Komünist Başkan Fatih Mehmet Maçoğlu, Tunceli Belediye Başkanlığı dönemine ilişkin ortaya atılan zimmet ve kamu zararı iddiaları karşısında sessizliğini bozarak tüm detayları şeffaflıkla anlattı. Hakkında hazırlanan müfettiş raporlarına ve milyonluk suçlamalara karşı son derece net bir duruş sergileyen Maçoğlu, hukukun ve halkın önünde her zaman hesap vermeye hazır olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin “Komünist Başkan” olarak tanıdığı ve Ovacık’ta başlattığı kooperatifçilik modeliyle ülke gündemine oturan Fatih Mehmet Maçoğlu, Tunceli Belediye Başkanlığı dönemini kapsayan yeni bir soruşturma ile karşı karşıya kaldı. 2020 ile 2024 yılları arasını mercek altına alan Mülkiye Müfettişi raporunda, belediye bütçesindeki personel giderlerinin yasal sınır olan yüzde 40’ı aştığı ve usulsüz işçi alımı yapıldığı öne sürülerek Maçoğlu hakkında toplam 86 milyon liralık zimmet çıkarıldı. Ancak Maçoğlu, bu iddiaların arkasındaki gerçeklerin rapordaki matematiksel verilerden çok daha farklı olduğunu belirtti.
Hakkındaki suçlamaları öğrenir öğrenmez konuya açıklık getiren Maçoğlu, söz konusu personel artışının keyfi bir tercih değil, tamamen yasal zorunluluklardan ve kentin ihtiyaçlarından kaynaklandığını ifade etti. Özellikle kendisinden önceki kayyım yönetimi tarafından işten çıkarılan işçilerin açtığı davaları kazanması sonucu, hukukun üstünlüğü gereği bu personelleri yeniden işe almak zorunda kaldıklarını belirten Maçoğlu, "Bu bir tercih değil, yasal zorunluluk..." diyerek sürecin hukuki boyutuna dikkat çekti.
Raporda yer alan istihdam fazlalığı eleştirilerine ise kentin coğrafi ve sosyal ihtiyaçlarıyla yanıt veren Maçoğlu, bölgedeki baraj ve akarsularda sıkça yaşanan boğulma vakalarına müdahale edebilmek için profesyonel bir ekip kurduklarını anlattı. Dalgıç Federasyonu ile iş birliği yaparak sertifikalı bir "Su Altı Arama Kurtarma" ekibi oluşturduklarını ve ayrıca olası afetlere karşı Afet İşleri Müdürlüğü bünyesinde teknik bir kadro kurduklarını belirten Maçoğlu, bu alımların hayati bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
Sosyal belediyecilik anlayışının bir gereği olarak hayata geçirdikleri Fırın ve Aşevi projelerinde de istihdam sağladıklarını belirten Maçoğlu, eleştirilen personel gideri oranlarının yükselmesinin asıl sebebinin işçi sayısı değil, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz olduğunu savundu. Enflasyonun üç haneli rakamlara ulaştığı bir dönemde personel maaşlarını çalışanları ezdirmemek için güncellediklerini, ancak İller Bankası'ndan gelen payın bu artışın çok gerisinde kaldığını belirterek, "Personel gider oranının yüzde 40 bandını aşmasının temel nedeni 'gereksiz istihdam' değil, ülkemizin içinde bulunduğu hiperenflasyonist ortamdır" ifadelerini kullandı.
Belediyecilik anlayışında ihaleli işler yerine "doğrudan hizmet üretimi" modelini benimsediklerini ve bu sayede aslında kamu kaynaklarını koruduklarını ifade eden Maçoğlu, taşeron firmalar yerine işleri belediye personeliyle yaparak tasarruf sağladıklarını dile getirdi. Ortaya atılan kamu zararı iddiasının aksine kamu yararını gözettiklerini belirten Maçoğlu, "Yaptığımız kamu zararı değil, aksine, bilakis kamu tasarrufudur. Ortada şahsi menfaat temini veya keyfi bir harcama söz konusu değil" şeklinde konuştu.
Sözcü Yazarı Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamalarda, ne yargıdan ne de halktan gizleyecek hiçbir şeyi olmadığının altını çizen Maçoğlu, kendisine yöneltilen tüm suçlamalara karşı başının dik olduğunu gösterdi. Merkezi bütçenin yerel yönetimlerin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığına da değinen Maçoğlu, "Yargıya, denetim organlarına, halkımıza her türlü hesabı vermeye hazırım. Ne zimmete geçirilmiş bir kuruş var, ne de kamu zararı var" diyerek sözlerini noktaladı.