Gerçek Gündem Haberleri

AKP Kadın Kolları'ndan Atatürk'e Hakaret

AKP Kadın Kolları üyesi Serap Ergani'nin Atatürk'e "Yunan'ı denize döktü" diye alay eden paylaşımı ortalığı karıştırdı! Hemen görevden alınan isim, partiyi sarsarken kamuoyu öfkeli. Bu çirkin saldırı ne anlama geliyor, detaylar sizi şok edecek – hemen okuyun!

Türkiye'nin siyasi arenasında bugünlerde yaşanan tartışmalar, bir kez daha Cumhuriyet'in kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anısını ve mirasını koruma refleksini ön plana çıkarıyor. Özellikle sosyal medyanın hızlı yayılım gücüyle, bireysel ifadelerin nasıl hızla ulusal bir krize dönüşebileceğini gösteren olaylar, toplumun hassasiyetlerini test etmeye devam ediyor. Bu bağlamda, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) İzmir teşkilatında meydana gelen bir olay, hem partinin iç dinamiklerini hem de genel kamu vicdanını derinden sarsmış durumda. Urla İlçe Kadın Kolları'na bağlı bir üye olan Serap Ergani'nin, 13 Kasım 2025 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım, Atatürk'ün tarihi zaferlerine yönelik alaycı bir üslup taşıması nedeniyle büyük tepki çekti. Bu paylaşım, sadece bireysel bir hata olarak kalmadı; hızla yayıldı ve AKP'nin resmi tepkisini zorunlu kıldı. Olayın detayları, partinin Atatürk'e yönelik tutumunu sorgulatırken, aynı zamanda sosyal medyanın siyasi sorumluluklar üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Olayın kökenine inelim. Serap Ergani, sosyal medya platformu X'te (eski adıyla Twitter) aktif bir kullanıcı olarak biliniyor ve AKP Urla Kadın Kolları mensubu olarak parti faaliyetlerinde yer alıyordu. 13 Kasım günü, Ergani'nin dikkat çeken paylaşımı, bir başka kullanıcının Atatürk ile ilgili bir gönderisini yeniden paylaşmasıyla başladı. Bu orijinal paylaşımda yer alan ifadeler, tarihsel bir gerçeği çarpıtarak alaycı bir tonda sunulmuştu: "Yunan lider Venizelos, 1934 yılında Kemal Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi. Hani Yunan'ı denize dökmüştü?" Bu cümleler, doğrudan Türk Kurtuluş Savaşı'nın simgesi olan "Yunan'ı denize dökme" ifadesini hedef alarak, Atatürk'ün askeri dehasını ve milli mücadeledeki rolünü küçümseyen bir nitelik taşıyordu. Paylaşım, anında yüzlerce etkileşim aldı; bazı kullanıcılar şaşkınlıklarını dile getirirken, çoğunluk öfkeyle tepki gösterdi. Bu ifade, sadece tarihsel bir olayı değil, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en kritik anlarını hafife alan bir yaklaşım olarak yorumlandı. Ergani'nin bu paylaşımı, parti içinden ve dışından gelen eleştirilerin hedefi haline geldi ve olay, kısa sürede ulusal basının gündemine oturdu.

Peki, bu paylaşımın arkasındaki motivasyon neydi? Sosyal medya analizlerine göre, benzer tartışmalar sıklıkla tarihsel figürlerin farklı yönlerini öne çıkararak kutuplaşma yaratmayı amaçlıyor. Venizelos'un 1934'te Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermesi, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yumuşama dönemine işaret eden gerçek bir olay. Ancak, bu gerçeği "Hani Yunan'ı denize dökmüştü?" sorusuyla birleştirmek, zaferin askeri boyutunu hiçe sayan bir ironi içeriyor. Bu tür ifadeler, özellikle milli bayramlar veya tarihi anma günleri yaklaşırken, toplumda derin yaralar açabiliyor. Ergani'nin paylaşımı, muhtemelen bireysel bir görüş olarak başlamış olsa da, AKP Kadın Kolları gibi resmi bir yapıya bağlı bir üyenin ağzından çıkması, olayı kurumsal bir boyuta taşıdı. Kamuoyunda yankı bulan tepkiler arasında, "Atatürk'e hakaret kabul edilemez" gibi yorumlar öne çıktı. Bu olay, sosyal medyanın bireysel sorumluluklarını ve siyasi aktörlerin etik sınırlarını bir kez daha tartışmaya açtı, zira bir paylaşımın binlerce kişiye ulaşarak kalıcı hasar bırakabileceği gerçeği ortada.

AKP İzmir İl Kadın Kolları'nın tepkisi ise gecikmedi ve oldukça sert oldu. İl Başkanı Emel Dalkıran, aynı platform üzerinden resmi bir açıklama yaparak Ergani'nin derhal görevden alındığını duyurdu. Dalkıran'ın paylaşımı, partinin Atatürk'e yönelik tutumunu net bir şekilde ortaya koyan ifadelerle doluydu: "Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik asla kabul edilemez, partimizin temel ilke ve değerleriyle tamamen bağdaşmayan ifadelerde bulunan Urla Kadın Kolları mensubu Serap Ergani’nin istifası ivedilikle alınmış, Kadın Kollarımız ile bağı kesilmiştir." Bu karar, sadece bir disiplin işlemi değil, aynı zamanda partinin iç denetim mekanizmalarının işlerliğini gösteren bir adım olarak değerlendirildi. Dalkıran, açıklamasını şu satırlarla sürdürdü: "AKP, kurulduğu günden bu yana milletimizin ortak değerlerine ve Cumhuriyetimizin kurucu liderlerine saygıyı temel ilke edinmiş bir siyasi harekettir. Bu ilkeye aykırı tutum ve söylemlere asla müsamaha gösterilmeyeceği kamuoyuna saygıyla duyurulur." Bu ifadeler, AKP'nin resmi duruşunu pekiştirirken, olayın yarattığı krizi yönetme çabasını yansıtıyordu. Teşkilatın hızlı müdahalesi, bazı kesimlerce takdir toplasa da, diğerleri tarafından "gecikmiş bir özür" olarak nitelendirildi.

Bu olay, AKP'nin tarihsel mirasa yaklaşımını yeniden gündeme getirirken, partinin kuruluşundan beri vurguladığı "Atatürk saygısı" ilkesini test etti. AKP, 2001'de kurulduğundan bu yana, çeşitli vesilelerle Atatürk'ün reformlarını ve Cumhuriyet'in temel değerlerini sahiplendiğini belirten açıklamalar yaptı. Örneğin, parti programında milli mücadele dönemi sıkça anılır ve Atatürk'ün liderliği övülür. Ancak, tabanındaki bireysel sapmalar, bu genel çizgiyi gölgeleyebiliyor. Ergani'nin durumu, benzer geçmiş olaylarla kıyaslandığında –ki bazı yerel teşkilatlarda zaman zaman yaşanan iç çekişmelerde benzer ifadeler duyulmuştu– partinin disiplin kurallarının ne kadar katı uygulandığını gösteriyor. Kamuoyu nezdinde ise, bu paylaşım, sosyal medyanın siyasi aktörler için bir mayın tarlası haline geldiğini bir kez daha kanıtladı. Tepkiler arasında, muhalefet partilerinden gelen eleştiriler de yer aldı; bazı isimler, "Bu tür olaylar tesadüf mü, yoksa sistematik bir tutumun yansıması mı?" diye sorguladı. Öte yandan, destekleyenler, AKP'nin hızlı görevden alma kararını "öz eleştiri" olarak yorumladı.

Olayın sosyal medya yansımalarına bakıldığında, paylaşımın yayılma hızı dikkat çekici. 13 Kasım'dan itibaren, #AtatürkeHakaret etiketi altında binlerce yorum birikti. Kullanıcılar, tarihsel bağlamı hatırlatarak, "Denizlere dökülen Yunan ordusu, Atatürk'ün önderliğinde yazılan bir destandır; bunu alaya almak vatanseverliğe ihanet" gibi ifadelerle tepki gösterdi. Bu tartışma, genç nesiller arasında Atatürk'ün mirasını yeniden hatırlatma fırsatı yarattı. Eğitimciler ve tarihçiler, benzer olayların okullarda milli tarih bilincini güçlendirmek için kullanılabileceğini belirtiyor. AKP cephesinden ise, Dalkıran'ın açıklaması sonrası sessizlik hâkim; teşkilat, konuyu kapatmak için ek bir adım atmadı. Ancak, bu tür krizler, partilerin iletişim stratejilerini gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Sosyal medya eğitimleri, üye profillerinin denetlenmesi gibi önlemler, gelecekteki benzer olayları önleyebilir mi? Bu soru, siyasi partilerin ajandasında yerini koruyor.

Sonuç olarak, Serap Ergani'nin paylaşımı, sadece bir bireysel hata olmanın ötesinde, Türkiye'nin siyasi kültüründe derin kökleri olan bir hassasiyeti su yüzüne çıkardı. Atatürk'e yönelik herhangi bir eleştiri veya alay, toplumun geniş kesimlerinde anında retoryal bir fırtına yaratıyor. AKP'nin hızlı müdahalesi, kriz yönetiminde olumlu bir puan alsa da, olay partinin taban eğitimine dair soru işaretleri bırakıyor. 23 Kasım 2025 itibarıyla, tartışma hâlâ canlılığını korurken, bu olay bize şunu hatırlatıyor: Dijital çağda, kelimelerin gücü eskisine göre çok daha yıkıcı olabilir. Kamu vicdanı, tarihsel figürlere saygıyı korurken, siyasi aktörlerin daha dikkatli adımlar atmasını bekliyor. Bu skandal, belki de bir dönüm noktası olarak, Türkiye'de siyasi söylemin sınırlarını yeniden tanımlayacak.