Yıl bitiyor, yeni umutlar kapıda ama siyaset dünyasında hesaplaşmalar hız kazanıyor. Özellikle iktidar partisi içinde sesler yükseliyor, eleştiriler çoğalıyor.
Bu eleştirilerin en dikkat çekicilerinden biri, eski AKP milletvekillerinden geliyor. Şamil Tayyar, sosyal medya üzerinden partisine yönelik kapsamlı bir yıl sonu karnesi verdi. Değerlendirmesinde, seçime doğru son düzlükte olunduğunu belirterek hakikate yolculuk çağrısı yaptı. Medyadan önce sözün hükmünü artıracak adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
İlk sırada ekonomi yer alıyor. 23 yıllık AKP iktidarında ekonomik sarsıntılar daha önce 2 yılı geçmezken, bu sefer 4 yılı bulduğu belirtildi. Tahribatın daha derin olduğu, öfkenin daha şiddetli olduğu ifade edildi. Bu durum, halkın günlük hayatındaki zorlukları doğrudan etkiliyor.
İkinci önemli nokta ise edilgen siyaset. Siyaset kurumu gündemine hakim olamıyor, çözüm üretme kapasitesi zayıfladı. Rotayı yargı başta olmak üzere dış etkenler tayin ediyor. Güvensizlik seviyesi had safhada. Bu edilgenlik, karar alma süreçlerini olumsuz etkiliyor.
Üçüncü sırada sistemik sorunlar var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin aksayan yönleri giderilemediği için devlet ve toplum hayatının balansı bozuldu. Geleceğe yönelik umut azaldı. Listeyi uzatmak mümkün, herkes kendi perspektifinden yeni maddeler ekleyebilir. Sonuçta çözüme muhtaç bir sorunlar yumağı oluşmuş durumda. Palyatif tedbirler ise derde deva olmuyor. Vakit daralıyor, hata lüksü yok.
Bu meramı açmak için verilen örnekler oldukça çarpıcı. Hükümet asgari ücreti açıkladıktan sonra, Cumhur İttifakı'ndan sadece iki üç kişi dışında destekleyici açıklama yapılmadı. Psikolojik üstünlük öfkeli kitlelere geçti. Öte yandan, Cumhurbaşkanı'nın 455 bininci deprem konutunun anahtar teslimini yapması üzerine destek paylaşımları rekor kırdı. Burada vurgulanan nokta, ürünün pazarlanabilir olması. Piyasa tabiriyle, ekranda kimin pazarlayacağından önce ürünün kalitesi önemli. Kalite arttıkça sözün hükmü ve destek de çoğalıyor.
Bu yıl sonu karnesi, AKP'nin içinden gelen bir ses olarak dikkat çekiyor. Ekonomik krizin uzaması, siyasetin edilgenliği, sistemin aksaklıkları gibi başlıklar, seçime yaklaşırken partiyi zorlayacak görünüyor. Eleştiriler, sadece dışardan değil içerden de yükselince, değişim baskısı artıyor.
Tayyar'ın paylaşımı, hakikate yolculuk vurgusuyla başlıyor ve sorunların palyatif çözümlerle geçiştirilemeyeceğini netleştiriyor. Asgari ücret örneğinde ittifak içi sessizlik, deprem konutunda ise yoğun destek, ürün kalitesinin önemini ortaya koyuyor. Bu kontrast, iletişim stratejilerinden öte yapısal sorunlara işaret ediyor.
Genel tabloya bakıldığında, ekonomik tahribatın derinliği, güvensizliğin artışı, umudun azalması gibi unsurlar ön plana çıkıyor. Seçime son düzlükte bu tür iç eleştiriler, parti içinde tartışmaları tetikleyebilir. Çözüm odaklı adımlar atılmazsa, öfke daha da büyüyebilir.
Yıl sonu değerlendirmeleri genellikle umut dolu olur ama bu karne, sert uyarılarla dolu. AKP'nin 2025 performansı, ekonomi, siyaset ve sistem başlıklarında zayıf notlar alıyor. Önümüzdeki dönem, bu eleştirilere nasıl yanıt verileceğiyle şekillenecek. Hakikat yolculuğu çağrısı, değişimin kaçınılmazlığını hatırlatıyor.