Yerel

Aksaray Halı Saha Kavgası Kan Dondurdu

Bir dostluk maçı nasıl cehenneme döndü – Aksaray'da halı saha sahnesinde taşlar, sopalar uçuştu, 7 can hastanelere koştu! Tartışma mı, kin mi yoksa eski hesap mı? Gözaltılar, savcılık soruşturması ve yaralıların feryatları... Bu vahşi kavga, sporun karanlık yüzünü mü gösteriyor, yoksa bir uyarı mı? Kalpler duracak, hemen okuyun ve bu kanlı sahnelerin sırrını keşfedin!

Aksaray'ın sakin akşamlarında, sonbahar havası hafifçe serinlerken, bir semtte her şey yolundaydı – çocuklar sokaklarda top koşturuyor, esnaf dükkanlarını kapatıyor, komşular sohbetlere dalıyordu. Ama o akşam, Eskil ilçesinin Merkez Mahallesi'nde, bir halı saha sahası adeta bir arena'ya dönüştü. Topun peşinde koşan amatör futbolcular, kahkahalarla başlamıştı maça; ama ne oldu da o kahkahalar, öfke dolu haykırışlara, yumruklara, sopalara evrildi? Sosyal medyada anında yayılan videolar, ekranları kilitledi; "Spor mu, savaş mı?" diye soran yorumlar yağdı. Herkes konuşuyordu, herkes merak ediyordu – bu sadece bir kavgayla mı bitecekti, yoksa derin bir kin mi yatıyordu altında? Mahalleli, o geceyi anlattıkça tüyler diken diken oluyordu; ama asıl hikaye, o tozlu sahada, siren seslerinin arasında yatıyordu. Peki, bu kanlı akşamın ilk kıvılcımı nerede çaktı? Yavaş yavaş açılıyor perde; sabırlı olun, çünkü her yumruk bir sır, her yaralı bir hikaye taşıyor.

Eskil, Aksaray'ın o mütevazı ilçelerinden biri – tarlaların arasında uzanan sokaklar, dostluk maçlarının mekânı. Merkez Mahallesi'ndeki halı saha, mahallenin kalbi gibiydi; haftasonları dolup taşar, amatör takımlar burada ter atardı. O akşam da öyleydi – iki grup, top peşinde koşuyor, gol sevinci yaşıyor, bira molası veriyordu. Ama maçın ortasında, bir faul mü, bir hakem hatası mı yoksa eski bir husumet mi tetikledi her şeyi? Bilgi kaynaklarına göre, oyuncular arasında başlayan tartışma, saniyeler içinde kavgaya dönüştü. Taraflar sahada birbirine girdi; yumruklar havada uçuştu, tekmeler yağdı. Ama iş orada bitmedi – kavga alevlenince, sopalar devreye girdi, taşlar yerden koparıldı. Halı saha, bir anda bir gladyatör arenasına döndü; çığlıklar yükseldi, kanlar aktı. İşletmeciler, panikle 112'yi aradı; "Gelip alın, çocuklar ölüyor!" diye haykırdı biri. Bu ihbar, sirenlerin habercisiydi – polis arabaları, ambulanslar, o sakin mahalleyi doldurdu. Peki, o sopaların ucunda kimler vardı? Mahalleli, "Bunlar tanıdık simalar" diye fısıldıyordu; ama isimler gizli kaldı, sır perdesi hâlâ aralanmadı.

Olay yerine ilk ulaşan sağlık ekipleri, tam bir savaş alanıyla karşılaştı – 7 kişi yerde yatıyor, bazıları başından yaralı, bazıları kollarında derin kesiklerle. Kan lekeleri sahanın yeşil zeminini kızıla boyamıştı; sopa darbeleri, taş izleri her yerdeydi. Ambulanslar hemen devreye girdi; 4 yaralı, Eskil İlçe Devlet Hastanesi'nin aciline taşındı – oradaki doktorlar, "Acil müdahale" diye koşturdu. Diğer 3'ü ise, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi; büyük hastanenin koridorları, bir anda kalabalıktı. Yaralılar arasında gençler, orta yaşlı adamlar – kimisi ayağa kalkamıyor, kimisi inleyerek yardım istiyordu. Tedaviler saatler sürdü; dikişler atıldı, röntgenler çekildi, kanamalar durduruldu. Ama doktorlar, "Şanslılar, kemik kırığı olsaydı işler değişirdi" diye iç çekti. Bu yaralar, sadece bedeni değil; ruhu da sızlatıyordu – bir maç günü, nasıl bu hale gelmişti? Hastane kapılarında bekleyen aileler, gözyaşları içindeydi; "Oğlum, aman Allah'ım" diye dua eden anneler, "Niye böyle oldu?" diye soran babalar...

Polis ekipleri ise, sahayı bir suç mahalli gibi sardı – deliller toplandı, tanık ifadeleri alındı, güvenlik kameraları incelendi. Kavga sonrası kaçmaya çalışanlar, yakalandı; sopalar, taşlar poşetlere dolduruldu. Yaralılar, tedavilerinin ardından taburcu edilir edilmez, kelepçelendi – gözaltı arabalarına bindirildiler. Bu, adaletin ilk adımı mıydı, yoksa kinlerin devamı mı? Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı, hemen soruşturma başlattı; dosya, "kasten yaralama" ve "toplu kavgaya teşvik" maddeleriyle doluydu. Savcılar, "Maç mı, yoksa planlı bir hesaplaşma mı?" diye soruşturuyor; tanıklar, saatlerce ifade verdi. İşletmeciler, "Biz uyardık, ama dinlemediler" diye yakındı; mahalle muhtarı, "Gençlerimizi kaybediyoruz" diye haykırdı. Bu gözaltılar, sadece 7 kişiyi değil; semtin huzurunu da sarstı – ertesi gün, halı saha boş kaldı, çocuklar sokakta oynamadı.

Ama bu kavga, sadece bir anlık öfke miydi? Kulislerde fısıldananlar, eski husumetleri işaret ediyordu – belki bir önceki maçta kalan kin, belki aile kavgalarının uzantısı. Sosyal medyada, videolar viral oldu; bulanık görüntülerde, sopalar havada dönüyor, çığlıklar duyuluyordu. Yorumlar yağdı: "Spor bu değil!" diye öfkelenenler, "Gençlik merkezleri artsın" diye çağrı yapanlar. Aksaray Valiliği, hemen bir açıklama yaptı; "Olayı yakından takip ediyoruz, benzer vakalara izin vermeyiz." Ama vatandaşlar, "Ne zaman bitecek bu şiddet?" diye soruyordu. Yaralıların ifadeleri, soruşturmayı derinleştirecek – kim ilk yumruğu attı, sopa nereden geldi? Hastane koridorlarında, aileler birbirine sataşıyor muydu hâlâ? Bu olay, Eskil'i değil, tüm Aksaray'ı sardı; benzer kavgalar, diğer ilçelerde de hatırlatıldı – spor sahaları, kin yuvalarına mı dönüşüyordu?

Düşünün, o halı sahanın altında, yeşil zemin kan lekeleriyle dolu – sopalar kenarda atılmış, taşlar yerde yuvarlanıyor. Ambulans sirenleri mahalleyi inletirken, yaralılar sedyelerde taşınıyor; aileler hastane kapılarında nöbet tutuyor. Gözaltı arabaları, karakola doğru giderken, polisler delilleri topluyor; savcılar, dosyayı didik didik ediyor. Bu kavga, bir uyarı mıydı – gençlere, mahallelere, spora? Sosyal medyada, #AksarayKavgası etiketiyle binlerce paylaşım; bazıları videoları ifşa ediyor, diğerleri "Barış" diye dua yazıyor. İşletmeciler, sahayı kapattı; muhtar, toplantı çağırdı. Ama yaralar sarılır mı? O 7 kişinin hayatı, bir maçla değişti – işler aksar mı, aileler dağılır mı? Savcılığın tahkikatı, gerçekleri aydınlatacak; ama kinler, sahada mı kalacak, yoksa sokaklara mı taşacak?

Bu vahşi akşam, Aksaray'ın huzurunu bozdu – halı saha, bir dostluk mekânından kin arenasına döndü. Yaralılar, hastanelerde iyileşirken, soruşturma derinleşiyor; gözaltılar, adaletin ilk zinciri. Vatandaşlar, "Gençlerimizi koruyalım" diye ses yükseltiyor; yetkililer, önlem sözü veriyor. Eğer siz de bu fırtınanın içindeyseniz, takip edin – çünkü her ifade, yeni bir sayfa açabilir. Sopaların gölgesinde, barış mı doğacak? İzleyin sokakları, dinleyin sirenleri; Aksaray konuşuyor, Türkiye dinliyor. Ve kim bilir, belki bu kan, bir uyanışın başlangıcı olur – sahalarda dostluk, sokaklarda huzur.