Beyaz Saray'ın koridorlarında, Oval Ofis'in ağır perdelerinin ardında, bir sessizlik hâkim – sanki dünya nefesini tutmuş, bir sonraki kelimenin ağırlığını tartıyor. Moskova'dan gelen rüzgarlar soğuk, Kiev'in sokakları tedirgin, Avrupa'nın haritaları yeniden çizilirken, iki devin gölgesi uzanıyor. Bu, sıradan bir diplomatik fısıltı değil; yılların birikmiş geriliminin, stratejik silahların ve unutulmuş anlaşmaların patlama eşiği. Herkes bir işaret bekliyor – bir emir, bir uyarı, bir geri adım... Ve o işaret nihayet parladı; ama altında yatan gerçek, bir hesaplaşmanın habercisi, bir savaşın ön sesi.
Asıl gerilim, ABD Başkanı Donald Trump'ın Pazartesi günkü Oval Ofis'teki o kısa açıklamasıyla patlıyor. Gazetecilerin Tomahawk füzelerinin Ukrayna'ya satışına dair sorusu üzerine, Trump kararlı bir tonda yanıt verdi: "Bir karar verdim diyebilirim." Bu sözler, sadece bir duyuru değil; Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenski'nin özel talebi üzerine, NATO üzerinden bu uzun menzilli füzelerin Kiev'e ulaştırılmasının kapısını aralayan bir anahtar. Tomahawk'lar – denizden fırlatılan, 2.500 kilometre menzilli, hassas güdümlü bu canavarlar – Ukrayna'nın eline geçtiğinde, Rusya içlerindeki rafinerileri, silah depolarını, hatta stratejik üsleri kolaylıkla vurma gücüne dönüşecek. Trump, temkinli bir not düşerek ekledi: "Nereye göndereceklerini sormam gerekecek. Birkaç soru soracağım. Savaşın büyümesini istemem." Bu, bir yeşil ışık mı, yoksa kontrollü bir uyarı mı? Beyaz Saray'ın bu hamlesi, savaşın seyrini değiştirebilecek bir domino taşı gibi duruyor – ama Moskova, bu taşı devirmeye hazır.
Ve işte o an, Kremlin'in soğuk duvarlarından yükselen bir gök gürültüsü gibi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin devreye girdi. Trump'ın açıklamasına anında tepki gösteren Putin, ABD'nin uzun menzilli füzelerinin Ukrayna'ya ulaşması halinde "ABD ile olan tüm iyi ilişkiler yok olur" diye haykırdı. Bu sözler, bir diplomatik rest değil; yılların birikmiş soğuk savaş gölgesinde, iki nükleer gücün eşiğe bir adım daha yaklaşmasının habercisi. Putin, sesinde bir öfke kabarıyor şekilde devam etti: Tomahawk'ların Kiev'e verilmesinin "savaşın yeni ve tahmin edilemez bir şekilde büyümesi" anlamına geleceğini vurguladı. "Bu silahlar, ABD’nin doğrudan katılımı olmadan kullanılamaz" diyerek, füzelerin Kiev'in elinde bile Washington'un izini taşıyacağını ima etti – ve bu, iki ülkeyi doğrudan karşı karşıya getirecek bir kırmızı çizgi. Putin'in uyarısı net: "Füzeleri verirsen bozuşuruz." Trump ise bu yoruma sessiz kaldı; ama Oval Ofis'teki o "karar verdim" ifadesi, zaten bir cevap gibi yankılanıyor – ilişkilerin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir dönemde, bu sessizlik bile bir meydan okuma.
Bu füze pazarlığı, Kiev'in sessiz çığlığını da içine çekiyor; Ukrayna yetkilileri, Trump'ın kararından habersiz olduklarını itiraf etti. Zelenski'nin özel talebi, haftalardır masalarda dönüyor – ama Beyaz Saray'daki yetkililer, son haftalarda füzelerin "kontrolsüz biçimde kullanılmasından" endişe duyuyor. Bir Ukrayna hükümetine yakın kaynak, fısıltıyla dile getirdi: "Trump yönetimi, bu silahların savaşın dengesini bozmasından çekiniyor." Düşünün: Tomahawk'lar, sadece bir savunma aracı değil; Rusya'nın derinliklerine uzanan bir ok – rafinerileri vurursa enerji hatları çöker, depoları hedef alırsa lojistik felç olur. Zelenski, bu füzeleri "hayati" diye nitelendirirken, Kiev sokaklarında umut yeşeriyor; ama Moskova, bunu bir "doğrudan müdahale" olarak görüyor – INF Anlaşması'nın 2019'daki çöküşünden beri, orta menzilli füzelerin gölgesi Avrupa'yı sarıyor, bu hamle o gölgeyi kıtaya yayıyor.
Potansiyel sonuçlar, bir satranç tahtasının son hamleleri gibi ürpertici: Eğer füzeler ulaşırsa, savaşın "yeni bir aşamaya" evrilmesi kaçınılmaz – Putin'in "tahmin edilemez büyüme" uyarısı, nükleer bir eşiği ima ediyor, çünkü Tomahawk'lar NATO'nun elinde bile Rusya'nın kırmızı çizgisi. ABD-Rusya ilişkileri, zaten Ukrayna kriziyle dibe vurmuşken, bu satış "tüm iyi ilişkileri yok eder" – ekonomik yaptırımlar katlanır, diplomatik kanallar tıkanır, belki Karadeniz'de yeni bir donanma gerilimi doğar. Trump'ın "savaşın büyümesini istemem" temkini, bir denge oyunu gibi; ama Putin, bunu bir blöf olarak görüyor – iki liderin telefon hattı sessizken, Brüksel'de NATO acil toplantıları fısıldanıyor, Pekin ve Tahran Moskova'ya yaslanıyor. Bu, sadece bir füze meselesi değil; küresel güç dengesinin yeniden yazılması – Çin'in Tayvan gölgesinde, Orta Doğu'nun ateşinde, bu hamle dalga dalga yayılacak.
Geçmişe bir göz atalım: Tomahawk'lar, Körfez Savaşı'ndan beri ABD'nin imzası – 1991'de Saddam'ın üslerini vuran bu füzeler, 2017'de Suriye'ye yağdırılmıştı. INF Anlaşması'nın Trump döneminde feshedilmesi (2019), Rusya'nın nükleer modernizasyonunu tetiklemişti; şimdi, Ukrayna'ya uzatılan bu el, o anlaşmanın küllerinden doğan bir intikam gibi. Zelenski'nin talebi, 2024 yazındaki başarısız taarruzdan beri masada – Kiev, ATACMS'lerden sonra Tomahawk'ları "derin vuruş" için istiyor, ama Biden'ın temkinliliği Trump'la değişti. Putin'in "bozuşuruz" resti, 2022'deki "özel operasyon" fermanından beri ilk kez bu kadar keskin – ilişkiler, Soğuk Savaş'ın nükleer dengesine geri dönüyor, Avrupa gaz hatları titriyor, Wall Street'te enerji hisseleri dalgalanıyor.
Gelecek? Eğer Trump'ın kararı yeşillenirse, füzeler NATO depolarından Kiev'e akar – savaşın 3. yılında, Rusya'nın iç hatları kanar, ama Moskova misilleme için nükleer tatbikatlara hız verir. Putin'in "karşı karşıya geliriz" uyarısı, bir kıvılcım; Trump'ın sessizliği, o kıvılcımı söndürmezse, BM Güvenlik Konseyi'nde veto savaşları patlar, Avrupa'da acil savunma zirveleri toplanır. Zelenski zafer ilan ederken, Kiev'in sokakları umutla dolar; ama Moskova, "doğrudan katılım" diye rest çeker – bu, bir füze satışı değil, küresel bir satranç oyununun kralını riske atışı. Diplomatlar, telefon hatlarını sıcak tutuyor; ama bir hata, her şeyi değiştirir – barış masası mı, yoksa yeni bir cephe mi?
Bu hamle, kalplerde bir ürperti bırakıyor; Trump'ın "karar verdim"i, Putin'in "bozuşuruz"u arasında, dünya bir ipe çekilmiş gibi. Füze gölgeleri uzanırken, ilişkiler pamuk ipliğinde – öfke birikiyor, restler çoğalıyor; yarın, bugünün fısıltılarıyla şekillenecek, uzlaşma mı yoksa çarpışma mı? Dinleyin o sessizliği, çünkü savaşlar, kelimelerle başlar – ve bıçaklar, füzelerle keskinleşir.
            
            
                            
                            
                            



