Sonbahar rüzgarları eserken, balıkçılar için heyecanlı günler geri döndü. Av yasağının kalkmasıyla birlikte tekneler yeniden sulara açıldı, ancak bu yılın hikayesi biraz farklı. Denizin derinliklerinden gelen haberler, hem balıkçıları hem de tüketicileri umutlandırıyor. Bu bolluğun arkasında yatan sırlar, mevsimin dönüm noktalarında gizli.
Her şey, 1 Eylül'de av yasağının sona ermesiyle başladı. Balıkçılar teknelerini hazırlayıp denize koştu, ama ekim ayının son günlerinde bir yavaşlama yaşandı. Su sıcaklıklarının hala yüksek olması, avı zorlaştırdı. DEM-BİR Çanakkale-Tekirdağ Bölge Birliği Başkanı Naci Karabiber, bu durumu detaylıca anlatıyor. Karabiber'e göre, geçen sene denizler çeşitlilikle doluydu: palamut, istavrit, kolyoz ve sardalya gibi türler bolca avlanıyordu.
Bu yıl ise tablo bambaşka. Denizlerde hakimiyet hamsiye geçmiş durumda. Palamut neredeyse yok denecek kadar az, lüfer ise kıyıdan seyrek sürüler halinde geçiyor. Bu sürüler o kadar küçük ki, endüstriyel balıkçılar için yeterli değil. Avlamak zorlaşıyor, çünkü çok kıyıya yakın ilerliyorlar. Sonuç olarak, bütün balıkçı gemileri rotayı hamsiye çevirdi. Karabiber, bu yönelimin sebebini net bir şekilde açıklıyor: Hamsi popülasyonu özellikle Karadeniz'de inanılmaz derecede yoğun.
Karadeniz'in batısından doğusuna, Rize'ye kadar uzanan bir hamsi bolluğu var. Bu bolluk, Marmara'dakinden bile fazla. Marmara Denizi'nde de hamsi mevcut, ama henüz yeterince büyümemiş. Yasal av boyuna ulaşmadığı için gemiler oralarda avlanmıyor. Herkes Karadeniz'e akın etmiş durumda. Karabiber, kendi ekiplerinin de birkaç gün içinde Karadeniz'e gitmeyi planladığını söylüyor. Bu yoğun avcılık, denizin bereketini sofralara taşıyor.
Bir başka konu ise müsilaj meselesi. Karabiber, eylül ayının ilk haftalarında, hatta ayın 10'una kadar Tekirdağ bölgesinde, Erdek tarafında ve Çanakkale Boğazı girişinde müsilajın göründüğünü belirtiyor. Bu müsilaj oldukça hızlı yayılmış ve yoğun bir şekilde kendini göstermiş. Ancak hemen ardından gelen kestane karası fırtınası her şeyi değiştirmiş. Her yıl eylül sonlarında esen bu fırtına, müsilajı bir anda ortadan kaldırmış. Karabiber, şu an müsilajı hiçbir yerde gözlemlemediklerini vurguluyor. Sadece Tekirdağ'ın bazı bölgelerinde çok nadir ve etkisiz belirtiler duyuluyor, o kadar.
Balık avcılığının gerçek potansiyelini göstermesi için ise suların soğuması şart. Karabiber, balığın kış mevsiminde en iyi av verdiğini söylüyor. Şu anda balıklar dağınık halde, sular hala biraz sıcak. İlk karlar yağdığında, yağmurlar başladığında sular soğuyacak ve av verimi artacak. Bu soğuma, balık sürülerini toparlayacak ve avcılığı daha verimli hale getirecek.
Karadeniz'de zaten şu an iyi bir hamsi popülasyonu mevcut ve bu durumun daha da iyileşeceği öngörülüyor. Marmara'daki hamsiler büyüdükçe avlanabilir hale gelecek. Ege Denizi'nde de, Yunan tarafında, Cunda Adası ve Ayvalık civarlarında hamsi belirtileri var, ama henüz az. Zamanla yoğunlaşacaklar. Karabiber, bu gelişmelerin Karadeniz'deki av baskısını azaltacağını düşünüyor. Gemilerin bir kısmı Marmara'ya, bir kısmı Ege'ye dağılacak.
Tüm bunlar, balıkçılığın daha güzel ve verimli bir döneme gireceğinin habercisi. Suların soğumasıyla birlikte bolluk artacak, çeşitlilik geri dönecek. Bu da doğrudan fiyatlara yansıyacak. Karabiber'in tahminine göre, önümüzdeki ay hamsi fiyatları yarı yarıya düşebilir. Şu anki yoğun avcılık ve dağılım, piyasayı rahatlatacak.
Balıkçılar için bu, bereketli bir sezonun müjdesi. Tüketiciler ise daha uygun fiyatlarla taze balıklara kavuşacak. Denizlerin bu cömertliği, sofraları renklendirecek ve kış aylarını daha keyifli kılacak. Kim bilir, belki de bu yıl denizden çıkan bolluk, rekor kıracak.