat hareketleri, yerel piyasaların küresel olaylara ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor, yatırımcılar arasında hızlı alım satımlara yol açtı.
Piyasaların odak noktası, Fed Başkanı Jerome Powell'ın son açıklamaları ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'e yönelik tarifelerle ilgili değerlendirmeleriydi. Powell, faiz politikası konusunda temkinli bir tutum sergileyerek piyasaları yatıştırmaya çalıştı, ancak bu ifadeler altın talebini daha da körükledi. Trump ise bir röportajında Çin ile ilişkilerin iyi olacağını, ama adil bir ticaret anlaşması gerektiğini vurguladı. "Yüzde 100 tarife sürdürülebilir değil" diyen Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile birkaç hafta içinde görüşeceğini açıkladı ve her iki taraf için kazançlı bir anlaşma yapılacağına inandığını belirtti. Bu sözler, piyasalarda iyimserlik yaratsa da, belirsizlik hâlâ hakim.
ABD federal hükümetinin kapanmasının yarattığı etkiler ise hâlâ sürüyor. Kamu kurumlarında veri akışındaki aksaklıklar, özellikle Fed'in yakından izlediği enflasyon verisinin gelecek hafta açıklanmasını geciktirebilir. Yatırımcılar, bu verilerin Fed'in para politikası kararlarını nasıl etkileyeceğini merakla bekliyor, çünkü herhangi bir gecikme altın fiyatlarını daha da yukarı taşıyabilir. Bu ortamda altın, adeta bir kalkan gibi öne çıkıyor, yatırımcıların portföylerini korumak için başvurduğu ilk seçenek haline geliyor.
Uzman görüşleri de bu yükselişin devam edebileceğine işaret ediyor. SG Hiscock & Co. portföy yöneticisi Rory Hunter, altın piyasasındaki artışın önümüzdeki dönemde süreceğini düşünüyor. Hunter, son fiyat yükselişlerine rağmen küçük ölçekli altın şirketlerinin hâlâ yatırım açısından cazip fırsatlar sunduğunu söylüyor. Yaklaşık 3,3 milyar Avustralya doları büyüklüğünde varlığı yöneten SG Hiscock, son aylarda yatırımlarını giderek daha fazla altın geliştirici ve arama şirketlerine kaydırmış. Hunter, döngünün sonuna yaklaşıldığını gösteren işaretlerden biri olarak büyük üretici şirketlerin yöneticilerinin daha küçük keşif firmalarına geçişini örnek veriyor ve henüz o aşamaya ulaşılmadığını belirtiyor.
Küresel yatırım devi Goldman Sachs da tahminlerini güncelledi. Batı ülkelerinden gelen güçlü Borsa Yatırım Fonu girişleri ve merkez bankalarının alım iştahını dikkate alan Goldman Sachs, Aralık 2026 için altın fiyatı tahminini ons başına 4 bin 300 dolardan 4 bin 900 dolara yükseltti. Bu revizyon, altın piyasasının uzun vadeli potansiyelini gözler önüne seriyor, yatırımcılara yeni hedefler belirleme fırsatı veriyor.
ABD'nin en büyük bankası JPMorgan Chase'in CEO'su Jamie Dimon da konuya değindi. Dimon, mevcut ekonomik ortamda altına sahip olmanın yarı mantıklı bir tercih olduğunu ifade etti. "Altın alıcısı değilim ancak bu kadar oynak bir dönemde portföyde bir miktar bulundurmak akıllıca olabilir" diyen Dimon, fiyatın kolayca 5 bin hatta 10 bin dolara kadar yükselebileceğini belirtti. Ayrıca, finansal piyasalarda genel değerlemelerin yüksek seyrettiğini ve neredeyse tüm varlıklarda fiyatlamaların şişkin göründüğünü uyarısında bulundu. Bu sözler, deneyimli bir bankacının perspektifinden altın piyasasının risklerini ve fırsatlarını yansıtıyor.
Avustralya merkezli ANZ Bankası'nın analistleri de değerli metaller hakkındaki tahminlerini paylaştı. Banka, 2025 Aralık ayında altının ons fiyatının 4 bin dolara kadar gerileyeceğini öngörüyor, ancak 2026 Haziran ayında 4 bin 600 dolarla yeni bir zirve yapacağını düşünüyor. Gümüşte de benzer bir ivme bekleyen ANZ, 2026 ortasında gümüşün ons fiyatının 57,50 dolar seviyesine çıkabileceğini belirtiyor. Bu tahminler, altın ve gümüşün birbirini tamamlayan hareketlerini vurguluyor, yatırımcılara çeşitlendirme stratejileri için ilham veriyor.
Tüm bu gelişmeler, altın piyasasının ne kadar dinamik olduğunu kanıtlıyor. Ticaret gerilimleri, hükümet kapanmaları ve uzman tahminleri bir araya geldiğinde, altın adeta bir hikaye anlatıyor; belirsizlik dönemlerinde parlayan bir yıldız gibi. Yatırımcılar için bu dönem, dikkatli adımlar atma zamanı, çünkü her yeni haber fiyatları etkileyebilir. Altın, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de ekonomik fırtınalarda sığınak olmayı sürdürüyor, ve bu yükselişin nereye varacağını görmek için gözler piyasalarda kalacak.




