Afganistan, yıllardır süren zorluklarla boğuşan bir ülke olarak, şimdi de yaklaşan sert kış mevsimiyle yeni bir sınavla karşı karşıya kalıyor. Çatışmaların izleri, ekonomik sıkıntılar ve doğal afetlerin etkisiyle halkın büyük kısmı temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor. Bu kış, gıda erişiminin daha da kısıtlanacağı bir dönem olarak öne çıkıyor ve aileler için zor günler kapıda. Durumun ciddiyeti, uluslararası dikkatleri yeniden bu bölgeye çekiyor ve yardım çabalarının ne kadar hayati olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
En son gıda güvenliği raporuna göre, bu kış 17 milyondan fazla insan akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya kalacak. Geçen yıla kıyasla, akut açlık yaşayan kadın, erkek ve çocuk sayısı üç milyon artarak 14,8 milyondan 17 milyona ulaştı. Çocuklarda yetersiz beslenme oranları on yılların en yüksek seviyesinde ve önümüzdeki yıl neredeyse dört milyon çocuğu etkilemesi bekleniyor. Tedavi hizmetlerine erişimdeki kısıtlamalar nedeniyle, yetersiz beslenmenin ölümcül sonuçları kış aylarında daha fazla görülebilir. Aileler günlerce yemek yemeden idare etmek zorunda kalıyor ve hayatta kalmak için aşırı önlemler alıyor.
Krizin derinleşmesinde birden fazla faktör rol oynuyor; ülkenin yarısını etkileyen kuraklık mahsulleri yok etti, iş kayıpları ve zayıflayan ekonomi gelirleri eritti. Son depremler aileleri evsiz bıraktı ve insani ihtiyaçları zirveye çıkardı. Ayrıca, yıl başından beri Pakistan ve İran'dan zorla geri gönderilen 2,5 milyon insan, çoğu yetersiz beslenmiş ve yoksul olarak ülkeye döndü. 2026'da da benzer sayıda dönüş bekleniyor, bu da mevcut yükü daha da ağırlaştırıyor. Tüm bu etkenler bir araya gelerek, kışın en zor geçtiği dönemde gıda kıtlığını artırıyor.
Yetersiz beslenme özellikle çocuklar için hayatı tehdit eder hale geldi; tedavi edilmezse ölüm oranları yükseliyor ve kışın yiyecek en az olduğu dönemde çocuk ölümleri artabilir. Tüm göstergeler, en savunmasız aileler için zorlu bir kış sezonu işaret ediyor. Saha ekipleri, ailelerin günlerce yemek atladığını ve aşırı hayatta kalma stratejileri uyguladığını gözlemliyor. Çocuk ölümleri zaten yükseliyor ve önümüzdeki aylarda kötüleşmesi riski taşıyor. Bu durum, yıllardır görülen en keskin yetersiz beslenme artışını temsil ediyor.
İnsani yardımın azalması krizi daha da kötüleştiriyor; ajansların fonlarında benzeri görülmemiş kesintiler yaşandı ve tedavi hizmetleri sınırlı hale geldi. Tarihte ilk kez, önemli bir kış müdahalesi başlatılamıyor ve ülke genelinde acil beslenme desteği ölçeği daralıyor. Milyonlarca insan, tarihsel olarak şiddetli açlık ve yetersiz beslenmeyi önleyen destekten yoksun kalıyor. Bu kış, yardımın en çok ihtiyaç duyulduğu dönemde kaynakların yetersizliği büyük bir engel oluşturuyor.
Acil fon ihtiyacı kritik seviyede; en savunmasız altı milyon insana hayat kurtarıcı gıda yardımı ulaştırmak için 468 milyon dolara ihtiyaç var. Bu fonla, büyük ölçekli bir kış müdahalesi mümkün olacak ve aileler açlıkla mücadelede daha güçlü durabilecek. Hemen sağlanan kaynaklar, derinleşen krize karşı etkili bir kalkan oluşturabilir. Yetkililer, aylardır derinleşen insani kriz sinyallerini uyararak, en son verilerin en kötü korkuları doğruladığını belirtiyor.
Durumun aciliyeti, Afganistan'ın krizinin yeniden manşetlere taşınması gerektiğini gösteriyor; en savunmasız insanlar hak ettikleri dikkati almalı. Kritik desteklere bağımlı halkla dayanışma gösterilmeli ve umut, onur ve refah yolunda kanıtlanmış çözümler uygulanmalı. Kış stokları bazı bölgelerde önceden konumlandırılmış olsa da, genel fon yetersizliği büyük ölçekli müdahaleyi engelliyor. Bu, yıllardır görülmeyen bir durum ve milyonların kaderini belirleyebilir.
Afganistan'daki bu derinleşen açlık krizi, küresel insani çabaların kırılganlığını bir kez daha ortaya koyuyor. Birden fazla krizin kesiştiği bu dönemde, yardımın azalması hayatları doğrudan riske atıyor. Ancak zamanında ve yeterli destekle, ailelerin kışın hayatta kalması ve uzun vadeli toparlanma sağlanabilir. Durum, herkesin dikkatini çekmeyi hak ediyor ve acil adımlar atılmaması halinde sonuçlar ağır olabilir.
Bu kış, Afganistan için dönüm noktası olabilir; milyonlarca insanın geleceği, uluslararası dayanışmaya bağlı. Gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmenin zincirleme etkileri, toplumun her kesimini etkilemeye devam ediyor. Sağlık, ekonomi ve sosyal yapı üzerindeki baskılar artarken, sürdürülebilir çözümler için çağrılar yükseliyor. Krizin derinliği, acil müdahalenin ötesinde uzun vadeli stratejiler gerektiriyor ve umut ışığının korunması herkesin sorumluluğunda.