Türk siyasetinde son dönemde yaşanan en çarpıcı gelişmelerden biri, Cumhur İttifakı'nın HDP-DEM Partisi ve Selahattin Demirtaş'a yönelik söylemlerinde yaşanan köklü değişim oldu. 2019 ve 2024 yerel seçimleri ile 2023 genel seçimlerinde vatandaştan oy isterken HDP-DEM ve PKK kampanyası üzerinden muhalefeti hedef alan iktidar bloğu, bugün bu konuda adeta tam tersi bir tutum sergiliyor.
Seçim dönemlerinde CHP'nin iktidara gelmesi halinde Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakacağı iddiasıyla seçmene seslenen AKP ve MHP, şimdilerde ise bu konuda çok farklı bir duruş sergilemeye başladı. MHP lideri Devlet Bahçeli, 2023'te Kılıçdaroğlu için "Kemal Kılıçdaroğlu, Demirtaş'ı serbest bırakacak. Demirtaş terörist" diye eleştirirken, son dönemde Selahattin Demirtaş'ın tahliyesini isteyerek "Hayırlı olur" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu konuda daha önce Kılıçdaroğlu'nun Demirtaş'ı serbest bırakacağını iddia ederken, şimdi "Yargı ne derse o" şeklinde açıklama yaptı. Bu değişim, Türk siyasetinde gözlenen en dikkat çekici dönüşümlerden biri olarak kaydedildi.
Erdoğan'ın 2019 Şubat ayında TRT'de yaptığı açıklamalar, bugünkü durumla karşılaştırıldığında söylemlerdeki değişimin boyutunu gözler önüne seriyor. O dönemde Erdoğan, "HDP eşittir PKK, eşittir YPG, eşittir PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok, gerçek ortada. Bunu zaten başlarındaki kişileri açık açık söylüyorlar. Bunlar kongrelerinde bile ne bayrağımızı asmışlar, ne İstiklal Marşı'mızı söylemişlerdir. İstiklal Marşı'nı okumak zillet midir, o şereftir ya. O şeref de şerefli olanlara yakışır" ifadelerini kullanmıştı.
2019 Ekim ayında Dolmabahçe'de yapılan bir konuşmada ise Erdoğan'ın tutumu daha da netti. "Bizim kalkıp da teröristlerle masaya oturmak gibi Allah göstermesin kendimizi inkar edecek halimiz söz konusu değildir. Böyle bir şeyi asla yapamayız. Bu bizim ne karakterimize ne cibilliyetimize ne de tarihi duruşumuza asla uymaz. Bizim teröristlerle duruşumuz onlar 30 kilometre derinlik ve en batıdan en doğuya bütün o havzayı bunlar terk edene kadar devam edecek" diyen Erdoğan, teröristlerle hiçbir şekilde masa kurmayacaklarını vurgulamıştı.
2023 Mayıs ayında Batman'da gerçekleştirilen mitingde ise Selahattin Demirtaş üzerinden muhalefete yönelik sert eleştiriler geldi. Erdoğan, "Selo'yu biliyorsunuz değil mi? Bu Selo, Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin kanına giren değil mi? Şimdi bay bay Kemal ne diyor? 'Selo'yu çıkartacağım' diyor. Yanındakiler ne diyor? 'Çıkartacağım' diyor. Benim milletim Erdoğan kardeşine 'Yürü, arkandayız' dediği müddetçe çıkaramazlar. Cumhur İttifakı iktidar olduğu sürece çıkaramazlar" sözleriyle seçmenin oyunu istedi.
Ancak 2025 Temmuz ayında Kızılcahamam'da yapılan konuşmada söylemler tamamen değişti. Erdoğan, "Biz Sayın Bahçeli ve kadrosuyla birlikte terörsüz Türkiye için canımızı, hayatımızı ortaya koyduk. 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Pervin Buldan, Mithat Sancar'la bu yürüyüş için ne yapabiliriz konuştuk. Ne demek oluyormuş! AKP, MHP, DEM biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik" diyerek DEM Partisi ile işbirliği yapıldığını açıkça ifade etti.
10 Kasım 2024'te Anıtkabir ziyaretinde defterine yazılan sözler de dikkat çekiciydi. Erdoğan deftere, "Bir başka ifadeyle, terör örgütleriyle ülkemiz sınırları arasındaki irtibatı tamamen keseceğiz. Böylece, ülkemizin siyasi ve ekonomik yol haritasını terör örgütleri üzerinden istedikleri gibi yönlendiren emperyalistlerin ve bölgemizdeki kuklalarının 40 yıllık oyununu ilanihaye bozacağız" ifadelerini yazdı ve terörle mücadele vurgusu yaptı.
Ancak tam bir yıl sonra, 10 Kasım 2025'te Anıtkabir'e yazılan mesajda terörle mücadele vurgusu hiç yer almadı. Bu kez Erdoğan, "Bizi bir arada tutan çimentomuzdur. Bunların örselenmesine hiçbir şekilde tolerans gösteremeyiz. Bu konuda herkesin, özellikle toplumun önünde olan kanaat önderlerinin gereken hassasiyeti sergileyeceklerine inanıyorum" şeklinde genel bir mesaj verdi.
Bu dönüşüm, Türkiye siyasetinde son yılların en tartışmalı konularından biri haline geldi. Seçim dönemlerinde muhalefete yönelik en sert eleştiri konularından biri olan HDP-DEM ilişkileri ve Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi meselesi, bugün iktidar partilerinin gündemine bambaşka bir açıdan girdi.
Cumhur İttifakı'nın bu politika değişikliği, hem kendi seçmen tabanında hem de muhalefet cephesinde geniş yankı uyandırdı. 2023 genel seçimlerinde "DEM 6'lı masanın yedinci ortağı" söylemiyle seçime giren iktidar bloğunun, şimdi DEM Partisi ile üçlü işbirliği içinde olması, siyasi gözlemciler tarafından önemli bir strateji değişikliği olarak değerlendiriliyor.
Özellikle 2019 ve 2024 yerel seçimlerinde PKK kampanyası üzerinden muhalefeti hedef alan Cumhur İttifakı'nın, bugün gelinen noktada aynı söylemleri terk etmesi, Türk siyasetindeki pragmatik yaklaşımın somut bir örneği olarak görülüyor. Bahçeli'nin Demirtaş'ın tahliyesi için "Hayırlı olur" demesi ve Erdoğan'ın yargıya havale etmesi, önceki dönemlerdeki kesin red tutumundan çok farklı bir yaklaşım sergiliyor.
Bu gelişmeler, 41 yıllık sürecin kapanacağı ve yeni bir dönemin başlayacağı söylemleriyle birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye'nin içinden geçtiği siyasi sürecin ne kadar dinamik olduğunu gösteriyor. AKP, MHP ve DEM Partisi'nin üçlü işbirliği kararı, daha önce hiç düşünülmeyen bir siyasi tabloyu ortaya koyuyor.
Siyasi analistler, bu değişimin arkasında yatan nedenleri tartışırken, iktidar bloğunun stratejisindeki bu köklü dönüşümün Türkiye siyasetine uzun vadede nasıl yansıyacağı merakla bekleniyor. Seçim dönemlerinde kullanılan söylemlerle bugünkü tutumlar arasındaki çelişki, kamuoyunda geniş tartışmalara yol açmaya devam ediyor.