Mersin’in Yenişehir ilçesine bağlı Limonluk Mahallesi’nde 3 Aralık 2025 gecesi, saatler 01.30’u gösterdiğinde peş peşe silah sesleri mahalleyi ayağa kaldırdı. İlk saldırı, 5 katlı bir apartmanın 3. katındaki dairede yaşandı. 62 yaşındaki Fatma Güneş ile 38 yaşındaki oğlu Hakan Güneş, evlerinde başlarından vurulmuş halde bulundu. Anne Fatma Güneş olay yerinde, oğlu Hakan ise kaldırıldığı Mersin Şehir Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Aynı katil zanlısı, daireden çıktıktan sadece dakikalar sonra, aynı mahalledeki bir büfede çalışan 42 yaşındaki İbrahim Akın’ı da sokak ortasında kurşunlayarak üçüncü cinayeti işledi. Büfeci Akın, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldıysa da tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olay yeri incelemelerinde ortaya çıkan detaylar, saldırganın soğukkanlılıkla hareket ettiğini gösteriyor. Anne-oğulun oturduğu dairede 9 mm tabancayla yakın mesafeden ateşlenmiş iki kurşun izi tespit edilirken, büfeci İbrahim Akın’a ise yine aynı silahtan sokak ortasında 6 el ateş edildi. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde, kapüşonlu ve maskeli bir kişinin önce apartmana girişi, ardından hızlı adımlarla büfeye yönelişi ve ateş ettikten sonra karanlıkta kayboluşu net bir şekilde görülüyor. Polis ekipleri, olaydan dakikalar sonra çevrede geniş çaplı arama başlatırken, zanlının kullandığı düşünülen 9 mm Glock marka tabanca olay yerinin yaklaşık 400 metre uzağında bir çöp konteynerinin yanında bulundu.
Cinayetlerin bağlantısı kısa sürede çözüldü. Öldürülen Hakan Güneş’in eski eşiyle ilişkisi olduğu iddia edilen büfeci İbrahim Akın’ın, bu nedenle daha önce tehditler aldığı ortaya çıktı. Katil zanlısının, Hakan Güneş’in 35 yaşındaki yeğeni E.G. (erkek) olduğu tespit edildi. E.G., amcası Hakan Güneş’i “annesine ve ailesine zarar verdiği” gerekçesiyle öldürdüğünü, ardından büfeci İbrahim Akın’ı da “amcasının eski ilişkisinden dolayı” hedef aldığını itiraf etti. Zanlı, cinayetlerden yaklaşık 9 saat sonra, Tarsus ilçesinde bir akrabasının evinde saklanırken Özel Harekât destekli operasyonla yakalandı. Gözaltına alınan E.G.’nin üzerinde başka bir tabanca ve çok sayıda fişek ele geçirildi.
Tanıkların ifadeleri olayın vahametini daha da artırıyor. Apartman sakinlerinden biri, “Kapı çaldı, Hakan kapıyı açar açmaz iki el silah sesi duyduk. Sonra merdivenlerden inen biri hızlıca geçti, yüzünü göremedik” derken, büfenin yakınındaki bir esnaf “İbrahim gece vardiyasındaydı. Maskeli biri geldi, hiç konuşmadan ateş etti. İbrahim ‘Yapma’ diye bağırdı ama fırsat vermediler” şeklinde konuştu. Mahalle sakinleri, Hakan Güneş’in daha önce de aile içi tartışmalar nedeniyle polislik olduğunu, yeğeni E.G. ile aralarında uzun süredir husumet bulunduğunu belirtti.
Mersin Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Cinayet Büro ekipleri, olay sonrası 50’den fazla güvenlik kamerası görüntüsünü inceleyerek zanlının kaçış güzergâhını adım adım takip etti. E.G.’nin önce kendi aracıyla Tarsus’a gittiği, ardından aracı bırakıp başka bir araçla saklanma yerine ulaştığı belirlendi. Zanlının ilk ifadesinde “Amcam annemi ve ailemi yıllardır huzursuz ediyordu. O büfeci de onunla birlikteydi. Pişman değilim” dediği öğrenildi. Ancak cinayete azmettiren ya da yardım eden başka kişiler olup olmadığına yönelik soruşturma derinleştirildi.
Üç kişinin hayatını kaybettiği kanlı gecenin ardından Mersin Valiliği’nden yapılan açıklamada, zanlının yakalandığı ve soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğü duyuruldu. Öldürülen Fatma Güneş, Hakan Güneş ve İbrahim Akın’ın cenazeleri, Adli Tıp Kurumu’ndaki işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edildi. Mahalle sakinleri ise gece boyunca sokaklarda nöbet tutarak şaşkınlık ve korku içinde olayın aydınlatılmasını bekledi.
Bu trajik olay, bir aile içi husumetin nasıl bir anda üç kişilik bir katliama dönüştüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Mersin polisinin hızlı müdahalesiyle zanlı yakalanmış olsa da, mahallede kalan korku ve “Acaba başka bağlantılar var mı?” sorusu uzun süre konuşulacağa benziyor.