Gerçek Gündem Haberleri

Adaletin Gölgesinde Çifte Maaş: Akın Gürlek Olayı Türkiye'yi Sarsıyor

Adaletin en tepesindeki isimde şok edici bir sır perdesi aralanıyor. Çifte maaş iddiaları, yargıdaki güveni yerle bir ederken, siyasi fırtına büyüyor. Bu skandalın perde arkası neler gizliyor? Tıklayın ve gerçekleri keşfedin!

Türkiye'nin yargı sisteminde yıllardır tartışılan isimlerden biri olan Akın Gürlek, son günlerde gündemin zirvesine oturdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığı dönemde, muhalefetin sert eleştirileriyle karşı karşıya kalan Gürlek, bu kez kişisel mali ilişkileriyle ilgili iddialarla köşeye sıkıştı. Siyasi arenada esen rüzgarlar, yargıdaki güvenilirlik tartışmalarını yeniden alevlendirirken, kamu vicdanı bir kez daha sınanmaya başlandı. Bu olay, sadece bir bireyin değil, tüm sistemin hesap verme mekanizmalarını sorgulatıyor.

Olayın fitilini ateşleyen, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İstanbul Ümraniye'deki miting konuşması oldu. Özel, kalabalığa hitap ederken, ses tonunu yükselterek Gürlek'in adını zikretti ve belgeleriyle desteklediği çarpıcı bir iddiayı kamuoyuyla paylaştı. "Bir başsavcı başka görev alamaz derken, Eti Maden’in Lüksemburg'daki şirketinden buna maaş bağlandığını biliyor musunuz?" diye soran Özel, dinleyicileri adeta dondurdu. Konuşmasının bu kısmında, elinde tuttuğu evrakları havaya kaldırarak, "Bilmiyorsanız şimdi bundan sonra ne yapacaksınız? Buradan Akın Gürlek’e sesleniyorum: Başsavcılık görevinin ve maaşının yanında başka bir gelir elde ettiniz mi?" diye meydan okudu. Bu sözler, miting alanını inletirken, sosyal medyada anında yankı buldu ve binlerce paylaşımın fitilini ateşledi.

Özel'in elindeki belgeler, Eti Maden'in Lüksemburg merkezli iştiraki Etimine SA şirketinin resmi ticaret kayıtlarından alınmıştı. Bu kayıtlara göre, Gürlek 29 Kasım 2024 tarihinde şirketin yönetim kurulu üyesi olarak atanmış ve bu görevini tam dokuz ay boyunca sürdürmüştü. Her ay yaklaşık 26 bin Türk Lirası huzur hakkı ödemesi alan Gürlek'in, bu paranın Euro bazında hesaplandığı ve toplamda önemli bir meblağ oluşturduğu belirtiliyor. Atama tarihi, Gürlek'in Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yaptığı döneme denk geliyor – ki bu da iddianın en tartışmalı yanı. Bakanlık görevi sırasında, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından hakim-savcı sınıfından çıkarılan Gürlek'in, yine de bu tür bir ticari göreve nasıl atandığı sorusu, akıllarda büyük bir soru işareti bırakıyor.

Gürlek'in kariyer yolculuğu, bu iddialarla daha da karmaşık bir hal alıyor. 1982 Nevşehir doğumlu olan Gürlek, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olarak 2005'te hakimlik mesleğine adım attı. Farklı illerde görev yaptıktan sonra, 2021'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yükseldi. Ancak asıl dönüm noktası, 2 Haziran 2022'de Adalet Bakan Yardımcısı olarak atanmasıydı. Bu dönemde, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığı gibi kritik roller üstlenen Gürlek, Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu hakkındaki ihlal kararını uygulamayarak gündeme gelmişti. Muhalefet, bu kararı "yargı bağımsızlığının zedelenmesi" olarak nitelendirirken, Gürlek'in adı sıkça "siyasi davaların mimarı" olarak anıldı.

Eti Maden bağlantısı ise, Gürlek'in bakan yardımcılığı sonrası 2 Ekim 2024'te yeniden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanmasından kısa süre sonra su yüzüne çıkıyor. Belgelerde, Gürlek'in yönetim kurulu üyeliğinin 6 Ağustos 2025'e kadar devam ettiği görülüyor – ki bu tarih, görev değişikliğinden sekiz ay sonrasına işaret ediyor. Özgür Özel, konuşmasında bu çelişkileri tek tek sıralayarak, "2 Ekim 2024’te bu göreve atanıyor, ardından 29 Kasım 2024’te Eti Maden Şirketi’nin Lüksemburg'daki Eti Maden Anonim Şirketi’ne Akın Gürlek Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanıyor" dedi. Bu atamanın, devlet memurları kanununa aykırı olup olmadığı tartışmaları, hukuk çevrelerini ikiye böldü. Bir yanda, "Kamu görevlisinin ticari faaliyet yasağı" maddesini işaret eden eleştirmenler; diğer yanda, "Geçiş dönemi uygulaması" diye savunanlar.

İddianın yankıları, iktidar cephesinden de gecikmedi. AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Doğrusunu yazalım. Gürlek, Adalet Bakan Yardımcısıyken Eti Maden’in yurtdışı birimine yönetim kurulu üyesi olarak atandı. Ayda 26 bin TL maaş aldı. Başsavcı olunca yönetim kurulu üyeliği sona erdi. Geçiş dönemindeki Ekim 2024 ödemesi iade edildi" diyerek olayı doğruladı ama zamanlamayı iktidar lehine çevirmeye çalıştı. Benzer şekilde, televizyon yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı da Gürlek'le doğrudan görüştüğünü iddia ederek, "Yönetim kurulu üyeliği Bakan Yardımcılığı sırasında gerçekleşti. Soruşturma öncesinde ayrıldı" diye ekledi. Bu açıklamalar, muhalefet tarafından "tarih hesaplarının tutmadığı savunma yarışı" olarak nitelendirildi. Zira belgeler, üyeliğin başsavcılık dönemine sarktığını gösteriyor.

Olayın siyasi boyutu, Gürlek'in geçmiş kararlarıyla iç içe geçiyor. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığı sırasında, Sözcü Gazetesi yazarları Necati Doğru ve Emin Çölaşan'a FETÖ bağlantısı iddiasıyla hapis cezaları veren Gürlek; Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder'in "terör propagandası" davalarında da imzası bulunan isimlerden biri. Canan Kaftancıoğlu'nun sosyal medya paylaşımları nedeniyle aldığı 9 yıl 8 ay hapis cezası, Şebnem Korur Fincancı'ya verilen 2 yıl 6 ay ceza gibi kararlar, Gürlek'i muhalefetin "seyyar giyotin" benzetmesinin hedefi haline getirdi. CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın'ın, bu benzetmeyi sosyal medyada paylaşması üzerine başlatılan soruşturma, olayın ne kadar hassas olduğunu gözler önüne serdi.

Eti Maden'in Lüksemburg iştiraki Etimine SA, Türkiye'nin bor madeni rezervlerini yöneten stratejik bir şirket. Bu şirketin yönetiminde bir başsavcının yer alması, etik ve hukuki sınırları zorluyor. Hukuk uzmanları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 28. maddesine atıfla, "Kamu görevlilerinin ticari kazanç sağlamasını yasaklayan" hükmün ihlal edildiğini savunuyor. Öte yandan, bazı yorumcular, bu atamanın "devlet şirketi içindeki rol" olarak meşru görülebileceğini öne sürüyor. Ancak iade edildiği iddia edilen Ekim 2024 ödemesi bile, şeffaflık tartışmalarını bitirmiyor – zira belgeler, ödemelerin sekiz aya yayıldığını doğruluyor.

Bu skandal, yargıdaki güven erozyonunu derinleştirirken, Özgür Özel'in meydan okuması siyasi kutuplaşmayı zirveye taşıdı. Özel, konuşmasının sonunda, "Elinizden geleni ardınıza koymayın" diyerek iktidara rest çekti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un "Yargıya tehdit, hukuk devletine açık saldırıdır" yanıtı ise gerilimi tırmandırdı. Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'ın tutuklanması, Gezi Parkı soruşturmalarında Ayşe Barım'ın gözaltına alınması gibi olaylar, Gürlek'in imzasını taşıyan süreçler olarak hafızalarda yer ediyor.

Gürlek olayı, sadece bir maaş meselesi olmanın ötesinde, yargının siyasallaşma tartışmalarını yeniden masaya yatırıyor. Kamuoyunda "AKP'nin yargıdaki aparatı" olarak anılan Gürlek'in bu iddialarla yüzleşmesi, HSK'nın devreye girmesini gerektirebilir. Muhalefet, konuyu Meclis gündemine taşıma sinyali verirken, iktidar kanadı "algı operasyonu" diye etiketliyor. Peki, bu fırtına nereye varacak? Belgelerin gölgesinde, adalet terazisi bir kez daha tartılacak mı? Türkiye, bu sorunun cevabını merakla bekliyor, zira yarınki kararlar bugünkü güveni belirleyecek.