Siyasi gerilimin zirvede olduğu bir dönemde, Türkiye'nin lideri Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’ye yapacağı kritik ziyaret öncesinde Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarının karşısına geçti. Takvimler 21 Eylül 2025'i gösterirken, siyasetin sıcaklığı ekonomik verilerdeki hareketlilikle de birleşiyordu; piyasada Dolar 41,38 TL, Euro 48,63 TL, Sterlin 55,78 TL ve Altın gramı 4.903,41 TL seviyelerindeydi. Bu kritik atmosferde gerçekleşen basın toplantısı, beklenen açıklamalardan ziyade, bir gazetecinin sorduğu beklenmedik ve sarsıcı bir soru nedeniyle tarihe geçti. Bu soru, ana muhalefet partisi CHP'nin lideri tarafından ortaya atılan ve tüm uluslararası dengeleri alt üst etme potansiyeli taşıyan çok önemli bir iddia hakkındaydı ve bu an, siyasi hesaplaşmanın ulaştığı son noktayı gösteriyordu.

Yaşanan bu olağanüstü anın kökeninde, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in 18 Eylül'de partisinin Bahçelievler mitinginde yaptığı sert çıkış yatıyordu. Özel, kürsüden yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlunun (Junior Trump) bir önceki hafta sonu İstanbul’a gizlice geldiğini öne sürmüştü. İddiaya göre, Junior Trump, ismini gizleyerek, Cumartesi günü bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde ağırlanmıştı. Özel, bu görüşmenin sadece sıradan bir iş ziyareti olmadığını, ziyaretin "iş adamı" olarak yazıldığını ancak isminin gizlendiğini belirterek, durumun vahametine dikkat çekmişti.

CHP liderinin bu görüşmeyle ilgili en ağır iddiası ise, temasların Filistin meselesi üzerindeki etkisine odaklanmıştı. Özel, "Filistin kan ağlarken Trump'ın oğluyla lobi şirketleri üzerinden iş tutuyorlar. Filistin'i, Filistin'deki kardeşlerimizi yalnız bırakıp Trump'a terk ediyorlar" ifadelerini kullanmıştı. Dahası, Özel bu gizli görüşmenin bir "Gazze pazarlığı" içerdiğini de dile getirmişti ve bu ifade, Türkiye siyasetinde adeta bir deprem etkisi yarattı.

İşte tam bu gergin siyasi ortamda, Erdoğan, ABD yolculuğu öncesinde son kez gazetecilerin karşısındaydı. Beklenmedik bir şekilde, soru soranlar arasında yer alan Anadolu Ajansı (AA) muhabiri, iddiaları doğrudan Erdoğan'a yöneltti. Muhabir, soruyu şu net ve şaşırtıcı ifadeyle sordu: "Efendim CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sizin ABD Başkanı Donald Trump'ın oğluyla Gazze pazarlığı yaptığınız iddia etti. Sizin bu konudaki fikirlerinizi öğrenmek isterim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze Sorusu

Erdoğan-Bahçeli Görüşmesi Başladı, Çatlak İddiaları Son Bulacak mı?
Erdoğan-Bahçeli Görüşmesi Başladı, Çatlak İddiaları Son Bulacak mı?
İçeriği Görüntüle

Devletin resmi haber ajansının bir muhabirinin, doğrudan Cumhurbaşkanı’na karşı bu denli hassas ve spekülatif bir iddiayı sorması, salonda buz gibi bir hava estirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisi ise oldukça şaşkın ve sorgulayıcı oldu. Muhabire dönen Erdoğan, soruyu adeta soran kişiye iade ederek, "Ne pazarlığı yapmışız? Oda yanımızda mıydı? İnanmıyorsunuz böyle şeylere değil mi?" şeklinde karşılık verdi. Erdoğan'ın bu tepkisi üzerine, Anadolu Ajansı muhabiri geri adım atmayarak, "Biz size soruyoruz efendim" cevabını vererek, sorusunun meşruiyetini savundu. Bu kısa ama gergin diyalog, olayın sıradan bir gazetecilik sorusu olmaktan çıkıp, iki büyük siyasi figür arasındaki çatışmanın basın toplantısına taşınan hali olduğunu gösteriyordu.

Erdoğan, bu şaşkınlık anının ardından iddiaları tamamen reddeden bir tavır takındı. CHP liderinin sürekli uydurma iddialar ortaya attığını ima ederek, durumu klasik bir deyimle özetledi: "Sağır duymaz uydurur. Bu adam da sürekli böyle uydurup duruyor." Cumhurbaşkanı, bu iddialara karşı partinin sözcüsünün zaten en güzel şekilde gereken cevabı verdiğini vurguladı ve ilk fırsatta kendilerinin de çok daha geniş manada bir açıklama yapacağını belirterek konuyu kapattı. Ancak, AA muhabirinin bu cesur çıkışı ve Erdoğan’ın verdiği şaşkın tepki, siyasetin gündemine bomba gibi düşmüş, bu yüksek profilli görüşme iddiaları hakkında kamuoyunda merak ve endişeyi artırmıştı. Bu olay, muhalefetin uluslararası ilişkiler üzerinden yürüttüğü siyasi saldırıların ne denli ciddi boyutlara ulaştığını ve iktidarın bu tür iddialara ne kadar hazırlıksız yakalandığını gözler önüne serdi. Siyaset uzmanları, Erdoğan'ın ABD ziyaretinden sonra konunun çok daha geniş bir zemine taşınarak, meclis ve kamuoyu nezdinde tartışılmaya devam edeceğini öngörüyor.