Küresel finans arenası son haftalarda adeta bir satranç tahtasına döndü. Yatırımcılar, para birimlerinin iniş çıkışlarını, emtia fiyatlarının ani sıçramalarını ve merkez bankalarının stratejik adımlarını izlerken, belirsizlikler her köşede pusuda bekliyor. Özellikle değerli metaller gibi güvenli liman varlıkları, ekonomik dalgalanmalarda ön plana çıkıyor. Altın, yıllardır enflasyon korkularından jeopolitik gerilimlere kadar pek çok faktöre karşı bir kalkan olarak görülüyor. Ancak bu rolü, piyasa dinamiklerinin her değişimiyle yeniden test ediliyor. Merkez bankalarının faiz politikaları, ticaret anlaşmazlıkları ve veri akışları, fiyatları yukarı ya da aşağı yönlendirebiliyor. Bu tür ortamlar, hem bireysel yatırımcıları hem de büyük fonları harekete geçiriyor. Peki, altın piyasasındaki bu hassas dengeyi bozacak bir sonraki hamle ne olacak? Uzmanlar, önümüzdeki saatlerin tüm tabloyu yeniden çizebileceğini söylüyor.

Bugün, piyasaların pusula gibi döndüğü bir gün. Ons altın, dokuz haftalık etkileyici yükseliş serisini geride bırakarak haftayı kayıpla tamamlamaya hazırlanıyor. 18 Ağustos'ta tetiklenen bu ralli, 17 Ekim'e kadar kesintisiz devam etti ve yatırımcılara önemli getiriler sağladı. Ancak kâr satışlarının ağırlığı altında, trend tersine döndü. Geçen hafta 4.252 dolardan kapanan ons fiyatı, bugünkü işlemlerde 4.110 dolar civarına geriledi. Bu, haftalık bazda yaklaşık yüzde 3,25'lik bir değer kaybı demek. Yurt içinde de benzer bir hava hakim; gram altın, 24 Ekim 2025 sabahı 5.560 TL'den güne merhaba dedi. Önceki hafta 5.727 TL ile zirveyi gören gram, yüzde 2,75 oranında eksiye düştü. Kapalıçarşı'da fiziki satışlar ise gram için 5.920 TL, çeyrek altın için 9.665 TL seviyelerinden şekilleniyor. Bu gerileme, sadece sayısal bir değişim değil; yatırımcı psikolojisini de yansıtıyor.

Tüm gözler şimdi saat 15.30'a çevrilmiş durumda. ABD'den gelecek Eylül ayı TÜFE verisi, altın piyasasının kaderini belirleyecek bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. Fed'in yıl sonuna uzanan faiz kararları için yol gösterici rol üstlenecek bu rapor, enflasyonist baskıların seyrini netleştirecek. Piyasa beklentileri, aylık bazda yüzde 0,4, yıllık bazda ise yüzde 3,1'lik bir artış öngörüyor. Ağustos ayında yıllık TÜFE yüzde 2,9 olarak gerçekleşmişti; eğer yeni veri beklentilere paralel ya da üzerinde gelirse, enflasyonun dirençli yapısı bir kez daha teyit edilecek. Bu senaryo, Fed'in faiz indirimlerini yavaşlatma ihtimalini güçlendirerek doları destekleyebilir. Sonuçta, güçlü bir dolar altını baskı altına alır ve ons fiyatlarında ek düşüşler tetikleyebilir. Analistler, verinin beklentileri aşması halinde kısa vadeli dalgalanmaların kaçınılmaz olduğunu vurguluyor, ancak uzun vadede 4.000 dolarlık destek seviyesinin kritik bir eşik oluşturduğunu belirtiyor.

Altında Fırtına Öncesi Sessizlik: Kritik Seviyenin Altına Düştü!
Altında Fırtına Öncesi Sessizlik: Kritik Seviyenin Altına Düştü!
İçeriği Görüntüle

Bu verinin ötesinde, altın fiyatlarını şekillendiren başka dinamikler de devrede. Küresel jeopolitik gündem, piyasalarda sürekli bir gerilim kaynağı. ABD ve Çin liderlerinin gelecek hafta yapması beklenen görüşmesi, ticaret gerilimlerini yumuşatabilir mi? Uzmanlara göre, olumlu bir sonuç "güvenli liman" talebini azaltarak altını aşağı yönlü etkileyebilir. Öte yandan, ABD'nin Ukrayna'daki ateşkes çabaları bağlamında Rusya'ya uyguladığı yeni yaptırımlar, risk algısını yüksek tutuyor. Bu yaptırımlar, enerji piyasalarından başlayarak emtia zincirini sarsıyor ve yatırımcıları altına yönlendiriyor. Örneğin, son dönemde Brent petrol fiyatlarındaki artışlar, enflasyon beklentilerini körükleyerek dolaylı yoldan altını destekledi. Ancak Trump yönetiminin Asya turu kapsamında ASEAN liderleriyle yapacağı temaslar, ticaret savaşlarının yatışması sinyali verirse, bu destek zayıflayabilir. Piyasalar, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt'in açıklamalarıyla da hareketlendi; Trump'ın Çin, Güney Kore ve Japonya ile temasları, risk iştahını artıran bir hava yaratıyor.

Yurt içi piyasalarda da altın yatırımcıları temkinli. Gram altının haftalık gerilemesi, döviz kurlarındaki dalgalanmalarla birleşince portföyleri zorluyor. Dolar/TL paritesindeki her hareket, ithal altın maliyetlerini doğrudan etkiliyor. Merkez Bankası'nın ekim ayı enflasyon verileri de yakından izleniyor; yüksek gelmesi beklenen rakamlar, yerel faiz beklentilerini şekillendiriyor. Uzmanlar, Fed'in önümüzdeki toplantılarda 25 baz puanlık indirim yapabileceğini öngörüyor, ancak hükümet kapanması nedeniyle geciken veriler belirsizliği artırıyor. Ons altının 4.086 dolara kadar inmesi, ABD-Çin görüşmelerinin olumlu sinyaller vermesiyle ilişkilendiriliyor. Trump'ın "adil bir ticaret anlaşması umudu" ifadesi, piyasalarda kar satışlarını hızlandırdı. Buna rağmen, stagflasyon endişeleri ve Fed bağımsızlığına dair kaygılar, altını uzun vadeli bir cazibe merkezi yapıyor.

Analistlerin destek uyarıları da dikkat çekici. Ons altında 4.000 dolar seviyesi, teknik grafikte güçlü bir taban olarak görülüyor. Bu seviyenin üzerinde kalıcılık sağlanırsa, yükseliş trendi yeniden canlanabilir. JP Morgan gibi kurumlar, 2026 dördüncü çeyreğinde ons fiyatının 5.055 dolara ulaşabileceğini tahmin ediyor; bu, yatırımcı ilgisi ve merkez bankası alımlarının devamına dayanıyor. Ancak kısa vadede, enflasyon verisinin yönü belirleyici. Eğer TÜFE beklentilerin altında kalırsa, Fed'in gevşeme döngüsü hızlanır ve altın ralliye dönebilir. Tersine, yüksek enflasyon sinyali doları güçlendirerek gram altını 5.500 TL'nin altına çekebilir. Çeyrek altın gibi fiziki varlıklar da bu dalgalanmadan etkileniyor; satış fiyatlarındaki değişimler, düğün sezonu gibi dönemlerde talebi şekillendiriyor.

Piyasa katılımcıları arasında tartışmalar da alevli. Bazı ekonomistler, verinin "beklentilerin üzerinde gelmesi" durumunda ons altının düşüş eğiliminin süreceğini savunuyor. Diğerleri ise jeopolitik risklerin güvenli liman talebini canlı tutacağını düşünüyor. Fed'in eylül toplantı tutanakları, enflasyonun 2.7 yüzde civarında seyrettiğini ve istihdam risklerinin arttığını gösteriyor; bu, faiz indirimlerini destekleyen bir tablo. Ancak stagflasyon senaryosu – yani büyüme yavaşlarken enflasyonun yükselmesi – altını rekorlara taşıyabilir. Yatırımcılar, portföylerini çeşitlendirme ve risk yönetimi stratejilerini gözden geçiriyor. Teknik analizde direnç noktaları da izleniyor; 4.100 doların aşılması, toparlanma sinyali verebilir.

Yurt dışı verilerle iç dinamikler iç içe geçiyor. Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi ve PMI raporları, enflasyon tablosunu tamamlayacak. ABD'de core PCE'nin yüzde 3.1'de sabit kalması beklenirken, bu rakam Fed'in şahin duruşunu pekiştirebilir. Altın, doların güçlendiği dönemlerde baskı alsa da, merkez bankalarının rezerv alımları – örneğin Hindistan ve Malezya gibi ülkelerden gelen talepler – fiyatları dengeliyor. Türkiye'de ise, altın talebi geleneksel olarak yüksek; fiziki satışlardaki 5.920 TL seviyesi, bireysel yatırımcıları harekete geçiriyor. Uzun vadeli tahminler ise iyimser: 2026 için ons altında 6.571-7.223 dolar aralığı öngörülüyor, enflasyon yavaşlaması durumunda bile.

Bu kritik saatin yaklaşmasıyla, piyasalarda hareketlilik artıyor. Saat 15.30'daki TÜFE raporu, sadece dolar endeksini değil, gram ve ons altınların rotasını da çizecek. Ekonomistler, verinin yönüne göre kısa vadeli dalgalanmalar öngörüyor; ancak 4.000 dolar desteğinin uzun vadeli trendi koruyacağını düşünüyor. Jeopolitik unsurlar ve Fed politikaları, altını 2025'in kralı yapmaya devam edebilir. Yatırımcılar, bu gelişmeleri bir fırsat penceresi olarak görüyor; portföy ayarlamaları için tam zamanı. Piyasalar nefesini tutmuş beklerken, siz de bu veriyi kaçırmayın – belki de bir sonraki ralli buradan doğacak.