Siyasetin en karanlık koridorlarında, bazen bir kıvılcım bile devrimleri tetikler. İstanbul'un kalabalık damarlarında, Şişli'nin taş döşeli sokaklarında, adalet arayışının yankıları yıllardır dolaşır. Bir yanda yükselen gökdelenler ve AVM'lerin neon ışıkları, diğer yanda meydanlara sığınan binlerce vicdan. Bu akşam, Cevahir AVM'nin önü sıradan bir buluşma noktası olmaktan çıkıp, bir direniş kalesine dönüştü. Soğuk rüzgarlar eserken, kalabalıklar ısınmak için değil, öfke ve umutla toplandı. Her çarşamba gibi, bu da bir miting değil, bir eylem; bir feryat değil, bir manifesto. Ama asıl soru şu: Bu sesler, zincirleri kıracak mı, yoksa duvarlara mı çarpacak? On binlerce insan, ellerinde bayraklar, dudaklarında marşlar, sabırsızlıkla bekliyordu. Ve o an geldiğinde, sahnede beliren figür, sadece bir lider değil, bir sembol oldu.
Gerçek hikaye, tam 200 gün önce başlayan bir kâbusla örülü. Hatırlayın o mart ayını: 19 Mart'ta, İstanbul'un kalbine inen darbe gibi bir operasyon. CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, üç kez halkın oyuyla seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ansızın kelepçelendi. Suç? Erdoğan'ı yenmek, milletin iradesini temsil etmek. Yanında, 16 belediye başkanı, sayısız bürokrat, meclis üyesi ve aileler – hepsi zindanlara atıldı. Silivri'nin demir parmaklıkları, Şişli'nin seçilmiş başkanı Resul Emrah Şahan'ı yuttu. Kumpaslar üst üste yığıldı: Gizli tanıklar, şantajlar, sürgünler, hatta sağlıkla tehditler. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in ailesi gözyaşları içinde, Mehmet Murat Çalık'ın hayatı pamuk ipliğine bağlı. 200 gün, sadece sayılar değil; geceleri uykusuz kalan anneler, okula gidemeyen çocuklar, kesintiye uğrayan hizmetler demek. Ve CHP, bu zulme karşı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" bayrağını açtı. Her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde, her hafta sonu Anadolu'nun bir şehrinde meydanlar doldu. 60'ıncı eylem, Şişli'de: Darbenin beşiği, direnişin kalbi.
Meydan, saat 20.30'u vurduğunda adeta bir volkan gibi patladı. Cevahir AVM'nin önü, polis barikatlarıyla çevrili bir kale. Türk bayrakları, Atatürk posterleri, Özgür Özel ve CHP flamaları rüzgarda dalgalanıyor. Kalabalık, soğuğa rağmen eriyor: Otobüsler, minibüsler, yürüyüş kolları... Gençlik kolları, Atatürk Evi Müzesi'nden Cevahir'e zıplayarak, "Zıpla" ve "Diplomasız" sloganlarıyla yürüyor – polis anonsları "kanunsuz" diye kesmeye çalışıyor, ama sesler daha gür. "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" nakaratları yükseliyor. Ve sahnede, CHP Genel Başkanı Özgür Özel beliriyor. Konuşmasına, Sevinç Eratalay'ın şarkı sözleriyle başlıyor: "Kaldır başını utangaç vatanım, mutluluğuna birkaç fırça vuracağız. Bütün renklerle onurlu güzel yarınlar kuracağız..." Sesindeki titreşim, meydanı sarıyor. "Yine meydanlara sığmayan, omuz omuza dayanışmaya gelen, iradesinin arkasında duran tüm Şişlilere selam olsun!" diye haykırıyor. İlk mitinglerden birinin Şişli'de olduğunu hatırlatıyor: "İstanbul'u tamamlayıp, umarım ihtiyaç kalmaz... Ama 200. gün, 200. kara gece bu gece. Çağlayan Adliyesi'ne yakın bu meydanda, adaletsizliklere meydan okumaya geldik."
Özel'in sözleri, bir nehir gibi akıyor – her damlası öfke, her kıvrımı umut. Şişli'nin zindandaki başkanı Resul Emrah Şahan'a selam gönderiyor: "Silivri'de bileğini bükemedikleri, baş eğdiremedikleri..." 16 belediye başkanına, Erdoğan'ı yenme "suçundan" hapiste olan İmamoğlu'na uzanıyor: "Bileğini bükemediği, hepimizin arkasında olduğu bir sonraki cumhurbaşkanımıza selam olsun!" 200 gündür meydanlarda olduklarını vurguluyor: "Haksızlığa, hukuksuzluğa direniyoruz. 60. kez buradayız – miting için değil, eylem için!" Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın'ı temsilen selamlıyor, partinin en genci Hikmet Çetin'i anıyor – yoğun bakımda ama kalbi meydanda. Alkışlar gökleri inletiyor. "200 gündür ahlaksızca saldırıyorlar," diyor Özel, sesi yükselerek. Çağlayan'daki iftiranameyi beklediklerini, gizli tanıkların ahlaksızlıklarını, tehditleri, şantajları sıralıyor. "Sağlıkla uğraşıyorlar, anneleri, evlatları gözyaşlarına boğuyorlar. İddianameyi bekliyoruz – yargılanmak için değil, iftiracıları yargılamak için!"
Konuşma, bir dönemeçte AK Parti'ye dönüyor: "AK Parti siyaset üretmeyi bıraktı. Erdoğan mindere çıkamıyor, partisine güvenmiyor." Bakan Yardımcısı'ndan Cumhuriyet Başsavcısı'na atanan ismi işaret ediyor: "Anayasa'ya göre dönemez – ama arkadan dolanıyorlar. Zulmün başı, partinin yargı kolu!" Hesap soracaklarını ant içiyor: "Ant olsun ki soracağız!" 200 gün前の darbe'yi hatırlatıyor: "Milletin iradesine darbe yaptılar. İddianame yok, ama başsavcı 'yüzyılın yolsuzluğu' diyor – HSK sessiz!" Gizli evraklar yandaş medyaya sızıyor, algı operasyonu dönüyor. "Tuğla gibi iddianame" lafını Ergenekon, Balyoz kumpaslarına bağlıyor: Zekeriya Öz'ün kaçışı, İlker Başbuğ'un iftiraları, Tuncay Özkan'ların müebbetleri... "Erdoğan 'savcıyım' diyordu o gün. Şimdi aynı yol!" Türkan Saylan'ın ev baskınını anlatıyor: "74 yaşında kanser hastası... Bir polis, çocuğuna burs rica ediyor. Türkan Hoca veriyor – Çağdaş Yaşam'dan mezun oluyor. Zulme rağmen merhametimiz var!"
En vurucu kısım, Erdoğan'ın geçmişine: "İBB Başkanı'yken yüzde 23 oyla seçildi. Soruşturmalar, iddianameler... Rüşvet, irtikap, terör yardımı suçlamaları. Kapısına polis dayandı mı? Emine Hanım'a 'Çekil, Tayyip'i almaya geldik' dediler mi? Vatan Emniyette tutuldu mu? Tutuklandı mı?" Karşılaştırıyor: "Bizimkine yapıyorlar – 31 yıl sonra diploma iptali, 17 yaşındaki çocuğa zulüm!" "Kötülükten başka düşünmeyen bir korkak var karşımızda!" diye bitiriyor. Kadim isimli vatandaşa selam, birlikte "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganı. Meydan inliyor.
Bu mitingin kökleri, CHP'nin direniş geleneğine uzanıyor. 19 Mart darbesi sonrası Saraçhane'de yedi gün yedi gece nöbet, Maltepe'de 2.5 milyonluk miting... Şişli, kayyum atanan ilk ilçe – sembolik bir intikam. Özgür Özel'in liderliğinde, tematik eylemlerden (buğday, çay, emekli mitingleri) ulusal çapa sıçradı. X'te #200Gün etiketiyle binlerce paylaşım: "Hak, hukuk, adalet!" Gençler zıplıyor, polis anonsları boğuluyor. Murat Emir Grup'ta: "FETÖ artıkları, adalet terazisine çarpacaklar!" Gelecek? Önce iddianame, sonra hesap. Erken seçim çağrıları yükseliyor: "İmamoğlu hapiste de olsa adayımız!" Samsun'da büyük miting, İzmir'de devam... Bu dalga, Anadolu'yu saracak mı? Yozgat'ta traktör konvoylarına cezalar – Özel üstleniyor: "Ödeyeceğim, meydan okuyorum!"
Ama heyecan burada bitmiyor. 200 gün, bir eşik: Zulüm yoruldu, direniş güçlendi. Şişli'nin soğuk gecesi, sıcak bir zaferin habercisi mi? Özgür Özel'in sözleri gibi: "Saklında dursun umut, yarını bunlar saracak." Gençlere özgürlük çağrısı, Silivri'ye haykırış... Polis barikatları aşılacak, zincirler kırılacak. Bu miting, sadece bir toplanma değil; bir uyanış. Erdoğan'ın "cuntacı" ithamlarına "Haddini bil!" yanıtı, İnönü'ye laf sokmalarına ateş. CHP, sokakta – her gün sahada. İktidar yürüyüşü başladı: Adana yarın, Antalya cuma, Malatya cumartesi... Türkiye nefesini tuttu. Bu fırtına, sarayı mı yıkacak? Cevap, meydanlarda. Ve biz, o seslerin arasında, kalplerimizle direniyoruz – zaferin tadı, direnişin kokusuyla.




