Uluslararası ilişkilerde uzun süredir çözüm bekleyen Filistin meselesi, son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında yeniden dünya gündeminin ilk sırasına yerleşti. Orta Doğu'da güvenlik kaygıları tırmanırken, Gazze'deki durumun son derece acil olması, küresel aktörlerin bu konudaki pozisyonlarını yeniden gözden geçirmelerine neden oldu. Yıllardır süregelen diplomatik statükoyu kökten değiştirebilecek ve gelecekteki barış görüşmelerinin seyrini etkileyebilecek kritik bir açıklama, Avrupa’nın kilit ülkelerinden Fransa’dan geldi. Bu beklenmedik hamle, hem bölge ülkeleri hem de Batılı müttefikler arasında büyük yankı uyandırırken, kararın zamanlaması ve ardındaki şartlar uluslararası gözlemciler tarafından büyük bir dikkatle analiz ediliyor. Fransız yönetiminin bu önemli adımla neyi amaçladığı ve gelecekteki diplomatik beklentileri nelerdir?
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, söz konusu kritik kararı bizzat sosyal medya hesabı üzerinden kamuoyuna duyurdu. Macron, yaptığı paylaşımda, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile bir görüşme gerçekleştirdiğini belirterek, bu görüşmede Filistin Devleti'ni tanıma niyetini kesin bir şekilde dile getirdi. Fransız lider, bu tanıma işleminin resmen Pazartesi günü New York'ta Başkan Abbas'a bildirileceğini açıkladı. Görüşmenin gerçekleştiği tarih, haber kaynaklarında 19 Eylül 2025 olarak belirtilmektedir.
Bu önemli siyasi adımın tek bir amacı olmadığı, aksine bölge için kapsamlı bir barış planının parçası olarak tasarlandığı vurgulandı. Cumhurbaşkanı Macron'a göre, bu tanınma, yalnızca Filistinlilerin değil, aynı zamanda İsraillilerin de güvenlik ve barışa yönelik özlemlerini karşılamayı amaçlamaktadır. Bu, tanıma kararının tek taraflı bir diplomatik jestten ziyade, iki tarafın güvenliğini esas alan geniş çaplı bir vizyonun parçası olduğunu göstermektedir.
Görüşmenin sadece siyasi boyutuyla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda kritik güvenlik konularını da içerdiği öğrenildi. Macron, Başkan Abbas’a hitaben yaptığı açıklamada, Rue des Rosiers'deki korkunç terör saldırısının başlıca faillerinden birinin tutuklanmasına yol açan mükemmel iş birliği için teşekkür etti. İki lider, bu tutuklanan faillerden birinin mümkün olan en kısa sürede iadesini sağlamak için birlikte çalışmayı kabul ettiklerini de kamuoyuna duyurdu.
Fransa'nın bu tarihi tanıma karşılığında Filistin Yönetimi'nden (FY) net talepleri de oldu. Macron, Filistin Yönetimi'ne yönelik taleplerini yinelediğini belirtti. Başkan Abbas ise buna karşılık, Filistin yönetimini yenilemek ve gelecekteki Filistin Devleti'ni istikrara kavuşturmanın zorluklarını ele almak için gerekli reformları uygulama konusundaki kararlılığını teyit etti. Fransa, bu reform sürecinde Filistin yönetiminin yanında olmaya devam edeceğini ve atılan adımları destekleyeceğini taahhüt etti.
Geleceğe yönelik yorumlar, Fransa'nın bu adımıyla bölgesel diplomaside yeni bir kapı açtığı yönünde yoğunlaşıyor. Fransız yetkililer, tüm bölgenin güvenliği ve istikrarı için bu taahhütlerin yerine getirilmesini sağlayacaklarının altını çizdi. Bu durum, tanıma sürecinin reform ve güvenlik taahhütlerine bağlı olarak ilerleyeceğini gösteriyor. Fransa’nın bu şartlı ve proaktif yaklaşımı, diğer Avrupa Birliği üyeleri üzerinde de Filistin’i tanıma konusunda baskı oluşturabilir ve Avrupa’da bir domino etkisi yaratabilir. Tarih 19 Eylül 2025 itibarıyla, Ortadoğu'nun diplomatik haritası, Avrupa'dan gelen bu cesur ve şartlı kararla yeniden çizilmeye başlanmıştır.