Bir zamanlar Türkiye sanayisinin parlayan yıldızı, dünya devleriyle yarışan bir marka... Uzel Traktör, sadece bir fabrika değil, aynı zamanda binlerce ailenin umudu, ülkenin tarım sektöründeki gücünün sembolüydü. Ancak bu görkemli yükselişin ardından gelen çöküş, ardında yıkık binalar, yağmalanmış bir fabrika ve haklarını alamayan yüzlerce işçi bıraktı. Bu hikaye, sadece bir şirketin batışı değil, aynı zamanda bir dönemin ve yanlış kararların acı bir yansıması.
Uzel Traktör'ün kurucusu Sadık Yılmaz'ın ekonomik kalkınma vizyonuyla temelleri atılan bu devasa kuruluş, 1962 yılında üretim hattından ilk traktörünü indirdiğinde, kimse gelecekte yaşanacak bu hazin sonu tahmin edemezdi. Kadir Kuru'nun
anlatımıyla, Uzel Traktör'ün hikayesi, başarılarla dolu bir geçmişten nasıl bir trajediye dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Bir dönem Avrupa'nın en köklü traktör üreticilerinden Holder Uzel Corporation bünyesine katılarak gücüne güç katan Uzel, 85 ülkeye ihracat yaparak dünya pazarında önemli bir yer edinmişti. İstanbul'daki 110 bin metrekarelik devasa fabrikasında yılda 25 bin traktör üretme kapasitesine sahipti. Ancak bu başarı hikayesi, ne yazık ki uzun sürmedi.
Kadir Kuru, videoda Uzel Traktör'ün iflasına giden sürecin temelinde yatan nedenleri detaylı bir şekilde açıklıyor. Şirketin kurucusu Sadık Yılmaz'ın vefatının ardından, aile içinde başlayan anlaşmazlıklar ve miras kavgaları, bu büyük sanayi devinin çöküşünün fitilini ateşledi. Özellikle Cemal Atay'ın vefatı sonrası, Ahmet Uzel'in 100 milyon dolar borç bularak hisseleri tek elde toplaması, ancak onun da 1998'deki vefatıyla birlikte sorunların daha da derinleştiği belirtiliyor. Aile içi çekişmeler, yanlış yönetim kararları ve stratejik hatalar, bir zamanlar ülkenin gururu olan bu markayı adım adım iflasa sürükledi. Kadir Kuru, bu sürecin sadece finansal bir çöküş olmadığını, aynı zamanda binlerce insanın hayatını etkileyen sosyal bir dram olduğunu vurguluyor.
2008 yılında başlayan dava süreçleri ve 5 Temmuz 2012'de mahkeme tarafından verilen iflas kararı, Uzel Traktör'ün sonunu resmen ilan etti. Ancak bu karar, mağduriyetlerin sonu değil, aksine başlangıcı oldu. Fabrika, iflasın ardından kaderine terk edildi ve hırsızların hedefi haline geldi. Yıllarca emek veren, alın teri döken işçiler, haklarını alamamanın yanı sıra, bir de yağmalanan fabrikalarını koruma mücadelesi vermek zorunda kaldı. Kadir Kuru'nun aktardığına göre, güvenliklerin bile çekip gitmesiyle, fabrikanın korunması görevi eski çalışanlara kaldı. Bu durum, Uzel Traktör'ün sadece bir ekonomik çöküş değil, aynı zamanda bir vicdan meselesi olduğunu da gösteriyor. İşçilerin 13 yıldır haklarını alamadığı ve yeni modeller/prototipler hazır olmasına rağmen fabrikanın kapalı kaldığı bilgisi, bu dramın boyutlarını gözler önüne seriyor.
Uzel Traktör'ün iflası, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de yankı uyandırdı. Bir zamanlar dünyanın en büyük 10 traktör fabrikası arasına girmeyi başarmış bir Türk devinin, aile içi anlaşmazlıklar ve yanlış yönetim kararları yüzünden tarihe karışması, sanayi tarihinde ders niteliğinde bir örnek teşkil ediyor. Kadir Kuru, bu hikayenin, Türkiye sanayisi için önemli dersler içerdiğini ve benzer hataların tekrarlanmaması adına ibret alınması gerektiğini belirtiyor. Fabrikanın devasa arazisinin akıbeti ve işçilerin yıllarca süren hak arayışları, bu hazin hikayenin eksik kalan parçalarını oluşturuyor. Uzel Traktör'ün çöküşü, sadece bir markanın değil, aynı zamanda bir dönemin ve birçok insanın hayallerinin nasıl yok olduğunu acı bir şekilde gösteriyor. Bu olay, Türkiye'nin sanayi geçmişinde kara bir leke olarak yerini alırken, ardında bıraktığı mağduriyetler ve dersler, gelecek nesiller için önemli bir uyarı niteliği taşıyor.