İstanbul’un endüstriyel dokusunu taşıyan semtleri, her gün binlerce insanın ekmek parası peşinde koştuğu yerler olarak biliniyor. Bu hareketli ortamda, küçük anlaşmazlıklar bile büyük fırtınalara dönüşebiliyor. Emlak sektörü gibi rekabetin yoğun olduğu alanlarda, komisyonlar sadece para değil, bazen hayati bir mesele haline geliyor. Aile işletmeleri, bu dinamiklerin ortasında ayakta kalmaya çalışırken, beklenmedik çatışmaların gölgesinde yaşıyor. Günlük hayatın akışında gizlenen bu gerilimler, ne zaman patlayacağı bilinmez bir bomba gibi. Peki, bir ev satışı üzerinden başlayan bir tartışma, nasıl ölümcül bir sona varıyor? Olayın perde arkasını adım adım açığa çıkararak, bu trajedinin boyutlarını anlamaya çalışalım.
Bağcılar’ın hareketli sokaklarında, 3 Aralık 2025 Salı günü, sıradan bir gün korkunç bir olaya sahne oldu. Saatler öğleden sonrayı gösterirken, bir aile marketinde çalışan 21 yaşındaki genç, babasının evini satan emlakçıyla yaşanan komisyon kavgasının kurbanı haline geldi. Olay, semtin ticari nabzının attığı bir sokakta, Gobul ailesinin işlettiği küçük marketin içinde patlak verdi. Baba Erdal Gobul’un evini satışa çıkardığı dönemde devreye giren emlakçı, 10 bin TL’lik komisyonun ödenmediğini iddia ederek öfkesini biriktti. Bu anlaşmazlık, sadece maddi bir uyuşmazlık değil, güven ilişkisinin tamamen çökmesi anlamına geliyordu. Emlakçı, ısrarla Gobul’u aramış, ancak aile üyeleriyle yüz yüze gelmekten çekinmemişti. Bu aramalar, gerilimi tırmandıran ilk sinyallerdi; zira telefonlar üzerinden başlayan tehditler, kısa sürede gerçek bir tehlikeye dönüştü.
Olayın en vahşi anı, emlakçının markete müşteri kılığında sızmasıyla yaşandı. Güvenlik kameralarının her detayı kaydettiği bu sahnede, emlakçı yaya olarak yaklaştı ve dükkana girdi. Raflardan birkaç ürün seçerek, sanki olağan bir alışveriş yapıyormuş gibi davrandı. Kasa sırasında Furkan Gobul’un arkasında beklerken, diğer müşterinin işlemleri bitmesini sabırla izledi. Bu bekleyiş, planlı bir hamlenin parçasıydı; acele etmeden, dikkat çekmeden pozisyonunu aldı. Ardından, belinden çıkardığı tabancayı bir anda çekerek, Furkan’a ensesinden tek kurşun sıktı. Genç adam, kanlar içinde yere yığıldı; marketin içinde panik hakim oldu. Emlakçı, kaçışını dramatikleştirmek istercesine havaya birkaç el ateş ederek dükkandan uzaklaştı. Bu kaçış, semtin kalabalık caddelerinde kaybolurken, geride şok olmuş tanıklar ve bir ailenin yıkımı bıraktı. Kameralar, emlakçının girişten çıkışa kadar olan tüm hareketlerini net bir şekilde belgeledi; bu görüntüler, soruşturmanın en kritik delili haline geldi.
Furkan Gobul, hemen olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Ancak, ensesinden aldığı kurşun yarası, genç adamın hayatını kurtarmaya yetmedi. Hastane morgunda ailesine teslim edilen Furkan, 21 yaşındaki yaşında trajik bir sonla karşılaştı. Ailesi, bu kayıpla sarsılırken, kardeş Mustafa Gobul olayın hemen ardından konuştu. Mustafa, emlakçının komisyon iddiasının asılsız olduğunu vurgulayarak, “Parayı ödemiştik, bu bir bahane” dedi. Baba Erdal Gobul ise, ev satışından elde edilen kazancın aile marketini ayakta tutmak için kullanıldığını, bu cinayetin sadece bir intikam eylemi olduğunu ima etti. Aile üyeleri, emlakçının ısrarlı aramalarının bir tehdit zinciri oluşturduğunu, ancak polise erken başvurmanın önleyebileceğini düşündüklerini belirttiler. Bu ifadeler, olayın sadece maddi değil, kişisel bir husumete dayandığını gösteriyordu; zira komisyonun ödenmiş olması, emlakçının başka motivasyonlar taşıdığını düşündürüyordu.
Emniyet güçleri, olayın hemen ardından harekete geçti. Güvenlik kamera kayıtları, emlakçının kimliğini ve hareketlerini teyit etmek için incelendi; bu deliller, şüphelinin hızla tespit edilmesini sağladı. Bağcılar Emniyet Müdürlüğü ekipleri, semtteki diğer kamera görüntülerini tarayarak kaçış rotasını belirledi. Tanık ifadeleri de soruşturmayı güçlendirdi; marketteki diğer müşteriler, emlakçının sakin tavrından şüphelenmediklerini, ancak silahı gördüklerinde dehşete kapıldıklarını anlattı. Polis kaynakları, emlakçının silah ruhsatının olup olmadığını araştırırken, olayın organize bir yapıya mı yoksa bireysel bir öfkeye mi dayandığını sorguluyor. Henüz resmi bir tutuklama haberi gelmese de, şüphelinin yakalanması an meselesi olarak değerlendiriliyor. Bu tür cinayetlerde, delillerin hızlı toplanması, adaletin gecikmemesi için kritik; zira İstanbul’un kalabalık yapısı, kaçışları kolaylaştırıyor.
Bu trajedi, emlak sektöründeki komisyon anlaşmazlıklarının ne kadar tehlikeli olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye genelinde, emlakçılar ve müşteriler arasındaki uyuşmazlıklar sıkça mahkemelik olurken, bu olay şiddete evrilen nadir ama korkutucu örneklerden biri. Uzmanlar, komisyonların standartlaştırılması ve arabuluculuk mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Gobul ailesi gibi küçük işletmelerin, bu tür risklere karşı sigorta veya yasal koruma ihtiyacı artıyor. Semt sakinleri, olayın ardından market önünde toplandı; “Adalet istiyoruz” sloganları, sosyal medyada yankı buldu. Aile, Furkan’ın cenazesini defnederken, komşuların desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyor. Bu destek, toplumsal dayanışmanın bir yansıması; ancak, bireysel silahlanmanın yarattığı tehlike, kamuoyunda geniş tartışmalara yol açtı.
Olayın yankıları, İstanbul’un emniyet politikalarını da sorgulatıyor. Bağcılar gibi yoğun nüfuslu semtlerde, ticari mekanlardaki güvenlik önlemleri yetersiz kalıyor. Polis, benzer olayları önlemek için emlakçı dernekleriyle iş birliğini artırabilir; zira komisyon kavgaları, sadece maddi değil, can kaybına yol açıyor. Furkan’ın ailesi, kardeşinin hayallerini anlatırken gözyaşlarına boğuldu: Üniversite hayali kuran genç, ailesine destek olmak için markete koşuyordu. Bu hikaye, gençlerin erken yaşta iş gücüne katılmasının yarattığı baskıyı da ortaya koyuyor. Emniyetin soruşturması ilerledikçe, emlakçının geçmişi aydınlanacak; belki de daha fazla kurbanın önü alınacak.
Geniş perspektiften bakıldığında, bu cinayet Türkiye’nin ekonomik gerilimlerinin bir mikro yansıması. Enflasyon ve işsizlik altında ezilen aileler, emlak gibi sektörlerde hayatta kalma mücadelesi veriyor. 10 bin TL’lik bir komisyon, bir ailenin aylarca çalışmasının karşılığıyken, bu para için dökülen kan utanç verici. Hukukçular, olayın nitelikli adam öldürme suçu kapsamında değerlendirileceğini, ağırlaştırıcı unsurların cezayı katlayacağını belirtiyor. Aile, dava sürecinde tanıklık yapmaya hazır; bu, adaletin tecellisi için bir umut ışığı. Semt dernekleri, güvenlik kameralarının yaygınlaştırılması çağrısı yapıyor.
Sonuç olarak, Bağcılar’daki bu korkunç olay, bir ailenin acısını tüm ülkeye mal ediyor. Komisyon kavgasının kanla sonuçlanması, toplumun güvenlik zafiyetlerini ifşa ederken, Gobul ailesinin mücadelesi ilham veriyor. Furkan’ın anısı, benzer trajedileri önlemek için bir uyarı olsun. Emniyetin hızlı adımları ve yasal reformlar, bu tür dehşetleri tarihe gömebilir. Adalet, sadece bir kelime değil, eyleme dökülmeli; zira her genç, güvenli bir gelecek hak ediyor. Bu hikaye, hepimizi düşündürüyor: Küçük anlaşmazlıklar, büyük kayıplara dönüşmeden nasıl önlenir?