Bazen siyasi bir karar, sadece mahkeme salonlarının duvarları arasında kalmaz; etkisiyle tüm bir ülkenin nabzını değiştirir, ekonomiden toplumsal ruh haline kadar her şeyi derinden etkiler. İşte tam da böyle bir durum yaşandı Türkiye'de. Günlerdir merakla beklenen, hem siyasi partiler hem de piyasalar için büyük bir dönüm noktası olarak görülen o davanın ertelenmesi, ilk başta bir rahatlama fırtınası estirdi. Adeta ülkenin üzerindeki kara bulutlar dağılmış, geleceğe dair umutlar yeşermişti. Ancak bu erken sevinç, kısa sürede yerini derin bir tedirginliğe ve "Acaba her şey gerçekten bitti mi?" sorusuna bıraktı. Çünkü sahne arkasından gelen sesler, resmin hiç de göründüğü kadar parlak olmadığını fısıldıyordu.

Asgari Ücrette Dev Öneri: 50 Bin Lira mı Gelecek?
Asgari Ücrette Dev Öneri: 50 Bin Lira mı Gelecek?
İçeriği Görüntüle

15 Eylül'de sonuçlanması beklenen ve siyasi tansiyonu tavan yaptıran Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) davasının ertelenmesi kararı, Türkiye piyasalarında adeta bir doping etkisi yarattı. Kararın açıklanmasının ardından geçen yarım iş gününde, Türkiye'nin risk primi Mart ayı başındaki seviyelere kadar gerilerken, hisse senedi piyasalarında gözle görülür bir canlanma yaşandı ve yüzde 6'lık bir artış kaydedildi. Tahvil faizleri 2 puana yakın düştü, ekonomiye olumlu bir hava hakim oldu. O gün yaşanan bu coşkulu atmosferde, piyasaya yaklaşık 2.5 milyar dolarlık yabancı döviz girişi olduğu tahmin ediliyordu. Zira Eylül ayının başından, yani CHP İl Başkanlığı için kayyum atanmasından sonra piyasalarda ciddi bir satış eğilimi başlamış, 15 Eylül'e kadar bu ayki rezerv erimesi 10 milyar doları bulmuştu. Erteleme kararı ile bu erimenin 2.5 milyar dolarlık kısmı geri dönmüş, hatta ertesi gün de girişler yavaş da olsa devam etmişti. Hukukçular, bu erteleme kararını "artık bu dava bitti sayılır" şeklinde yorumlayarak piyasalardaki iyimserliği körüklemişti.

Ancak bu rüya kısa sürdü. Erteleme kararının ilk anlarındaki coşkulu tepki, yapılan yeni açıklamalar ve yorumlarla sönümlenmeye başladı. Katar dönüşü uçakta gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri, "15 Eylül davası korkusunun bitmediğini, bu arada CHP üzerindeki siyasi baskının, özellikle belediye transferleri başta olmak üzere, devam edeceğini" net bir şekilde ortaya koydu. Erdoğan, "yargının vereceği karar" diyerek başladığı açıklamasında, "Mutlak butlan mı çıkar, başka türlü bir karar mı çıkar, yargının vereceği karardan sonra görürüz" ifadelerini kullandı. Bu "mutlak butlan" ihtimalinin özellikle dile getirilmesi, kamuoyunda ve hukuk çevrelerinde geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Zira "mutlak butlan" kararı, CHP yönetiminin yıllardır aldığı kararların yok sayılmasına ve ülke genelinde büyük bir kaos ortamı yaratılmasına neden olabilecek ciddi bir hukuki sonuçtu. Görüşülen bir hukukçu, böyle bir kararın yaratacağı karmaşadan duyduğu endişeyi dile getirdi.

Piyasa uzmanları ve bankacılar, Erdoğan'ın bu açıklamaları sonrası ilk günkü iyimserliğin artık tartışılır hale geldiğini belirtiyor. Hatta önümüzdeki süreçte "işlerin tersine dönme tehlikesini" yeniden konuşmaya başladıklarını ifade ediyorlar. Kurlardaki hareketlilik de bu tedirginliği yansıtıyordu; Dolar kuru küçük oranlı düşüşler yaşarken, Euro-dolar paritesine bağlı olarak Euro kuru yüzde 0.5 oranında arttı. Piyasa uzmanları, bu harekete bakarak Merkez Bankası'nın kurun düşmemesi için yeniden döviz alımlarına başladığı, ancak fazla almaktan kaçındığı izlenimini edindiklerini belirttiler.

Bazı çevrelerde "ekonomideki bozulma nedeniyle Erdoğan'ın zorunlu olarak yumuşayacağı" yönünde yorumlar yapılsa da, gözlemlenen durum farklıydı. Cumhurbaşkanı'nın önceliğinin ekonomi ya da büyüyen yoksulluk olmadığı, kararlarını tamamen "mutlak iktidar" planına göre aldığı yönündeki değerlendirmeler ağırlık kazanıyordu. Yani Erdoğan, yargı kararlarıyla yükselttiği siyasi tansiyonu düşürme eğiliminde görünmüyordu. Davanın ertelenmesine rağmen CHP'nin temkinli tutumu da, ilk günkü iyimserliğe katılmadığını ve sürecin bitmediğini düşündüğünü gösteriyordu. Türkiye, bu gelişmelerle birlikte, ekonomik dalgalanmaların ve siyasi gerilimlerin iç içe geçtiği yeni bir dönemece girmiş durumda. Piyasalar, bu belirsizlik ortamında Erdoğan'ın her açıklamasını dikkatle takip etmeye devam edecek.