Günümüzde milli birlik ve beraberlik kavramları, toplumun en çok tartıştığı konular arasında yer alıyor. Özellikle milli dayanışma ve kardeşlik arayışları, güncel gelişmelerle daha da önem kazanıyor. Peki, bu birliktelik gerçekten tehlikede mi? İç ve dış etkenler milli birliğimizi nasıl etkiliyor? Bu sorulara yanıt ararken, heyecan verici gerçekler bir bir ortaya çıkıyor.
Milli birlik tehdidi, uzun yıllardır gündemde olan bir konu. Ancak son dönemde, bu tehditler daha karmaşık hale gelmiş durumda. Dışarıdan gelen yalnızlaştırma politikaları ve içerdeki derinleşen sorunlar, milli dayanışmayı zorluyor. Özellikle "Kürt sorunu" kavramının dışarıdan ve bazı kesimler tarafından üretilerek milli birliğimizi bozma amacıyla kullanıldığı uyarısı, dikkat çekici. Bu kavramın, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri sona eren kimlik tartışmalarını yeniden gündeme getirerek bölücülük yarattığı belirtiliyor.
Türk kimliği, burada kilit rol oynuyor. Bu kimlik, etnik bir aidiyetten öte, üst kimlik olarak tanımlanıyor: Vatandaşlık bağı, ortak hukuk düzeni, ortak kader ve gelecek paylaşımı anlamına geliyor. Ülkü birliğini ifade eden bu üst kimlik içinde hiçbir etnik unsurun ayrıcalığı olmaması gerektiği vurgulanıyor. Hukukun üstünlüğü ilkesi ise, bu yapının temel taşı. Kimse kendini hukuktan üstün görmemeli, çünkü bu ilke milli birliğimizi koruyan en güçlü kalkan.
Bölücü faaliyetler, farklı bir üst kimlik yaratma çabalarıyla kendini gösteriyor. Bunu yapanlar, bilerek veya bilmeyerek bölücülüğe destek veriyor. Yanlıştan dönülmesi çağrısı yapılıyor, çünkü ayrıcalıklı etnik unsurlar yaratmak milli birliğimizi doğrudan hedef alıyor. Ayrıcalıklı kılınması gereken tek şey, yasalar ve kurumların adil işleyişi olmalı.
İç sorunlar da milli birlik tehlikesi yaratıyor. Mevcut düzenin halkı memnun etmemesi, ekonomi sorunları, kurumlara güven kaybı gibi faktörler öne çıkıyor. Tek kutuplu siyasi düzen dayatması, içeride güçlü görünen iktidarın dış politikada zayıflığa yol açabileceği uyarısı yapılıyor. Bu durum, milli birliğimizi zayıflatıyor ve dış tehditlere kapı açıyor.
Dış tehditler ise çok yönlü. Örneğin, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail arasındaki işbirliği girişimleri, acilen müdahale edilmesi gereken bir durum olarak görülüyor. Bu işbirliğinin bozulması, milli çıkarlarımız için kritik. Ülkemizin yalnızlaştırılması, iç sorunların derinleştirilmesiyle birleşince, milli birlik ve beraberlik daha da önem kazanıyor.
Yeni bir siyasi zihniyet inşa etmek gerektiği vurgulanıyor. Bu zihniyetin temeli, Türk kimliğini siyasetin merkezine almak. Yeni Dünya Düzeni'nde hak ettiğimiz yeri almak için bu zorunlu. Umutsuzluğa kapılmamak, zorlukların yıldırmaması gerektiği mesajı veriliyor. Milletimiz, tüm zorluklara rağmen karşısındaki güç odaklarını yıkacak güce sahip. Bu yurt bizim, sahip çıkacağız deniliyor.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmaları da bu bağlamda dikkat çekici. Komisyonun 20. toplantısında akademisyenler, bugüne kadarki toplantıların analizini sundu. İki aylık süre 31 Aralık'ta doluyor, ancak uzatılacak. Partilerin raporları ortak rapora dönüştürülecek. Bu süreç, milli birliğimizi güçlendirmek için önemli bir adım.
Yerel yönetimlerdeki örnekler ise umut verici. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın Basmane semtindeki çalışmaları, milli dayanışmanın sahadaki yansıması. Tarihi Basmane, kentin belleği konumunda. Antik Smyrna'dan beri atan bir damar, dışarıdan gelenlerin giriş kapısı. Göçler, konaklamalar hiç bitmemiş. Köklü esnaf yerinde dursa da, eski sakinler 1970'lerden sonra terk etmiş. İç ve dış göçle gelenler, sığınmacılar semte kucak açmış, ancak bölge yorgun ve yoksul hale gelmiş. İşsizlik yoğun, insanlar umuda ihtiyaç duyuyor.
Başkan Tugay, zamanını burada geçiriyor. Tarihi bir binayı restore edip çalışma ofisi yapmış. Belediye öncülük ederse, diğer kamu kurumları da gelir ve bölge kalkınır düşüncesi hakim. Son ziyaretinde 5 saat halkın içinde geçmiş, 14 bin adım atmış. Protokolsüz, kahvehanede sohbetler, dert dinlemeler, merhabalar paylaşılmış. Kentin arka sokaklarına yönelmek, iyileşmenin anahtarı.
Bu gezilerden çıkan fikirler de filiz vermiş. Örneğin, Kooperatifçilik Günü'nde müjdelenen balık ekmek stantları, bu ziyaretler sırasında ortaya çıkmış. Balıklar üretici kooperatiflerinden alınacak, ilk stantlar Hatuniye Meydanı'nda kurulacak. Mirasa sahip çıkmak, kentliyi dahil etmek, çağdaş teknolojiyle yükseltmek için bu adımlar atılıyor.
Milli birlik ve beraberlik, işte böyle yerel dayanışmalarla güçleniyor. Hukuk üstünlüğü, ortak kimlik ve umutla, tehditler aşılacak. Heyecan verici bu süreçte, herkesin katkısı önemli. Milli dayanışma ruhu, zorlukları yenecek güçte.





