Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim sektörünün önde gelen isimlerinden Abdullah Kiğılı'nın son açıklamaları, ekonomi çevrelerinde büyük bir şok etkisi yarattı. Kiğılı markasının sahibi, "Bizi büyük bir felaket bekliyor" sözleriyle sektördeki durumun vahametini gözler önüne serdi.
15 Ekim 2025 itibariyle yaşanan gelişmeler, Türk tekstil sektörünün tarihinin en ağır krizini yaşadığını ortaya koyuyor. Abdullah Kiğılı'nın "6 ay sonra üretim duracak, ürün bulamayacağız" uyarısı, sektörün içinde bulunduğu çıkmazın boyutlarını açıkça gösteriyor.
Tekstil Sektöründe Tarihi Çöküş
2025 yılında yaşanan gelişmeler, Türkiye tekstil sektörü için tam bir felaketin habercisi niteliğinde. Konkordato Takip verilerine göre 2025 yılında 289 tekstil firması konkordato ilan etti. Bu rakam, sektörün ne kadar ağır bir darboğazda olduğunu gözler önüne seriyor.
Daha da çarpıcı olan ise, 2025'in başından bu yana tekstil ve hazırgiyim sektöründe 2 binin üzerinde firma kapandı ve 35 binden fazla işçi işten çıkarıldı. Bu veriler, sadece sayısal değil, aynı zamanda binlerce ailenin geçim kaynağının elinden alındığını gösteriyor.
Sosyal Sigortalar Kurumu verilerine göre, Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim sektörü 2025'in ilk yarısında ağır bir krizle sarsıldı. 6 ayda 3 binden fazla şirket kapandı ve 56 bin kişi işsiz kaldı. Bu rakamlar, Abdullah Kiğılı'nın uyarılarının ne kadar gerçekçi olduğunu kanıtlıyor.
Abdullah Kiğılı'nın Şok Edici Açıklamaları
Hazır giyim sektörünün duayen ismi Abdullah Kiğılı, sektörde ciddi bir kriz kapıda olduğunu belirterek şu çarpıcı açıklamaları yaptı: "Anadolu'da fabrikalar kapanıyor, üretim Mısır'a kayıyor. Devlet hazır giyim ve tekstili gözden çıkardı."
Kiğılı'nın sözleri, sektörün sadece sayısal değil, aynı zamanda stratejik anlamda da büyük bir dönüşüm geçirdiğini ortaya koyuyor. "6 ay sonra üretim duruyor, ürün bulamayacağız" uyarısı, perakende sektöründe yaşanacak tedarik krizinin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Abdullah Kiğılı, sektörde üretimin 6 ay içinde durabileceğini belirterek şunları söyledi: "Devlet, hazır giyim ve tekstili gözden çıkardı. İş maliyetleri arttı, yatırımlar kesildi, üretim yurtdışına taşınıyor."
Konkordato ve İflas Furyası
2025 yılında hız kazanan konkordato ve iflas furyası, başta tekstil ve perakende sektörü olmak üzere Türk sanayisinde büyük bir darboğaz yaşandığını gösteriyor. Sektörde faaliyet gösteren köklü firmalar bile bu dalgadan paylarını alıyor.
Türkiye'nin köklü tekstil firmalarından 3F Tekstil, konkordato sürecinin ardından mahkeme kararıyla iflas etti. LC Waikiki, Mavi ve Defacto gibi büyük markalara fason üretim yapan 20 yıllık tekstil devi de iflas sürecine girdi.
Sir Giyim gibi Türkiye'nin önde gelen markalarına fason üretim yapan büyük tekstil firmaları da konkordato ilan etmek zorunda kaldı. Bir dönem Armani gibi dünya markalarına üretim yapan bu firma da krizden kaçamadı.
Çözüm Grup Tekstil de dış giyim alanında faaliyet gösteren firmalar arasında konkordato ilan eden şirketler listesine eklendi. Duruşmanın 21 Kasım 2025 tarihinde yapılacağı belirtilirken, alacaklıların yedi gün içinde konkordato mühletine itiraz edebilecekleri açıklandı.
Türkiye'nin Dünya Pazarındaki Konumu Eriyor
En çarpıcı verilerden biri ise Türkiye'nin dünya tekstil pazarındaki konumunun hızla eriyor olması. Türkiye'nin dünya hazır giyim ticaretindeki payı 35 yıl sonra ilk kez yüzde 3'ün altına gerilerken, AB pazarındaki payı da 30 yıl aradan sonra yüzde 5'in altına düştü.
Türkiye'nin hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı 2025 Ocak-Temmuz döneminde yüzde 6,2 düşerek 9,7 milyar dolara geriledi. Son 12 ayda da gerileme devam ediyor ve bu durum sektörün gelecek dönem performansı için endişe verici sinyaller veriyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Türkiye tekstil ve hammaddeleri sektörü 2024 yılında 207 ülke ve serbest bölgeye ürün sattı. Ancak 2025 verileri, bu başarının sürdürülemediğini gösteriyor.
Üretim Yurtdışına Kayıyor
Abdullah Kiğılı'nın en çarpıcı tespitlerinden biri, üretimin yurtdışına kayması konusu. "Üretim Mısır'a kayıyor" uyarısı, Türkiye'nin rekabet gücünü kaybettiğinin açık bir göstergesi.
Sektör derneklerinden alınan verilere göre, özellikle Marmara ve Ege bölgesinde birçok küçük ve orta ölçekli tekstil fabrikası üretimi durdurdu. Maliyetler arttı ve fabrikalar kapatıldı, bu durum Türkiye'de tekstil krizinin derinleşmesine neden oldu.
Hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren firmaların büyük bölümünün maliyet baskısı nedeniyle küçülmeye gittiği, bu durumun istihdam kaybına yol açtığı gözleniyor. İş maliyetlerinin artması ve yatırımların kesilmesi, üretimin yurtdışına taşınmasını hızlandırıyor.
Devlet Politikalarına Eleştiri
Abdullah Kiğılı'nın en sert eleştirilerinden biri, devlet politikalarına yönelik. "Devlet, hazır giyim ve tekstili gözden çıkardı" sözleri, sektörün yaşadığı sorunların sadece piyasa dinamikleriyle açıklanamayacağını gösteriyor.
Kiğılı, tekstil üretiminde ciddi bir kriz kapıda olduğunu belirterek, "Anadolu'da fabrikalar kapanıyor, üretim Mısır'a kayıyor" uyarısında bulundu. Bu durumun arkasında devlet politikalarının etkili olduğunu savunan Kiğılı, sektöre yeterli desteğin verilmediğini vurguluyor.
İş maliyetlerinin artması, enerji fiyatlarındaki yükseliş, vergi yükünün ağırlaşması ve bürokratik engeller, sektörün rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Perakende Sektöründe Tedarik Krizi
Abdullah Kiğılı'nın "6 ay sonra ürün bulamayacağız" uyarısı, perakende sektöründe yaşanacak tedarik krizinin boyutlarını ortaya koyuyor. Üretim kapasitesindeki daralma, mağaza raflarında ürün eksikliğine yol açabilir.
Türkiye perakende sektörü, ekonomik durgunluk, konkordatolar, iflaslar ve üretimin yurtdışına kaymasıyla ciddi bir darboğaza girmiş durumda. Bu durum, tüketicilerin de dolaylı olarak etkilenmesine neden olacak.
Tekstil sektörü alarm veriyor ve üretim durma noktasında. AVM yatırımları kesildi ve perakende zincirlerinin tedarik stratejilerini gözden geçirmesi gerekiyor. Bu durum, sektörün tamamında domino etkisi yaratabilir.
Sosyal ve Ekonomik Etkileri
Tekstil sektöründeki bu çöküş, sadece üretici firmaları değil, aynı zamanda milyonlarca çalışanı da etkiliyor. 35 binden fazla işçinin işten çıkarılması, sadece sayısal bir veri değil, aynı zamanda sosyal bir dramın da göstergesi.
56 bin kişinin işsiz kalması, bu ailelerin geçim sıkıntısı yaşamasına neden oluyor. Özellikle Anadolu'da fabrikaların kapanması, bölgesel işsizlik oranlarının artmasına yol açıyor.
Sektördeki kriz, yan sanayileri de etkiliyor. İplik, kumaş, aksesuar üreticileri ile lojistik firmalar da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Bu durum, ekonominin genelinde bir daralma yaratabilir.
Uluslararası Rekabet Gücü Kaybı
Türkiye'nin tekstil sektöründeki rekabet gücü kaybı, sadece üretim maliyetleriyle sınırlı değil. Teknolojik yeniliklere adapte olamama, ar-ge yatırımlarının yetersizliği ve nitelikli işgücü eksikliği de önemli faktörler arasında yer alıyor.
Özellikle Uzakdoğu ülkeleri ve Mısır gibi alternatif üretim merkezlerinin rekabet avantajı sağlaması, Türkiye'nin konumunu zayıflatıyor. Bu ülkeler hem maliyet hem de hız açısından öne geçmeyi başarıyor.
AB pazarındaki payın yüzde 5'in altına düşmesi, özellikle endişe verici. Bu durum, Türkiye'nin coğrafi avantajını bile kullanan amayacak duruma geldiğini gösteriyor.
Gelecek Dönem Beklentileri
Abdullah Kiğılı'nın uyarıları ışığında, tekstil sektörünün gelecek dönemde daha da zorlu günler yaşayacağı anlaşılıyor. "6 ay sonra üretim duracak" uyarısı, kısa vadede dramatik değişimler yaşanabileceğini gösteriyor.
Konkordato ve iflas sayılarının artması bekleniyor. Küçük ve orta ölçekli firmaların ayakta kalması giderek zorlaşıyor. Bu durum, sektörde konsolidasyonun hızlanmasına neden olabilir.
Üretimin yurtdışına kayması sürecinin devam etmesi halinde, Türkiye'nin tekstil üretim merkezi konumunu tamamen kaybetme riski bulunuyor. Bu durum, uzun vadede ekonomik ve sosyal etkileri olacak.
Sektör Temsilcilerinin Önerileri
Ekonominin ağır topları, bu duruma çözüm bulunması için acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. İş maliyetlerinin düşürülmesi, vergi yükünün hafifletilmesi ve bürokratik engellerin kaldırılması başlıca öneriler arasında yer alıyor.
Ar-ge yatırımlarının desteklenmesi, teknolojik dönüşümün hızlandırılması ve nitelikli işgücü yetiştirme programlarının başlatılması uzun vadeli çözümler olarak öne çıkıyor.
Özellikle ihracat teşviklerinin gözden geçirilmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet gücünün artırılması için stratejik planların hayata geçirilmesi gerekiyor.
Sonuç ve Değerlendirme
Abdullah Kiğılı'nın "Felaket bizi bekliyor" uyarısı, Türkiye tekstil sektörünün yaşadığı krizi en çarpıcı şekilde özetliyor. 2025 yılında yaşanan gelişmeler, sektörün tarihindeki en ağır dönemin yaşandığını gösteriyor.
289 firmanın konkordato ilan etmesi, 2 binden fazla firmanın kapanması ve 35 binden fazla işçinin işten çıkarılması, sadece sayısal veriler değil, aynı zamanda sosyal bir dramın da göstergeleri.
"6 ay sonra üretim duracak, ürün bulamayacağız" uyarısı, perakende sektöründe yaşanacak tedarik krizinin boyutlarını ortaya koyuyor. Bu durum, tüm ekonomiye yayılabilecek olumsuz etkilere sahip.
Türkiye'nin dünya tekstil pazarındaki payının 35 yıl sonra ilk kez yüzde 3'ün altına düşmesi, ülkenin bu alandaki konumunu yeniden düşünmesi gerektiğini gösteriyor. Acil ve kapsamlı önlemler alınmadığı takdirde, Abdullah Kiğılı'nın öngördüğü felaket senaryosu gerçekleşebilir.