Türk tiyatro camiasını derinden sarsan bir gelişme yaşandı. 32 yıldır Devlet Tiyatroları'nda görev yapan deneyimli oyuncu Veda Yurtsever, kuruma veda ederken Genel Müdür Tamer Karadağlı ve yönetimini ağır ifadelerle eleştirdi. Yurtsever'in Tiyatro Dergisi'nde yayımlanan veda yazısı, kurum içindeki sorunları ifşa etti.
Veda Yurtsever'in eleştirilerinin odağında, yönetimin mali politikaları ve adaletsizlik iddiaları yer aldı. Oyuncu, özellikle otel ve seyahat masraflarındaki usulsüzlükleri gündeme getirdi. Karadağlı'nın sanatçıların kaldığı otelleri beğenmeyip kendi yancısıyla daha lüks otellerde yer ayırttığını iddia etti.
Turnelerde elde edilen mil puanlarıyla yurt dışı VIP uçak bileti hediye edildiği ve bu işlemlerin Sayıştay'dan habersiz yapıldığı yönündeki iddialar dikkat çekti. Yurtsever, bu tür uygulamaların kurumun mali disiplinine aykırı olduğunu vurguladı.
Program düzensizlikleri de eleştirilerin hedefi oldu. Turne programlarındaki kontrolsüzlük nedeniyle masrafların gelirin çok üstüne çıktığını belirten Yurtsever, bir gecelik otel parasıyla bir oyun çıkarılabileceğini ifade etti. Teknik ekibin dinlenemediği, sürekli değişen programların sanatçıların performansını olumsuz etkilediği iddiasında bulunuldu.
"Ortak yapım" projelerinde kayırma iddiaları da gündeme geldi. Yurtsever, bu projelerin sadece Genel Müdür Tamer Karadağlı ve yardımcısının oyunlarına tahsis edildiğini, yurt dışı turnelere de hep Genel Müdür Yardımcısı'nın oyunlarının gittiğini ileri sürdü. Bu oyunlara harcanan parayla en az üç oyun çıkarılabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.
Teşvik uygulamalarındaki çifte standart da eleştirilerin arasında yer aldı. Görev isteyen onlarca oyuncu arkadaşının altı aydır çalışmadığı gerekçesiyle teşviklerinin kesildiğini, ancak Ankara Devlet Tiyatroları'nda beş senedir çalışmayanlara aynı teşvikin verildiğini belirterek adaletsizlik iddiasında bulunuldu.
Tamer Karadağlı'nın 11 Ağustos 2023'te Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olarak atanmasından bu yana artan eleştiriler, sadece Veda Yurtsever'le sınırlı kalmadı. Birçok sanatçı, yönetimin otoriter yaklaşımından ve usulsüz uygulamalarından şikayetçi oldu.
Sayıştay raporlarına yansıyan iddialar arasında hülle yoluyla atamalar ve kurumu maddi zarara uğratma suçlamaları da bulunuyor. Bu raporlar, keyfi yönetimin sadece bir kısmını yansıttığı belirtiliyor.
Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS), Karadağlı'nın açıklamalarına tepki göstererek eleştirilerin yıkıcı değil yapıcı olması gerektiğini vurguladı. Bu açıklama, sanatçılar arasındaki görüş ayrılığını gösteriyor.
Tiyatrocu Gaye Filiz Alacacı, Karadağlı'yı eleştirdiği için üç saat bir odada alıkonulduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ayrıca tehdit ve şantaja maruz bırakıldığını ileri sürdü. Bu iddialar, yönetimin eleştirilere yaklaşımını sorgulattı.
Erdal Beşikçioğlu gibi tanınmış sanatçılar da Karadağlı'nın yönetim tarzına tepki gösterdi. Afife Tiyatro Ödülleri'nde yaşanan bir olay sonrası Karadağlı'nın yuhalanması, kamuoyundaki tepkilerin boyutunu gösteriyor.
Devlet Tiyatroları'nın sosyal medya hesaplarında son bir ayda genel müdürün 17 içerikte yer alması, kurumun kişiselleştiği iddialarını destekler nitelikte yorumlandı. Sanatçılar, "Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü için sahne deneyimi ve tiyatro geçmişi gerekir" diyerek Karadağlı'nın göreve uygun olmadığını savundu.
Harcamaların yüzde 115 arttığı dönemde, "Karadağlı dönemi" olarak adlandırılan bu süreçte kurumun mali performansı da eleştirilerin konusu oldu. Bilet fiyatlarının zamlanması ve salonların kategorilere ayrılması, sınıfsal fark yaratılması olarak değerlendirildi.
Karadağlı, hakkındaki iddialara yanıt verirken "Önceliklerim başka" diyerek soruları cevapsız bıraktı. Bu tutum, eleştirilere karşı şeffaf yaklaşım sergilenmediği yorumlarına yol açtı.
Meclis gündemine de taşınan bu konular, Devlet Tiyatroları'ndaki sorunların siyasi boyut kazandığını gösteriyor. Sanatçıların sorguya çekilmesi ve soruşturma açılması, ifade özgürlüğü tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Veda Yurtsever'in veda mektubu, Türk tiyatrosundaki mevcut durumun acı bir fotoğrafını çiziyor. 32 yıllık deneyimin sona erdiği bu an, kurumların geleceği açısından önemli soruları da beraberinde getiriyor.
Sanat camiasında uzun süredir devam eden bu tartışmalar, Devlet Tiyatroları'nın geleceği konusunda endişeleri artırıyor. Hem sanatçıların hem de izleyicilerin hakkaniyetli bir yönetim beklediği açık. Bu gelişmeler, kültür-sanat kurumlarımızda yönetim anlayışının gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Uzun yıllardır devam eden bu sorunların çözümü için hem yönetimin hem de sanatçıların diyalog kurması ve ortak zemin bulması büyük önem taşıyor. Türk tiyatrosunun zengin birikiminin korunarak geleceğe taşınması, bu dengenin sağlanmasına bağlı görünüyor.