Piyasalar son günlerde adeta bir roller coaster yolculuğuna çıktı. Küresel ekonomik belirsizlikler, jeopolitik gerilimler ve merkez bankalarının beklenmedik adımları, yatırımcıların nabzını hızlandırıyor. Özellikle gelişmekte olan piyasalarda, para birimlerinin ani dalgalanmaları hem fırsatlar hem de tuzaklar yaratıyor. Türk Lirası gibi yüksek faiz ortamı sunan varlıklar, uzun süredir carry trade stratejilerinin odak noktasıydı. Ancak, bu cazibe ne kadar sürecek? Yatırımcılar, risk iştahlarının sınırlarını zorlarken, büyük oyuncuların hamleleri tüm dengeleri değiştirebiliyor. Bu tür gelişmeler, sadece bireysel portföyleri değil, ulusal ekonomilerin kaderini de etkileyebiliyor. Peki, son dönemde ne oldu da dolar kuru birdenbire zirvelere oynadı?
Citigroup'un strateji ekibinin yayınladığı son not, bu sorunun anahtarı niteliğinde. Banka, Türk Lirası üzerindeki uzun pozisyonlarını kapatarak elde ettiği getirileri realize etti ve bunları dolara çevirdi. Bu karar, Mart 2024'ten bu yana Londra offshore piyasalarında carry trade yapan yatırımcılar için USD bazında yaklaşık yüzde 30 net kazanç anlamına geliyor. Citigroup'un lideri Luis Costa, notunda küresel risk faktörlerinin yükseldiğini vurgulayarak, "Kısa vadede daha temkinli bir duruş sergiliyoruz" diyor. Costa'ya göre, birçok önemli uluslararası unsurun belirsizliği artıyor ve bu durum, yerel para birimlerinde ani duraksamalar yaratabilir. Ek olarak, Euro/Forint kısa pozisyonu ve iki yıllık Güney Afrika randı alım pozisyonlarından da kâr elde edildiğini belirtiyor. Banka, CEEMEA ile Latin Amerika döviz piyasalarındaki model portföylerini nötr seviyeye çekti. Bu hamle, TL'de zirve noktasının yaklaşıldığına dair güçlü bir sinyal olarak yorumlanıyor.
Peki, bu kararın arkasında yatan dinamikler neler? Yüksek politika faizi sayesinde TL, yabancı yatırımcılar için cazip bir liman haline gelmişti. Merkez Bankası'nın sıkı para politikası, carry trade'leri besledi ve kısa vadeli sermaye akımlarını hızlandırdı. Ancak Citigroup gibi dev bir kurumun pozisyonlarını kapatması, diğer oyuncuları da harekete geçiriyor. Ekonomist İris Cibre, temmuz ayında benzer bir detaya işaret ederek, "Başka çıkışlar da olacak" öngörüsünde bulunmuştu. Nitekim, bu uyarı gerçekleşiyor gibi görünüyor. Citigroup'un adımı, likiditeyi koruma ve riskten kaçınma eğilimini yansıtıyor. Küresel piyasalarda doların güçlenmesi, Avrupa'daki büyüme yavaşlaması ve jeopolitik belirsizlikler, bu temkinli yaklaşımı tetikliyor. Costa, "Yerel para birimlerinin trendi ani bir duraksamaya uğrayabilir ve bu, yabancı yatırımcı portföylerinde ciddi dalgalanmalara yol açabilir" diye ekliyor. Bu sözler, piyasalardaki tedirginliği bir kez daha gözler önüne seriyor.
Dolar/TL kurundaki etki ise göz ardı edilemez. Citigroup'un kâr realizasyonu sonrası, gece saatlerinde kur 41,95 lira sınırını aşarak 42,05'e yükseldi. Bankalararası piyasada ise 42,1036 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıldı. Euro/TL de 48,85 civarında işlem görerek baskı altında kaldı. Bu rekorlar, sadece sayısal bir artış değil; sermaye çıkışlarının habercisi olarak değerlendiriliyor. Eğer diğer yabancı yatırımcılar da benzer bir strateji izlerse, TL varlıklarında satış baskısı artabilir. Hazine tahvilleri ve borsa endekslerinde volatilite yükselebilir, kısa vadeli sermaye akımlarına bağımlı ekonomiler için uyarı zilleri çalmaya başlar. Türkiye gibi ülkeler, bu tür hamlelerin ulusal rezervler ve ithalat maliyetleri üzerindeki zincirleme etkilerini yakından izlemek zorunda kalıyor.
Güncel verilere bakıldığında, 24 Ekim 2025 itibarıyla dolar alış fiyatı 42,0527 TL seviyesinde seyrediyor. Bu, bir önceki günün 41,9839 TL'sinden belirgin bir sıçrama anlamına geliyor. Serbest piyasada euro ise 48,8048 TL'den güne başlamıştı, ancak Citigroup'un hamlesi sonrası yukarı yönlü baskı devam ediyor. Merkez Bankası'nın günlük kurları da bu trendi doğruluyor; Ekim ayı boyunca istikrarlı bir yükseliş gözlemleniyor. Yatırımcılar arasında "Kâr zamanı geldi mi?" sorusu yankılanıyor. Citigroup'un çekilmesi, domino etkisi yaratabilir ve daha fazla kurumun pozisyonlarını gözden geçirmesine yol açabilir. Bu durum, gelişmekte olan piyasalarda likidite sıkışıklığını derinleştirebilir.
Citigroup'un küresel stratejisine dair başka ipuçları da var. Banka, Mısır'ın 2051 vadeli tahvillerinde taktiksel uzun pozisyon açarken, 2033 vadeli tahvillerdeki eğrinin rekor seviyelere ulaştığını not ediyor. Bu, risk dağılımının bir parçası; TL'den çıkış, alternatif fırsatlara yönelimi gösteriyor. Ancak, bu çeşitlilik bile ana odağı değiştirmiyor: Yüksek faiz ortamının sonuna mı geliniyor? Costa'nın temkinli duruşu, sadece bir bankanın değil, sektörün genel hissiyatını yansıtıyor. Piyasalar, bu tür dev hamlelerin yarattığı dalgaları haftalarca hissedebilir. Yatırımcılar, portföylerini yeniden yapılandırırken, bu gelişmeleri bir uyarı olarak görüyor.
Yurt içi dinamikler de bu tabloyu karmaşıklaştırıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan hakkında "casusluk" suçlamasıyla soruşturma başlatması, belirsizliği artırıyor. İfadeleri alınacak bu isimler, siyasi arenada yankı uyandırıyor. Aynı soruşturma kapsamında Merdan Yanardağ'ın gözaltına alınması, iç piyasalardaki risk algısını yükseltiyor. CHP kurultayıyla ilgili iptal davası da yakından takip ediliyor. Bu olaylar, ekonomik kararların ötesinde, genel istikrarı etkileyen unsurlar olarak öne çıkıyor. Yabancı yatırımcılar, siyasi gelişmeleri ekonomik risklerin bir parçası olarak değerlendiriyor ve bu da Citigroup gibi kurumların çekilme kararlarını hızlandırıyor.
Piyasa uzmanları, bu konjonktürde ne yapılacağını tartışıyor. Carry trade'lerin cazibesi, yüksek faizlerle sınırlı kalmamalı; risk yönetimi ön planda olmalı. Citigroup'un modeli, kısa vadeli kâr odaklı stratejilerin sınırlarını gösteriyor. USD bazında yüzde 30'luk getiriler etkileyici olsa da, ani ters köşeler her şeyi silebilir. Yatırımcılar, diversifikasyonu artırarak, doların güçlenme trendine karşı korunmalı. Merkez Bankası'nın politika araçları da kritik; faiz indirimleri veya müdahaleler, kur baskısını hafifletebilir. Ancak, küresel rüzgarlar ters esecek gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Citigroup'un TL pozisyonlarını kapatması, dolar/TL'yi rekorlara taşırken, piyasalardaki tedirginliği zirveye çıkarıyor. Bu hamle, sadece bir bankanın tercihi değil; sektörün risk algısının bir yansıması. Luis Costa'nın uyarıları ve İris Cibre'nin öngörüleri, önümüzdeki günlerin ne kadar volatil geçebileceğini işaret ediyor. Yatırımcılar, bu fırtınada rotalarını iyi ayarlamalı. Doların bu yükselişi, fırsat mı yoksa tehlike mi? Cevap, önümüzdeki haftalarda netleşecek. Piyasalar nefesini tutmuş bekliyor; siz de bu gelişmeleri kaçırmayın, kararlarınızı buna göre şekillendirin.