Ekonomi-Piyasalar

Tarihi Yoksullukta Çifte Standart: Vekil Maaşı Asgari Ücretin Tam 15 Katı!

Türkiye'nin maaş uçurumu rekor seviyeye ulaştı! SGK uzmanı Özgür Erdursun, Meclis'teki kritik maaş gerçeğini ve milyonlarca çalışanın 2026 beklentilerini Sözcü TV’de sarsıcı detaylarla açıkladı. Gündemi değiştirecek o çarpıcı rakamları ve hükümetin gizli planını öğrenmek için acele edin!

Türkiye, yüksek siyasi tansiyon ve küresel belirsizliklerin gölgesinde, refahı adil bir şekilde paylaşma mücadelesi verirken, maalesef görünen tablo her geçen gün daha da kararıyor. Ücretli kesim ve emekliler derin bir krizin pençesinde kıvranırken, gözler Hükümetin atacağı adımlara ve zam oranlarına çevrilmiş durumda. Ancak SGK uzmanı ve mali müşavir Özgür Erdursun’un Sözcü Televizyonu canlı yayınında yaptığı açıklamalar, Türkiye'de gelir dağılımındaki uçurumun boyutunu gözler önüne seriyor ve milyonlarca vatandaşı şaşkınlığa uğratacak çifte standartları ortaya çıkarıyor. Sunucu Özlem Hanım’ın da dikkat çektiği üzere, JP Morgan gibi uluslararası devler dahi asgari ücrete sadece yüzde 20 zam öngörürken, sabit maaşla geçinmeye çalışan kesim resmen perişan bir vaziyette. Bu eşitsizlik ortamında, kamuoyunun merakla beklediği 2026 yılı maaşlarına dair ilk rakamlar ve hükümetin maliye politikalarındaki kritik hedefler de uzman isim tarafından detaylandırıldı.

SGK uzmanı Özgür Erdursun, konuşmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyelerinin vekillerin maaşları ile asgari ücret arasındaki akıl almaz farkı gösteren çarpıcı bir paylaşımını hatırlatarak başladı. Avrupa’daki vekil maaşlarının asgari ücretin genellikle 3 ila 5 katı arasında değiştiğini belirten Özgür Bey, Almanya ve Fransa’da bu oranın 4 kat, Hollanda, Belçika ve Yunanistan’da 3 kat, Bulgaristan’da ise 5 kat olduğunu aktardı. Ancak Türkiye’ye gelindiğinde tablo tamamen değişiyor: Türkiye’de bir milletvekilinin aylığı, asgari ücretin tam 10,5 katına tekabül ediyor. Bu fahiş farkın temel nedeni ise Türkiye'deki asgari ücretin artık bir taban ücret olmaktan çıkıp, ülkedeki ortalama ücret haline gelmesi. Özgür Erdursun, Avrupa’da çalışanların yalnızca %3 ila %5’inin asgari ücretle çalıştığını, oysa Türkiye’de çalışanların neredeyse %50’sinin asgari ücret ya da asgari ücrete çok yakın rakamlarla (örneğin 23.000 TL veya 24.000 TL ile) çalıştığını dile getirdi. Eğer Türkiye'de ortalama ücreti 30.000 TL olarak varsayarsak bile, Avrupa’daki vekiller ortalama ücretin 2 ila 2,5 katını alırken, Türkiye’deki vekiller ortalama ücretin 7,5 katı civarında bir aylık alıyorlar.

Milletvekili maaşlarındaki bu inanılmaz artış, asgari ücretli ve emekli için yapılan zam kararlarıyla kıyaslandığında, gelir dağılımındaki çifte standardı açıkça ortaya koyuyor. Özgür Erdursun, Temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmazken, milletvekili aylıklarının %15.57 oranında arttığını vurguladı. Bu durum, sadece asgari ücretliyi değil, Temmuz ayında zamsız kalan diğer tüm ücretlileri de olumsuz etkiledi. Şu anda Türkiye’de net asgari ücret 22.104 TL iken (1.1.2025’ten itibaren geçerli), bir milletvekilinin aldığı aylık ücret 229.000 TL'ye ulaşıyor.

Uzman isim Özgür Erdursun, vekillerin aldığı aylıkların bununla da sınırlı kalmadığının altını çizdi. Milletvekillerinin büyük çoğunluğunun aynı zamanda emekli olduğunu ve hem emekli milletvekili aylığını hem de normal vekillik aylığını birlikte aldığını belirtti. Bu iki aylık toplandığında, bir milletvekilinin eline geçen toplam aylık ücretin 378.676 TL’yi (yaklaşık 378.000 TL) bulduğu kaydedildi. Bu muazzam rakam, asgari ücretin tam 15 katına denk geliyor. Bu maaşları alan siyasetçilerin ise ücretleri artırdıklarında "enflasyona sebep oluruz" endişesiyle, emekli aylıklarına refah payı, intibak veya seyyanen artış yapılmaması gerektiğini savunduklarını dile getiren Özgür Erdursun, bu tutarsızlığı eleştirdi.

Dahası, Özgür Erdursun, bu yüksek aylıklara rağmen görüştüğü vekillerin çoğunun geçinememekten şikâyet ettiğini aktardı, ancak bu şikayetlerin arkasında başka bir gerçek yattığını da belirtti. Meclis’teki vekillerin yüzde 80’inin, belki de yüzde 90’ının kendi özel işleri, şirketleri veya aile bireyleri üzerine kurulu, nüfuz kullanarak iyi iş yapan ticari gelirleri olduğunu açıkladı. Bu da vekillerin yalnızca yüksek maaşlarla değil, ek gelirlerle de geçindiğini gösteriyor. Özgür Bey, bu durumun gelir dağılımında tam bir çifte standart olduğunu ve hükümetin politikalarını eleştiren muhalefetin bile vekil aylıklarını veya sosyal haklarını hiç gündeme getirmemesinin düşündürücü olduğunu söyledi. Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendi aylıkları ve sosyal hakları belirlenirken tek bir noktada çok iyi anlaştığını ve bu konuda hiçbir sorun yaşamadıklarını ifade etti.

Peki, vatandaşın merakla beklediği nefes aldıracak bir düzenleme ya da zam var mı? Özgür Erdursun’a göre, Hükümetin şu anda kısa vadede tek bir amacı var: Daha fazla vergi toplamak ve para toplamak. Bunun dışında vatandaşa ekstra bir şey verme gibi bir düşünce maalesef bulunmuyor.

Kamuoyunun en çok tartıştığı konuların başında gelen EYT sonrasında kademeli emeklilik taleplerine de değinildi. Özgür Erdursun, 3 Mart 2023'te çıkan EYT yasası gibi bir yasanın Türkiye’de bir daha çıkmasının imkansız olduğunu kesin bir dille belirtti. Kademeli emeklilik bekleyenlerin taleplerinin ise EYT'liler gibi yaşsız emeklilik olmadığını, 8 Eylül 1999 sonrasında sigortalı olanlar için yaş şartının (kadınlarda 58, erkeklerde 60) bir miktar geriye çekilmesi yönünde olduğunu dile getirdi. Ancak uzman isim, hükümetin bu konuda hiçbir çalışmasının olmadığını, hatta hükümet yetkililerinin kademeli emeklilik tartışmalarının önünü kesmek amacıyla "Türkiye'de emeklilik yaşı düşük" şeklinde yanlış bir bilgi yaydığını kaydetti. Oysa, 1 Mayıs 2008 sonrası sigortalı olanlar zaten 65 yaşında emekli oluyor ve Türkiye'de emeklilik yaşı ortalama olarak 63-65 yaş olan Avrupa ortalamasına yakın seyrediyor.

Bununla birlikte, Türkiye siyasi tarihine bakıldığında sosyal güvenlik konularının her zaman seçim dönemlerinde ön plana çıktığını belirten Özgür Erdursun, 1986'daki Özal düzenlemesi, 1992'deki Demirel kararı, 1999'daki koalisyonun kademesi, 2008 ve 2023’teki değişiklikleri hatırlatarak, 2027-2028 seçim döneminde en çok konuşulacak konulardan birinin kademeli emeklilik olacağı tahmininde bulundu.

Ancak hükümetin asıl odağı başka bir noktada: 2026 yılının ikinci döneminde Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi'ni (TES) devreye sokmaya çalışacaklar. Bu sistem ile 10 yılda yaklaşık 228 milyar ila 230 milyar dolar civarında bir fon oluşturulması hedefleniyor. Özgür Erdursun, Türkiye'nin şu anda paraya çok ihtiyacı olduğunu ve Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in yurt dışında para bulma arayışında olduğunu ifade etti. Eğer yurt dışından beklenen kaynak bulunamazsa, içeride kimden ne şekilde ne alınabileceğinin sürekli planlandığını, 2026 yılında vergi konusunda baskının daha da artacağını ve bu baskının piyasaları tedirgin ettiğini aktardı. Yeni iş yerleri açılmadığı, iş yerlerinin daraldığı ve kapandığı bu ortamda, hükümetin tek derdinin para toplamak olduğunu vurguladı.

Tüm bu ekonomik baskı ortamında yoksulluğun geldiği boyutlar ise dehşet verici. Uzman isim Özgür Erdursun, şu anda yoksulluk sınırının 90.000 TL’yi geçtiği ve Türkiye'de görülmemiş bir yoksulluk yaşandığını dile getirdi. Mevcut durumdaki komik rakamlara dikkat çekerek, en düşük emekli aylığının 16.881 TL olduğunu ve yılbaşında muhtemelen 19.000 TL olacağını söyledi. Ortalama emekli aylığı ise 19.750 TL civarında. Orta sınıfın bile kalmadığını, bir öğretmenin 55.000 TL, bir banka müdürünün 60.000 TL aldığını, ortalama ücretlerin ise 30.000 TL civarında kaldığını belirterek, ücretlilerin durumunun ne kadar vahim olduğunu gösterdi.

Özellikle emekli maaşlarındaki adaletsizlik TÜİK verileri üzerinden daha da netleşiyor. Özgür Erdursun, 2021 yılında en düşük emekli aylığının 1.000 TL’ye tamamlandığını hatırlattı. O dönemde 5.000 TL alan (en düşük aylığın 5 katı) bir kişinin TÜİK’e göre bugün 34.781 TL alması gerekirken, bağımsız araştırma grubu olan ENAG’ın enflasyon oranlarına göre hesaplandığında, aynı kişinin bugün 116.694 TL alması gerektiğini ortaya koydu. Bu durum, TÜİK'in açıkladığı düşük enflasyon oranlarının asgari ücretli, emekli ve memur ücretlerini ne kadar derinden etkilediğini gösteriyor ve telafi edilecek nitelikte ilave önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyor.

Ancak bu zorlu süreçte Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in tavrı da eleştirilerin odağında. Özgür Erdursun, insanların "zor durumdayız, geçinemiyoruz" dedikçe, Bakan Şimşek’in sürekli grafik paylaştığını ve tweet attığını belirtti. Adeta vatandaşa, "Cebinizdeki paraya bakmayın, grafiklere bakın. Grafiklere göre gayet iyi durumdasınız" demeye getiren bir tutum sergilendiğini ve durumun görmezden gelindiğini ifade etti. Sadece çalışanların değil, esnafın ve işverenlerin de yüksek faizler nedeniyle zor durumda olduğunu, bireysel olarak kredi kartlarına borçlanmanın limitlerinin de artık dolduğunu sözlerine ekledi.

Bu nedenle, Özgür Erdursun, emekli, asgari ücretli ve memurların hükümetten ekstra bir şey beklemeseler bile talep etmeye devam etmeleri gerektiğini vurguladı. Muhalefetin, sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuyu daha ciddi ele alması gerektiğini, zira 16.881 TL’lik aylığın artık sosyal yardım niteliğinde komik bir rakam olduğunu belirtti. Ancak Özgür Bey, basının, muhalefetin ve sivil toplumun oluşturduğu baskı sayesinde 2026 yılında asgari ücretin bir miktar daha fazla artırılabileceği veya bir seyyanen artış (düz zam) yapılabileceği yönünde bir umut olduğunu da dile getirdi. SGK uzmanı ve mali müşavir Özgür Erdursun, bu yayınlara katılmalarının ve bu bilgileri aktarmalarının amacının, toplumun sesi olmaya çalışan yayınlara destek olmak ve bir iyileştirme yapılmasını sağlamak olduğunu belirterek sözlerini noktaladı.