Yaşam

Bağdat Caddesi'nde Korkunç An: Acıgöl Kimliği Güvenli

İrem Helvacıoğlu 6 günlük kızıyla yürürken kazadan son anda kurtuldu. motosiklet kaldırıma fırladı, oyuncunun başına 12 dikiş atıldı.

İstanbul'un en kalabalık ve canlı semtlerinden biri olan Kadıköy'ün sembol caddelerinden Bağdat Caddesi, dün akşam saatlerinde bir dakika içinde hayatın ne kadar kırılgan olabileceğini kanıtlayan bir olaya sahne oldu. Sıradan bir akşam yürüyüşü, bir an içinde ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalınmasına dönüştü ve bu talihsizlik, tanınmış bir isimle birlikte yürüyen küçük bir aileyi hedef aldı.

İstanbul'un sevilen oyuncularından İrem Helvacıoğlu, çok genç bir anne olarak hayatının bu kadar özel bir döneminde başına gelmeyecek bir olayla karşı karşıya kaldı. Sadece 6 günlük olan kızı Sora ile eşi Ural Kaspar ile birlikte evlerine doğru yürürken, aklının ucundan bile geçmeyecek bir tehlikeyle karşılaştı. Kaldırımda yürüyor olmaları, güvende olduklarını düşünmelerini sağlıyordu ama Trafik kurallarına uymamanın ne kadar vahim sonuçlar doğurabileceğini, bir saniye içinde öğrenmek zorunda kaldılar.

Olay, bir araba ile motosiklet arasında yaşanan çarpışmayla başladı. Arkalarından gelen bir araç ve onu takip eden motosiklet, nedensiz bir şekilde çarpıştı. Bu çarpışmanın en korkunç sonucu, motosikletin kontrolünü kaybederek kaldırıma fırlaması oldu. İrem Helvacıoğlu ve ailesi, o sırada tam da bu kaldırım üzerinde yürüyorlardı. Motosiklet, sanki biçerdöver gibi onlara doğru hızla yaklaşıyordu ve kaçmak için çok az zamanları kaldı.

İrem Helvacıoğlu o anı şöyle tarif etti: "Bir araç ile motosiklet arasında çarpışma sonucu, fırlayan motosiklet kaldırımda yürürken bizi biçerdöver gibi biçti. O an Sora kollarımdaydı ve başıma düştüm. Darbenin etkisiyle başımda bir yarılma oluştu ve 10-12 dikiş atıldı." Bu cümleler, bir annenin en korkunç kabusunu yaşadığını, sevgilisini korumaya çalışırken kendisinin zarar gördüğünü ve en önemlisi, 6 günlük bebeğinin hayatının da tehlikede olduğunu gösteriyor.

Helvacıoğlu'nun yaşadığı şanssızlıklar bununla da sınırlı kalmadı. Geçmişte yaşadığı bir kaza sonucu elinde oluşan sinir hasarı, bu olay sırasında tekrar nüksetti. Doktorlar tarafından "geçmiş kaza hasarı" olarak nitelendirilen bu durum, eski yaralanmasının tam olarak iyileşmediğini ve bu yeni kaza ile birlikte tekrar aktif hale geldiğini gösteriyor. Eşi Ural Kaspar da düşme sırasında yaralandı, ancak neyse ki onun yaralanması o kadar ciddi değildi.

Olayın en büyük mucizesi, 6 günlük Sora'nın hiç yaralanmamasıydı. Helvacıoğlu, "Bunların hepsi olurken en büyük şükran sebebimiz, kızımızı koruyabildiğimiz ve onun sağlıklı olması" diyerek bu durumu vurguladı. Anne sezgisiyle hareket ederek bebeğini kollarında koruyan İrem, kendi zarar görmeyi göze alırken çocuğunu tehlikeden uzak tutmayı başardı. Bu, bir annenin içgüdüsel davranışının ne kadar güçlü olabileceğini gösteren en güzel örneklerden biri olarak değerlendirilebilir.

Motosiklet sürücüsü de bu kazada yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Kaza, tüm taraflar için olumsuz sonuçlar doğurdu ancak İrem Helvacıoğlu'nun yakınları, onun bu durumdan sağ çıkmasını büyük bir mucize olarak değerlendirdi. Özellikle bebeğin sağ salim kalması, bu olayın en olumlu yanı olarak ön plana çıktı.

Oyuncu, bu travmatik deneyimi sosyal medyadan paylaşarak hem takipçilerine bilgi verdi hem de konunun ciddiyetini vurguladı. "İlk olarak merak edip arayan herkese teşekkür ederiz. Ne yazık ki, evimize doğru kaldırımda yürürken trafik kuralı ihlali nedeniyle bir kazaya da maruz kaldık" diyerek olayı duyuran Helvacıoğlu, açıklamasında hem şükran hem de kararlılık karışımı bir duyguyu dile getirdi.

Helvacıoğlu'nun bu kaza, bir tesadüf değildi. Geçen yıl yaz döneminde de benzer bir olay yaşamıştı. O sırada denizde yüzerken bir çocuğun üzerine düşmüş ve bu da fiziksel zarar görmüştü. "Geçen yaz denizde yüzerken üzerime bir çocuk düşmüştü" diyerek geçmiş deneyimini anlatan oyuncu, son bir yıl içinde ikinci kez benzer bir talihsizlik yaşadığını belirtti. Bu durum, hayatın ne kadar öngörülemez olabileceğini ve her zaman dikkatli olmak gerektiğini gösteriyor.

Oyuncu, bu deneyimi yaşadıktan sonra sadece kendisi için değil, toplum için de önemli bir mesaj verdi. "Bu olay, trafik kurallarına uymamanın ne kadar ağır sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha gösterdi. Bu yüzden olanların cezasız kalmaması ve benzer olayların tekrar etmemesi için yasal süreci kararlılıkla takip edeceğiz" diyerek hukuki sürecin başlatıldığını duyurdu. Bu açıklama, sadece kişisel öfkesini dile getirmekle kalmayıp, toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi.

Bağdat Caddesi, İstanbul'un en canlı bulvarı olarak biliniyor ve her gün binlerce insan tarafından kullanılıyor. Özellikle akşam saatlerinde kalabalık olan bu caddede, yürüyen insanlar için kaldırımın güvenli olduğu düşünülüyor. Ancak Helvacıoğlu'nun yaşadığı olay, kaldırımda dahi tam olarak güvende olunmadığını ve araçların bu alanları işgal edebileceğini hatırlattı. Trafik kurallarına uymamanın, sadece sürücüler için değil, yayalar için de ölümcül sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha kanıtladı.

İstanbul'da yaşayan herkes, hele ki ebeveynler, bu haberi duyduktan sonra bir kez daha düşündü. Çocuklarıyla birlikte yürürken güvende olduklarını sanırken, bir araba-motosiklet çarpışmasının sonuçlarının ne kadar korkunç olabileceğini gözden geçirdi. Sosyal medyada olayı paylaşan Helvacıoğlu'nun takipçileri, hem geçmiş olsun mesajları gönderdi hem de kendi deneyimlerini paylaştı.

Bu olay, trafik güvenliği konusunda toplumsal bilinci artırma açısından da önemli bir fırsat sunuyor. Bir ünlü ismin başına geldiği için medyada geniş yer bulan bu kaza, aslında her gün yaşanan ama haber olmayan onlarca kazanın sadece bir tanesi. Ancak bu haberin etkisiyle, belki de daha fazla insan trafik kurallarına dikkat etmeye, sürücüler daha dikkatli olmaya başlar.

İrem Helvacıoğlu'nun yaşadığı bu deneyim, bir sanatçının kişisel trajedisinin toplumsal bir farkındalığa dönüşebileceğini gösteriyor. Onun kararlılığıyla başlattığı hukuki süreç, belki de gelecekte benzer olayların önlenmesinde rol oynar ve bu deneyimin anlamı, sadece yaşadığı kişisel trauma ile sınırlı kalmaz. İstanbul sokaklarında yürüyen herkes için daha güvenli bir çevre yaratılmasına katkıda bulunur.