Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesine bağlı Derekarabağ köyünde, 10 Aralık 2025 tarihinde yürekleri sızlatan bir olay yaşandı. Zihinsel engelli 41 yaşındaki Hıdır Aktaş, ailesiyle birlikte yaşadığı evde hareketsiz bir şekilde bulundu ve tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Bu trajik keşif, köyün sakinlerini ve bölge halkını derin bir üzüntüye boğarken, olayın şüpheli yönleri nedeniyle jandarma hemen harekete geçti. Hıdır'ın ölümü, sadece bir aile dramı değil, potansiyel bir cinayet soruşturması olarak gündeme oturdu ve ailenin üç ferdi gözaltına alındı. Bu olay, zihinsel engelli bireylerin korunmasındaki sistemik sorunları bir kez daha gözler önüne seriyor, toplumda engelli hakları ve aile içi şiddet tartışmalarını alevlendiriyor.
Olayın kronolojisi, tam bir aile içi kaosun izlerini taşıyor. Hıdır Aktaş, uzun yıllardır zihinsel engelli bir birey olarak ailesinin himayesinde yaşıyordu. Derekarabağ köyü gibi kırsal bir bölgede, bu tür bireylerin günlük hayatı zaten zorlu geçerken, ailesinin ona nasıl davrandığı sorusu şimdi mercek altında. 10 Aralık sabahı, Hıdır'ın babası 65 yaşındaki Kadir Aktaş, oğlunun odasına girdiğinde onu hareketsiz yatarken buldu. Paniğe kapılan Kadir, hemen yakın akrabalarını aradı ve onlardan gelen destekle 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber verdi. Ambulans ekipleri kısa sürede köye ulaştı, ancak Hıdır'ın nabzı yoktu ve olay yerinde ölümünü teyit ettiler. Ceset, Afyonkarahisar'ın Bolvadin Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Burada yapılacak otopsi, ölüm nedenini netleştirecek kritik adım olarak görülüyor – darp izleri mi, zehirlenme mi, yoksa başka bir ihmal mi? Bu soru, soruşturmanın anahtarı haline geldi.
Jandarma, olayı duyduğu andan itibaren hızlı ve kapsamlı bir inceleme başlattı. Derekarabağ köyü ve çevresindeki güvenlik kameralarını taramaya aldılar, çünkü Hıdır'ın evden çıkıp çıkmadığı veya dışarıdan bir müdahale olup olmadığı belirsizdi. Köyün dar sokakları ve sınırlı kamera ağı, soruşturmayı zorlaştırsa da, ekipler her detayı didik didik ediyor. Bu sırada, şüpheler aile içinde yoğunlaştı. Hıdır'ın kardeşi 45 yaşındaki Bekir Aktaş ve eşi 44 yaşındaki Hatice Aktaş, jandarma tarafından ifadeye çağrıldı. Üç aile üyesinin –baba Kadir, oğul Bekir ve gelin Hatice– gözaltına alınması, olayın aile içi bir anlaşmazlık veya şiddet döngüsünden kaynaklandığı şüphesini güçlendirdi. Gözaltına alınanlar, önce jandarma karakolunda sorgulandı, ardından savcılığa sevk edildi. Yetkililer, "Soruşturma titizlikle sürüyor, kamuoyuna detaylı bilgi verilecek" şeklinde kısa bir açıklama yaptı, ancak aileden gelen herhangi bir yorum henüz kamuoyuna yansımadı.
Bu olay, Afyonkarahisar gibi Anadolu'nun iç kesimlerinde yaşayan zihinsel engelli bireylerin maruz kaldığı riskleri bir kez daha hatırlatıyor. Hıdır Aktaş, 41 yıllık ömrünü ailesine bağımlı olarak geçirmişti; köy hayatının zorlukları, tıbbi desteğin sınırlılığı ve sosyal izolasyon, onun gibi binlerce engellinin kaderini şekillendiriyor. Türkiye'de zihinsel engelli bireylerin korunmasına yönelik yasal çerçeve var olsa da –örneğin, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun– uygulama eksiklikleri sıkça eleştiriliyor. Uzmanlara göre, aile içi şiddet vakalarında engelliler en savunmasız grup; istismar, ihmal veya kasıtlı zarar görme oranları ulusal istatistiklerde alarm verici seviyede. Bu vaka, belki de yıllardır biriken bir gerilimin patlaması olabilir. Komşuların fısıltıları arasında, Hıdır'ın evde sık sık yalnız bırakıldığı veya ailesiyle tartıştığı iddiaları dolaşıyor, ancak bunlar henüz doğrulanmadı. Jandarma, aile üyelerinin geçmişini de araştırıyor: Bekir Aktaş'ın daha önce herhangi bir suç kaydı olup olmadığı, Hatice Aktaş'ın evdeki rolü ve Kadir Aktaş'ın oğluna bakım yükümlülüğü gibi unsurlar, soruşturmanın derinliğinde yatıyor.
Otopsi raporu, olayın seyrini değiştirebilecek bir dönüm noktası. Bolvadin Devlet Hastanesi'nde beklenen bu rapor, ölümün doğal nedenlerden mi yoksa dış etkenlerden mi kaynaklandığını belirleyecek. Eğer darp veya zehirlenme izleri çıkarsa, bu gözaltılar tutukluluğa dönüşebilir ve cinayet davası açılabilir. Aksi takdirde, ihmalkarlık suçlamaları gündeme gelebilir. Afyonkarahisar Valiliği ve Jandarma Komutanlığı, süreci yakından takip ediyor; yerel medya ise halkın tepkilerini yansıtıyor. Köy sakinleri, "Hıdır masumdu, ailesi ne yaptı?" diye sorarken, engelli dernekleri sessiz kalmadı. Türkiye Zihinsel Engelliler Vakfı gibi kuruluşlar, benzer vakaların önlenmesi için acil aile eğitimi programları talep ediyor. Bu trajedi, sadece bir ölüm değil; engelli bireylerin haklarının ne kadar kırılgan olduğunu gösteren bir ayna.
Soruşturmanın ilerleyişi, Türkiye genelinde benzer vakaları aydınlatma potansiyeline sahip. Geçmişte, benzer aile içi şiddet olaylarında –örneğin, 2023'te Konya'da yaşanan bir engelli cinayeti– otopsi raporları adaletin kilidini açmıştı. Burada da, kamera görüntüleri kritik rol oynayabilir: Eğer Hıdır evden ayrılmışsa, son saatleri neydi? Aile üyeleri arasında gerilim var mıydı? Bekir ve Hatice Aktaş'ın ifadeleri, muhtemelen çelişkili detaylar ortaya dökecek. Kadir Aktaş'ın yaşlılığı, onu suçlamada zorlaştırabilir, ama baba olarak sorumluluğu sorgulanacak. Bu arada, Derekarabağ köyü adeta bir sessizliğe gömüldü; komşular kapılarını çalan gazetecilere, "Biz bir şey bilmiyoruz, Allah rahmet eylesin" diyor. Ancak, bu sessizliğin altında yatan korku veya utanç, soruşturmayı daha da karmaşık hale getirebilir.
Olayın yankıları, sosyal medyada ve ulusal basında hızla yayıldı. #HıdırAktaş etiketi altında paylaşımlar, engelli hakları savunucularını birleştirdi. "Zihinsel engelliler korunmasız, devlet nerede?" gibi yorumlar, hükümetin sosyal hizmet politikalarını eleştiriyor. Afyonkarahisar Milletvekilleri, konuyu TBMM'ye taşıma sinyali verdi; soru önergeleriyle, bölgedeki engelli bakım merkezlerinin yetersizliğini gündeme getirecekler. Bu vaka, sadece bir ailenin dramı olmaktan çıkıp, ulusal bir farkındalık kampanyasına dönüşebilir. Hıdır'ın ölümü, belki de değişimin fitilini ateşleyecek: Daha fazla denetim, ailelere zorunlu eğitim ve engelliler için acil hatlar gibi talepler yükseliyor.
Sonuç olarak, Hıdır Aktaş'ın hikayesi, adaletin terazisinde ağır bir yük. Gözaltındaki aile üyelerinin kaderi, otopsiye bağlıyken, toplumun vicdanı bu tür vakalara karşı daha duyarlı olmaya zorlanıyor. Afyonkarahisar jandarması, her detayı aydınlatmak için gece gündüz çalışıyor; umut, gerçeğin kısa sürede ortaya çıkması. Bu trajedi, bize şunu hatırlatıyor: Engelli bireyler, sadece istatistik değil, birer insan hikayesi. Onların korunması, hepimizin sorumluluğu. Gelecek günlerde, soruşturmadan gelecek haberler, bu yarayı sarmak için ilk adım olacak.