Sinema dünyasının tartışmasız en zarif ve yetenekli isimlerinden biri olan, Oscar ödüllü Hollywood efsanesi Diane Keaton'dan gelen acı haber, tüm dünyayı yasa boğdu. Sanat hayatına kattığı unutulmaz karakterlerle bir döneme damga vuran bu büyük ismin, 79 yaşında yaşamını yitirdiği bilgisi, uluslararası ajanslara son dakika gelişmesi olarak düştü. Ancak bu kaybın yarattığı derin üzüntünün yanı sıra, Keaton’ın ardında bıraktığı muazzam miras ve onun yıllar içinde oluşturduğu finansal imparatorluk, dünya basınının bir numaralı gündemi haline gelmeyi başardı. O, sadece beyaz perdede iz bırakan bir yıldız değildi; aynı zamanda Hollywood’un en akıllı ve stratejik yatırımcılarından biri olarak da anılıyordu, ki bu durum, onun ölüm haberinin etkisini katbekat artırdı.
Sinema tarihine altın harflerle yazılan bir kariyerin sahibi olan Diane Keaton’ın vefatı, uzun süredir mücadele ettiği sağlık sorunlarının ağırlaşması sonucu gerçekleşti. Ünlü sanatçının durumu, son aylarda giderek kötüleşmiş ve bu çetin mücadelenin sonunda hayata gözlerini yumduğu açıklanmıştır. Keaton, kariyeri boyunca "The Godfather", kült mertebesine ulaşan "Annie Hall" ve izleyicilerin kalbine dokunan "Something’s Gotta Give" gibi sayısız yapımla izleyicilerin zihninde silinmez bir iz bırakmıştır. Zarafeti, olağanüstü yeteneği ve kendine has özgün tarzıyla tanınan Keaton’ın ölümü, küresel çapta büyük yankı uyandırırken, hemen ardından gelen servetine dair çarpıcı detaylar, magazin haberlerinin sınırlarını aşarak ekonomi sayfalarına dahi taşındı.
Hollywood'un en saygın figürleri arasında gösterilen Keaton'ın ardında bıraktığı servetin büyüklüğü dudak uçuklatacak cinstendir. Yapılan tahminlere göre, ünlü oyuncu yaklaşık 100 milyon dolarlık devasa bir miras bırakmıştır. Bu astronomik rakam, onun sadece sanatsal başarısının değil, aynı zamanda hayat boyu gösterdiği finansal dehasının da bir kanıtı olarak kabul edilmektedir. Milyonlarca doları bulan bu mirasın akıbeti, doğal olarak en çok merak edilen konuydu ve mirasın varisleri de kısa süre içinde belirlenmiş oldu.
Hayatı boyunca hiç evlenmemiş olan Diane Keaton’ın bu büyük servetinin yasal varisleri, 50’li yaşlarında evlat edindiği iki kıymetli çocuğu, Dexter ve Duke oldu. Oyuncunun bu beklenmedik vedası, çocuklarının omuzlarına tahmin edilmesi zor bir sorumluluk ve aynı zamanda inanılmaz bir zenginlik bırakmış durumdadır. Ancak Keaton'ı diğer yıldızlardan ayıran en önemli özellik, onun sadece oyunculuktan kazandığı parayla yetinmeyişiydi.
Keaton, kariyerinin yanı sıra gayrimenkul yatırımları konusunda sergilediği ustalıkla da Hollywood kulislerinde sıkça konuşulan bir isimdi. O, yıllar boyunca yaptığı stratejik alım satımlar sayesinde, emlak piyasasında en akıllı ve en öngörülü yatırımcılardan biri unvanını kazanmıştır. Gayrimenkul hamleleri o kadar başarılıydı ki, bu alandaki kâr oranları, kariyerinin en iyi gişe hasılatlarıyla bile yarışır hale gelmişti. Onun yatırım zekâsını gözler önüne seren somut örnekler, bu dev servetin nasıl oluştuğunu daha net anlamamızı sağlıyor.
Keaton’ın gayrimenkuldeki keskin zekâsının en çarpıcı örneklerinden biri, 2004 yılında Laguna Beach’te gerçekleştirdiği alım satım işlemidir. Sanatçı, bu bölgedeki bir evi 7,5 milyon dolara satın almış, fakat bu mülkü sadece iki yıl sonra, yani kısa bir süre zarfında, tam 12,75 milyon dolara satarak piyasa uzmanlarını dahi şaşırtan büyük bir kâr elde etmiştir. Bu tek bir hamle, onun sıradan bir alıcı değil, piyasayı okuma yeteneğine sahip bir yatırımcı olduğunu kanıtlamıştır.
Başarılı emlak hamleleri bununla da sınırlı kalmamıştır. 2012 yılında Pacific Palisades’te 5,6 milyon dolara aldığı bir diğer evi, 2016 yılında 6,9 milyon dolara elden çıkarmıştır. Yine 2018 yılında Arizona, Tucson’da 1,5 milyon dolara sahip olduğu mülkü, yalnızca iki yıl sonra, 2020’de, 2,6 milyon dolarlık bir fiyata satarak yatırım zekâsının tesadüf olmadığını bir kez daha kanıtlamıştır. Bu sürekli kâr grafiği, Diane Keaton’ın mirasının büyük bir bölümünün, akıllıca yönetilen gayrimenkul portföyünden geldiğini açıkça göstermektedir. Sinema dünyasının bu ikonik ismi, hem sanatıyla hem de finansal dehasıyla adını tarihe kazımış ve ardında hem unutulmaz bir sanatsal iz hem de uluslararası basının manşetlerini süsleyen devasa bir miras bırakmıştır. Dünya, bu eşsiz yeteneğin kaybının yasını tutarken, aynı zamanda onun bıraktığı mirasın büyüklüğünü ve karmaşık yapısını konuşmaya devam edecek gibi görünüyor.