İstanbul’un soğuk bir aralık sabahı, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin önünde yüzlerce beyaz önlük birleşti. Ellerinde sadece siyah balonlar ve “Çocuklar Ölmesin” yazılı dövizler vardı. Konuşma yoktu, slogan yoktu, sadece sessizlik ve balonların gökyüzüne bırakılması… Aynı saatlerde Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Eskişehir ve daha birçok ilde tıp fakültesi öğrencileri aynı eylemi tekrarladı. Bu görüntüler, son aylarda Türkiye’de yaşanan bebek ve çocuk ölümlerinin yarattığı derin acıyı kamuoyuyla paylaşma çabasının bir parçasıydı.
Eylemin ikinci dakikasında polis barikatı kuruldu. Öğrenciler dağılmıyor, sadece sessizce balon bırakmaya devam ediyordu. Müdahale gecikmedi. Coplar havada uçuştu, gençler yere yatırıldı, kelepçeler takıldı. İstanbul’da 11’i Cerrahpaşa, 2’si Marmara, 1’i İstanbul Tıp, 1’i Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğrencisi olmak üzere toplam 15 tıp öğrencisi gözaltına alındı. Ankara’da ise Hacettepe Tıp Fakültesi’nden bir öğrenci aynı kaderi paylaştı. Böylece tutuklama kararı çıkan öğrenci sayısı 16’ya ulaştı.
Öğrencilerin avukatları gece boyunca adliye koridorlarında mücadele verdi. Savcılık, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddialarıyla tutuklama talep etti. Sulh ceza hakimliği, 16 öğrenciyi de ayrı ayrı sorguladıktan sonra “örgüt propagandası” suçlamasını yeterli buldu ve tamamını tutuklayarak cezaevine gönderdi. Tutuklanan öğrencilerin tamamı 19-24 yaş arasında; aralarında bölüm birincileri, bilimsel kongrelerde ödül alanlar, hastanelerde gönüllü çalışanlar vardı.
Eylemin gerekçesi ise aylardır süren trajik olaylardı. Son bir yıl içinde İstanbul’da 12, Ankara’da 9, İzmir’de 7 bebek ve çocuk, hastanelerde ihmaller zinciri nedeniyle hayatını kaybetmişti. Yeni doğan yoğun bakım ünitelerindeki eksiklikler, doktor ve hemşire yetersizliği, cihaz eksikliği, ilaç teminindeki sorunlar bir bir raporlanmıştı. Türk Tabipleri Birliği’nin defalarca uyardığı “yeni doğan servislerinde kapasite aşımı” sorunu, Sağlık Bakanlığı tarafından görmezden gelinmişti. Öğrenciler, tam da bu ihmallere karşı “sessiz çığlık” eylemi düzenlemişti.
Tutuklanan öğrencilerden biri, adliye çıkışında avukatı aracılığıyla şu mesajı iletti: “Biz gelecekteki doktorlarız. Bugün ölen her bebek, yarın bizim hastamız olabilirdi. Sessiz kaldığımız her gün, bir çocuğun hayatını daha tehlikeye atıyoruz. Beyaz önlük giymek yetmez, insan kalmak zorundayız.” Bu sözler, sosyal medyada kısa sürede milyonlarca kişiye ulaştı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığı, olaydan saatler sonra resmi bir açıklama yaptı: “Öğrencilerimizin barışçıl ve sessiz eylemi, tıp eğitiminin vicdani sorumluluğunun bir göstergesidir. Tutuklama kararını anlamakta zorlanıyoruz.” Benzer açıklamalar Hacettepe, Ege, Uludağ ve Akdeniz üniversitelerinden de peş peşe geldi. Türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinin dekanları, ilk kez ortak bir tepki gösterdi.
Gece yarısı Silivri ve Sincan cezaevlerine dağıtılan 16 öğrenci, şu anda aynı koğuşlarda tutuluyor. Aileler adliye önünde beklerken, “Çocuğum doktor olacak diye mi tutuklanıyor?” sorusu sık sık yükseldi. Avukatlar, tutuklama kararına itiraz etti ve dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını açıkladı. Dosyada dikkat çeken bir detay ise şu: Eylemcilerin hiçbirinde örgüt bayrağı, flaması ya da suç unsuru eşya bulunmamış; sadece siyah balonlar ve “Çocuklar Ölmesin” yazılı kağıtlar var.
Türkiye’de tıp öğrencilerinin toplu tutuklanması ilk kez yaşanıyor. Bu olay, sağlıkta şiddet yasasının yetersizliği, hekim göçü ve yeni doğan ölümlerinin ardındaki sistemsel sorunları bir kez daha gündeme taşıdı. Beyaz önlüklü gençler, artık hem stetoskop hem kelepçe taşıyor. Onların tek suçu, henüz doktor olmadan insan kalmaya çalışmaktı.
Şu saat itibarıyla sosyal medyada #DoktorOlmakİstiyoruz etiketi Türkiye gündeminde birinci sırada. Binlerce hekim, öğretim üyesi ve vatandaş, 16 öğrencinin serbest bırakılması için imza kampanyası başlattı. Gelecek günlerde konu TBMM gündemine de taşınacak. Türkiye, çocuk ölümlerini protesto eden tıp öğrencilerinin cezaevinde olduğu bir döneme uyanıyor. Bu sessiz çığlık, artık tüm ülkede yankılanıyor. Gelişmeler yakından takip ediliyor.