İstanbul'un sakin bir sonbahar sabahında, şehrin en gözde semtlerinde siren sesleri yankılandı. Lüks villaların kapıları zorla açıldı, flaşlar patladı ve bir anda magazin dünyasının en parlak isimleri, beklenmedik bir fırtınanın ortasında kaldı. Bu, sıradan bir gün değildi; adeta bir deprem gibi, her şeyi altüst eden bir gerçeklik kontrolüydü. Vatandaşlar kahvelerini yudumlarken, sosyal medya çalkalanmaya başladı – peki ya asıl hikaye? O, henüz tam olarak açığa çıkmamıştı, ama ipuçları her yerdeydi.
Her şey, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu'nun titiz bir çalışmasıyla başladı. Bu sabah erken saatlerde, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri harekete geçti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan soruşturma yürütülen birçok ünlü ismin kapısını çaldı. Operasyon, şafak vaktinde, şehrin dört bir yanına yayıldı; Beşiktaş'tan Şişli'ye, Etiler'den Nişantaşı'na uzanan rotalarda polis arabaları sokakları doldurdu. Aralarında Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da bulunduğu bu isimler, evlerinden alınarak doğrudan İl Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. İfadeleri alınacak, kan örnekleri incelenecekti – ama bu, sadece buzdağının görünen yüzüydü. İrem Derici'nin stüdyosunda yankılanan şarkılar sustu, Kubilay Aka'nın rol sahneleri yarım kaldı, Kaan Yıldırım'ın set ışıklarının altında bekleyen figüranlar şaşkınlıkla izledi. Hadise Açıkgöz, Berrak Tüzünataç, Duygu Özaslan Mutaf, Demet Evgar Babataş, Zeynep Meriç Aral Keskin, Özge Özpirinçci, Mert Yazıcıoğlu, Feyza Altun, Derin Talu, Deren Talu, Ziynet Sali, Birce Akalay, Metin Akdülger ve Ceren Moray Orcan... Bu liste, Türkiye'nin eğlence sektörünün kalbi gibi atıyordu, şimdi ise nabzı kesilmişti.
Demet Evgar'ın durumu, operasyonun en çarpıcı yüzüydü. "Bahar" dizisinin yıldızı, sabahın ilk ışıklarıyla evinden çıkarıldı; yüzünde o her zamanki sakin ifade, ama gözlerinde bir gölge. Ekipler, kapıyı çaldığında, muhtemelen kahvesini yeni demlemişti – ama o an, her şey değişti. Jandarma araçlarına bindirilen Evgar, diğer isimlerle birlikte komutanlığa taşındı. İfade süreci, saatler sürdü; sorular havada uçuştu, avukatlar koşturdu. Ardından, iki otobüs dolusu ünlü, Bahçelievler'deki Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Kan tahlilleri için sıraya girdiler – birer birer, laboratuvar kapılarında beklediler. Bu sahneler, adeta bir film karesi gibiydi; ama bu sefer, senaryo gerçek hayattan kopmuştu. Hatice Aslan, Evgar'ın "Bahar"daki rol arkadaşı, moral desteği için komutanlığa koştu. "Setimiz durdu," dedi kısaca, sesinde bir hüzünle. "Bu soruşturma yüzünden çekimler aksadı, hepimiz şoktayız." Aslan'ın ziyareti, sadece bir jest değildi; dizinin ekibini temsil ediyordu, çünkü "Bahar"ın yapımcıları, belirsizlikten dolayı tüm programı ertelemişti. Sahneler yarım kaldı, kostümler dolaplarda bekledi – izleyiciler, bir sonraki bölümü merakla beklerken, gerçek hayat bambaşka bir dram yazıyordu.
Bu operasyon, sadece bugünün hikayesi değildi; kökleri, yılların birikmiş şüphelerine uzanıyordu. Hatırlayın, Türkiye'nin magazin dünyası, benzer fırtınalardan defalarca geçmişti. 2010'ların başında, bir grup oyuncunun sosyal medya paylaşımları tetiklemişti ilk büyük dalgayı – o zamanlar, "özendirme" suçlamaları havada uçuşmuş, kariyerler sallanmıştı. 2017'de, bir ünlü partisi baskını, haftalarca manşetleri sürmüştü; isimler gizli tutulsa da, sektörde fısıltılar yıllarca devam etmişti. 2022'de ise, pandemi sonrası özgürleşen gece hayatı, yeni bir skandal dalgası getirmişti – o dönem, bir şarkıcının evinde bulunan maddeler, tüm endüstriyi sorgulatmıştı. Şimdi, 2025'te, sosyal medyanın gücüyle birleşen bu operasyon, daha da büyüktü. Savcılığın iddiası netti: Uyuşturucu kullanımına özendirme, paylaşımlar üzerinden yayılmıştı. Instagram hikayeleri, Twitter thread'leri, hatta TikTok videoları – hepsi, delil zincirinin halkalarıydı. Dilan Polat'ın lüks hayatı sergileyen post'ları, İrem Derici'nin parti fotoğrafları, Hadise'nin enerjik klipleri... Bunlar, masum eğlence miydi, yoksa bir mesaj mı? Uzmanlar, genç neslin bu isimleri rol model aldığını söylüyor; bir paylaşım, binlerce gencin hayatını etkileyebilirdi. Operasyon, bu yüzden geniş çaplıydı – 19 isim, ama arkasında yüzlerce şüpheli hesap yatıyordu.
Peki, bu isimlerin geleceği ne olacak? Kan tahlilleri tamamlandıktan sonra, sonuçlar savcılığa ulaşacak; pozitif çıkanlar için iddianame hazırlanacak, mahkemeler devreye girecek. Demet Evgar için, "Bahar"ın geleceği belirsiz – kanal yetkilileri, "bekle ve gör" modunda, ama reytingler düşerse, senaryo değişebilir. Evgar'ın yıllarca biriktirdiği "temiz aile kadını" imajı, şimdi sorgulanıyor; hayranları ikiye bölündü, bazıları "masumiyet karinesi" diye haykırıyor, diğerleri "yeter artık" diyor. Berrak Tüzünataç'ın uluslararası projeleri aksayabilir, Mert Yazıcıoğlu'nun genç yıldız yükselişi tökezleyebilir. Ziynet Sali'nin sahneleri iptal olur mu? Birce Akalay'ın tiyatro turneleri ertelenir mi? Bu sorular, sektörün kulislerini dolduruyor. Sosyal medyada ise fırtına kopuyor – #Sallandık etiketi trend oldu, binlerce paylaşım yağdı. Bir kullanıcı, "Zeynep Meriç Aral'a süt pompası getirmek zorunda kaldılar, 40'ı çıkmamış bebekle ne alakası var?" diye isyan etti; başka biri, "Bu, zengin-fakir ayrımı mı?" diye sordu. X'te (eski Twitter), videolar dolaşıyor: Otobüslerin Adli Tıp'a girişi, jandarma kapılarında bekleyen avukatlar. Bazıları mizah katıyor – "Simge Sağın da listede mi?" diye şakalar uçuşuyor, ama altında derin bir tedirginlik var.
Operasyonun perde arkasında, daha karmaşık bir tablo yatıyor. Jandarma, aylardır bu isimleri izliyordu; ihbarlar, gizli tanıklar, dijital izler... Hepsi, bir araya getirilmişti. Zeynep Meriç Aral Keskin'in durumu, en duygusalı – yeni anne olmuş bir kadın, şafak baskınında bebeğinden ayrıldı. Jandarma, süt pompası temin etmek zorunda kaldı; bu detay, kamuoyunda infial yarattı. "Telefonla çağırsalardı?" diye soranlar çoğaldı, ama prosedür prosedürdü. Derin Talu ve Deren Talu kardeşler, aile dramını ikiye katladı; anneleri gün boyu hastanede bekledi. Feyza Altun'un moda dünyasındaki etkisi, Özge Özpirinçci'nin feminist ikonluğu – hepsi, bu skandalın gölgesinde soluklaşıyor. Metin Akdülger'in derin rollerinden sonra, gerçek hayattaki bu rol, ironik bir tesadüf. Ceren Moray Orcan ise, sessizce işlemeye devam ediyor; belki de en sakin olanı. Ama hepsinin ortak kaderi: Beklemek. Savcılık, "kullanımı özendirme"yi vurguluyor – TCK 191'e göre, bu suç, 2 ila 5 yıl hapis demek. Deliller yetersiz çıkarsa, serbest kalırlar; ama leke kalır, kariyerler yaralanır.
Bu olay, Türkiye'nin uyuşturucu mücadelesinin bir yansıması. Yıllardır, gençlik arasında kullanım artıyor; raporlara göre, son 5 yılda yüzde 30'luk bir sıçrama var. Ünlüler, bu zincirin halkası – bir post, bir hikaye, binlerce taklidi doğuruyor. Geçmişte, 2019'daki bir operasyon, bir şarkıcıyı sahnelerden uzaklaştırmıştı; o isim, hâlâ toparlanamadı. Şimdi, 2025'te, dijital çağın gücüyle, etki daha büyük. Hükümet, "sıfır tolerans" diyor; bu operasyon, bir uyarı mı, yoksa temizlik mi? Kamuoyu bölünmüş: Bazıları alkışlıyor, "zenginler de hesap versin," diyor; diğerleri, "özel hayat ihlali," diye veryansın ediyor. Sosyal medyada, 10 binden fazla paylaşım var zaten – videolar, otobüslerin içinden sızan görüntüler, hatta jandarma önündeki kalabalıklar. Bir X kullanıcısı, "Demet Evgar'ın o masum bakışları... Bu mu gerçek yüzü?" diye yazmış; cevaplar yağmış. Başka bir post, Hatice Aslan'ın ziyaretini yakalamış: "Set durdu, ama dostluk durmadı."
Geleceğe dair yorumum: Bu, bir dönüm noktası olabilir. Eğer deliller zayıf çıkarsa, isimler toparlanır – ama sektör, daha temkinli olur; paylaşımlar azalır, partiler gizli kalır. Pozitif sonuçlar çıkarsa, davalar uzar, hapisler gündeme gelir; "Bahar" gibi diziler, yeni yüzlere döner. Demet Evgar, belki bir röportajla döner, "hayat dersi" diye anlatır. Ama asıl kazanan, farkındalık olur – gençler, idollerini sorgular; aileler, konuşmaya başlar. İstanbul'un bu şok sabahı, sadece ünlüler için değil, hepimiz için bir ayna. Karanlık sırlar aydınlanırken, soru şu: Işık, her şeyi değiştirecek mi, yoksa gölgeler uzayacak mı? Saatler ilerledikçe, yeni detaylar sızıyor; Adli Tıp'tan ilk raporlar yarın gelebilir. Bekleyip görelim – ama unutmayın, bu hikaye, henüz bitmedi. Yıldızlar düşerken, yeni yıldızlar doğabilir; ya da hepsi, aynı gökyüzünde soluklaşır.
Bu operasyonun yankıları, haftalar sürecek. Yapımcılar, sözleşmeleri gözden geçiriyor; ajanslar, kriz yönetimi ekiplerini topluyor. İrem Derici'nin hayranları, "masum" kampanyası başlattı; Hadise'nin Avrupa turnesi, iptal sinyalleri veriyor. Kubilay Aka'nın genç hayran kitlesi, şokta – "O mu? İmkânsız!" diyorlar. Kaan Yıldırım'ın sessizliği, en çok konuşulanı. Berrak Tüzünataç, yurtdışı kaçışını erteledi; Duygu Özaslan Mutaf, moda defilelerini iptal etti. Zeynep Meriç Aral Keskin'in bebeği, annesini bekliyor – bu detay, vicdanları sızlatıyor. Özge Özpirinçci'nin sosyal adalet post'ları, şimdi ironiye dönüştü; Mert Yazıcıoğlu'nun gelecek filmleri, belirsiz. Feyza Altun'un influencer krallığı sallanıyor; Derin ve Deren Talu, aile dramıyla boğuşuyor. Ziynet Sali'nin şarkıları, radyo playlist'lerinden düşebilir; Birce Akalay'ın güçlü kadın rolleri, sorgulanır. Metin Akdülger, derin bir sessizliğe gömüldü; Ceren Moray Orcan, en az konuşanı. Dilan ve Engin Polat çifti, lüks imparatorluklarını koruma derdinde. Hatice Aslan'ın moral ziyareti, umut ışığı – ama setler ne zaman döner? Bu sorular, İstanbul'un trafiğinde, kahvehanelerde, ev sohbetlerinde dönüyor.
Sonuçta, bu sabahın sirenleri, bir uyandırma servisiydi. Türkiye, ünlüler üzerinden kendi aynasına bakıyor: Zenginlik, şöhret, bağımlılık... Hepsi iç içe. Demet Evgar'ın evinden çıkan o an, belki de hepimizin hikayesi – beklenmedik bir kapı çalınması. Karanlık dağılır mı? Işıklar yanar mı? Zaman gösterecek, ama bir şey kesin: Magazin, artık eskisi gibi olmayacak. İzleyin, okuyun, tartışın – çünkü bu, sadece bir operasyon değil; bir çağın sonu, belki de başlangıcı.