Yaşam

Askeri Liseler Yeniden Açılmalı: Ordunun Geleceğini Güçlendirecek Hamle

Türkiye'de askeri eğitim tartışmaları hız kazanıyor; tarihi liselerin dönüşü ordunun disiplinini nasıl etkileyecek? Bu kritik gelişmeleri kaçırmayın, geleceğin komutanları için heyecan verici bir adım sizi bekliyor...

Türkiye'nin savunma gücünü şekillendiren kurumlar, yıllardır tartışmaların odağında yer alıyor. Özellikle son dönemde, askeri eğitim sistemindeki değişimler, hem tarihsel kökleri hem de geleceğe yönelik vizyonuyla dikkat çekiyor. Bu süreç, ordunun yapısını derinden etkileyen kararlarla dolu ve şimdi yeni bir dönemin eşiğinde olabiliriz.

İstanbul Boğazı'nın incisi olarak bilinen Kuleli Askeri Lisesi başta olmak üzere, İzmir Maltepe Askeri Lisesi, Bursa Işıklar Askeri Lisesi, Heybeliada Deniz Lisesi, Bursa Hava Lisesi, Erzincan Askeri Lisesi ve Selimiye Askeri Ortaokulu gibi kurumlar, yaklaşık iki asır önce kurulmuştu. Bu okullar, harp akademilerine öğrenci yetiştirmek, orduyu yönetecek komutanlar ve genelkurmay başkanları çıkarmak amacıyla tasarlanmıştı. Tarih boyunca, bu liseler Türk Silahlı Kuvvetleri'nin omurgasını oluşturmuş, disiplinli bir eğitim anlayışı ile gençleri şekillendirmişti.

2016 yılındaki olaylar sonrası, bu okullar bir kararname ile kapatılmıştı. O dönemde olağanüstü hal gerekçesiyle alınan bu karar, Anayasa Mahkemesi'nde üç yıl süren bir dava sürecine konu olmuştu. Mahkeme, anayasal güvencelere rağmen, olağanüstü şartlar altında böyle adımların atılabileceğini belirterek kapatma kararını onaylamıştı. Bu süreçte, askeri hastaneler de benzer şekilde etkilenmiş, tek bir imza ile faaliyetlerine son verilmişti.

Kapatma kararına rağmen, Türk ordusunun eğitim ihtiyaçları göz ardı edilmemişti. Sadece altı ay sonra Milli Savunma Üniversitesi kurulmuş, bu yeni yapı ile komuta kademesinin yetiştirilmesi sağlanmıştı. Cumhuriyet tarihinin ilk Genelkurmay Başkanı ve ilk Milli Savunma Bakanı olan Orgeneral Fevzi Çakmak gibi isimler Kuleli mezunuydu. Benzer şekilde, son Milli Savunma Bakanı Orgeneral Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu da aynı liseden çıkmıştı. Işıklar Askeri Lisesi ise 10 genelkurmay başkanı ve 40 kuvvet komutanı yetiştirmiş bir efsaneydi; bu okul Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na, Kuleli ise Milli Savunma Üniversitesi'ne devredilmişti.

Bu dönemde, eğitim politikalarında dikkat çekici karşıtlıklar yaşanmıştı. İmam hatip okullarının orta kısımları, 2016 olaylarından üç yıl önce açılmış ve "kutlu bir mücadelenin sembolü" olarak tanımlanmıştı. Osmanlıcı bir bakışla, Anadolu insanının yarım kalan hikâyesi olarak görülen bu okullar genişletilirken, 1789'da II. Mahmut tarafından kurulan askeri liseler beş günde kapatılmıştı. Artık komuta kademesi, üniversite sınavına benzer bir Milli Savunma Üniversitesi sınavı ile belirleniyor, sivil bir yapıya emanet ediliyordu.

Milli Savunma Üniversitesi'nin yönetimi de bu değişimin bir yansımasıydı. Rektör Erhan Afyoncu, Marmara Üniversitesi tarih mezunu bir profesör olarak göreve getirilmişti. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da ekonomi mezunu olarak üniversitenin yüksek danışma kurulunda yer alıyordu. Rektör yardımcılarından Prof. Dr. Serdar Salman İstanbul Teknik Üniversitesi metalurji mühendisi, Prof. Dr. Talat Canbolat ise İstanbul Üniversitesi hukuk mezunuydu. Bu isimler, asteğmen rütbesiyle askerliklerini tamamlamış sivillerdi. Üniversitenin askeri kökenli yardımcıları ise Heybeliada Deniz Lisesi mezunu Tümamiral Ayhan Aydın ve askeri lise çıkışlı Tümgeneral Burhan Aktaş'tı; Aktaş, kısa süre önce Genelkurmay Personel Başkanlığı'ndan atanmıştı. Beş kişilik üst yönetimde üç sivil bulunuyordu ve bunlar askeri okul geçmişi olmaksızın general rütbesine yükseltilmişti.

Bu atamalar, askeri eğitimin sivil ellere teslim edilmesi açısından tartışmalıydı. "Orduya siyaset sızdırılamaz" diyen rektörün kendisi de tarihçi kökenliyken, Selçuklu'dan Osmanlı'ya ve cumhuriyete uzanan tarihsel süreçte benzeri görülmemiş bir uygulama olarak değerlendiriliyordu. Bu durum, harp taktikleriyle nasıl bağdaştırılacağı sorusunu akıllara getiriyordu.

Uluslararası boyutta da ilginç gelişmeler yaşanmıştı. Askeri liseler kapatılırken, Ege'deki Aydın Hurşit Adası ve Aydın Eşek Adası'nda Yunanistan tarafından kaçak okullar açılmıştı. Bu okullarda, Gökçeada'ya Yunanca "İmroz" denerek, adaların Yunanistan'a ait olduğu anlatılıyordu. Türk askeri liselerinin kapatılmasıyla eş zamanlı olarak imam hatip orta kısımlarının açılması ve Yunan okullarının faaliyete geçmesi, ciddi bir çelişki olarak görülüyordu.

Olağanüstü hal dönemi, üç ay arayla yedi kez uzatılmış olsa da yedi yıl üç ay önce sona ermişti. Bu, askeri liselerin açılmasının önündeki engelleri kaldırmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin dayanağı olan olağanüstü hal kararı hukuken geçerliliğini yitirmişti. Kuleli'nin yabancı dil yüksekokuluna dönüştürülmesi, Arapça, Farsça ve Yunanca gibi dillerin öğretildiği bir merkeze çevrilmesi kabul edilemez bulunuyordu.

Son dönemde, askeri hastanelerin yeniden açılması için çalışmalar başlatılmıştı; bu kurumlar dokuz yıl önce cumhurbaşkanlığı talimatıyla kapatılmıştı. Benzer şekilde, askeri liselerin de açılması gündeme gelmişti. Özellikle 2025 yılında, siyasi figürlerden çağrılar yükselmişti; örneğin Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, kapatılan askeri kurumların yeniden faaliyete geçeceğini belirtmişti. Emekli milletvekili Tevfik Diker de cumhurbaşkanına seslenerek askeri liseler ve ilgili kurumların açılmasını talep etmişti. Kuleli'nin müze olma ihtimali de tartışılırken, 21 Eylül 2025'te kuruluşunun 180. yılı kutlanmıştı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 102. kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim'e günler kala, bu liselerin açılması çağrıları güçlenmişti. Boğaz'a nazır konumuyla dikkat çeken Kuleli gibi yerler, yıllardır çeşitli ilgileri çekse de, asıl değeri generaller yetiştirmesindeydi. Bu okulların dönüşü, ordunun disiplinini ve geleceğini pekiştirecek bir adım olarak değerlendiriliyordu.

Güncel tartışmalar, askeri eğitimin köklerine dönüşü işaret ediyor. Milli Savunma Bakanı'ndan gelen mesajlar ve siyasi açıklamalar, bu konunun hâlâ canlı olduğunu gösteriyor. Ordunun komuta kademesini güçlendirecek bu hamle, genç nesillerin eğitiminde yeni bir sayfa açabilir.

Sonuç olarak, askeri liselerin tarihi mirası ve güncel ihtiyaçlar göz önünde bulundurulduğunda, açılmaları ordunun yapısını olumlu etkileyecek. Bu süreç, Türkiye'nin savunma stratejilerine katkı sağlayarak, geleceğe daha güvenle bakmamızı sağlayabilir.