Piyasaların nabzını tutan o anlar, sanki bir fırtınanın habercisi gibiydi. Herkesin gözü kulağı altın ve gümüş fiyatlarında, borsa ekranlarında donup kalmışken, bir anda her şey değişti. Bu yükseliş sadece rakamlarla sınırlı kalmadı, arkasında derin hikayeler, politik hamleler ve ekonomik depremler gizliydi. Sıradan bir yatırımcı için bile bu gelişmeler, fırsat mı yoksa tuzak mı diye düşündürüyordu. Ama asıl heyecan, detaylarda saklıydı; o detaylar ki, bir anda tüm dengeleri altüst edebilecek güçte.
Turhan Bozkurt, programına başlarken ses tonunda bir aciliyet vardı, sanki izleyiciyi koltuğuna mıhlama niyetindeymiş gibi. "Piyasaları temellerinden sarsan gelişmelerin perde arkasını konuşuyoruz," diyordu, altın ve gümüşün rekor üstüne rekor kırdığını vurgulayarak. Altın ons başına 4,093 dolara çıkmış, gümüş ise 51.97 dolara fırlamıştı; bu rakamlar, sadece bir gün önceki artışlarla bile yatırımcıları hayrete düşürüyordu. Bozkurt, bu çılgınlığın arkasında gizli anlaşmalar olduğunu söylüyordu, özellikle altın için 4 bin dolar ve gümüş için 50 dolar eşiğinin kritik olduğunu belirtiyordu. "Böyle çılgınlık görülmedi," diye tekrarlıyordu, izleyicileri unutmamaları gereken sebeplere odaklanmaya çağırıyordu. Borsa İstanbul'da çöküş devam ederken, altın ve gümüş fırtınası dünyayı sallıyordu; bankalar ve fonlar, düşüşlerde bile alım fırsatını kaçırdıklarına hayıflanıyordu.
Konuşma Mansur Yavaş'ın durumuna kaydığında, Bozkurt'un sesi daha da ciddileşiyordu. "Mansur Yavaş savaşacak mı? Geri mi çekilecek?" diye soruyordu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında soruşturma izni istenmişti, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle. Bu, 130 konserden 33'ünde kamu zararı oluştuğu iddiasıyla ilgiliydi; CHP'nin durumu, Ekrem İmamoğlu ile karşılaştırmalar yapılıyordu. Bozkurt, Yavaş'ın adaylığını çekip çekmeyeceğini tartışıyor, 24 Ekim'deki mahkeme kararını işaret ediyordu. "CHP'nin nötralizasyonu mu hedefleniyor?" diye soruyordu, kulislerdeki yankıları aktararak. Yavaş'ın yazılı açıklamasında "Çekinecek, saklayacak hiçbir şeyimiz yoktur" demesi, Bozkurt'un yorumunda bir direniş sinyali olarak görülüyordu.
Ardından, İstanbul Altın Rafinerisi operasyonu gündeme geldi. Bozkurt, "İAR operasyonunda başka kuyumcuların ismi de geçiyor," diyordu. Operasyonda Özcan Halaç ve Ayşe Nesen tutuklanmış, toplam 20 kişi hapsedilmişti. Venezuela, Rusya ve İran bağlantılı altın aklamaları söz konusuydu; New York Post'un haberi, Kapalıçarşı'daki kuyumcuları ve rafinerileri işaret ediyordu. ABD Hazine ve FBI takibi altında, gram altın alımlarındaki kriz ve sahte altın uyarıları vurgulanıyordu. Bozkurt, fiziksel altın sıkıntısını anlatırken, izleyicileri dikkatli olmaya çağırıyordu; bu operasyonun piyasalara yansıması, altın talebini daha da körüklemişti.
Borsa İstanbul'un hali ise içler acısıydı, Bozkurt'un tabiriyle "çöküş devam ediyor." "Borsa'da neler oluyor? İki haftada 5 kat artan fon," diye anlatıyordu Ata Yatırım Barbaros fonunun yükselişini, ama Killer Holding'in bilançosunda kar düşüşü ve borç artışı vardı. Tera Yatırım skandalı, fon manipülasyonları ve CMB denetimi gündemdeydi. BIST 100 endeksi 10,556 puana düşmüştü, yüzde 1.53 kayıpla kapanmıştı; destek seviyeleri 10,400 ve direnç 11,200 olarak belirtiliyordu. 24 Ekim'deki mutlak butlan kararı, piyasaları daha da tedirgin ediyordu. Bozkurt, bu düşüşün yatırımcı intiharlarına yol açabileceğini söylüyordu, sesinde bir uyarı tonuyla.
Faiz indirimi beklentileri de masadaydı. "23 Ekim'de 100 veya 75 puan faiz indirimi şaşırtıcı olmaz," diyordu Bozkurt. TCMB'nin politika faizi yüzde 40.50'ydi, piyasa 100-250 baz puan indirim bekliyordu; Mehmet Şimşek, Fatih Karahan ve Cevdet Akçay eleştiriliyordu. Adnan Polat'ın reel sektör çöküşü yorumu, enflasyon hedeflerinin 14'ten 25-29'a çıkması anlatılıyordu. Dolar-euro kuru 60-70 TL talebiyle, enflasyon ENAG'a göre yüzde 63, İTO'ya göre 45'ti. Bozkurt, vatandaşın Hazine'yi eksi faizle fonladığını söylüyordu; kamu borcu 12 trilyon TL, dış borç 550 milyar USD'ydi, 195 milyar USD'si vadesi yakındı.
Kur baskısı ise felaket senaryoları doğuruyordu. "Kur fırlasa taş üstünde taş kalmayacak," diye uyarıyordu Bozkurt. Rezerv kaybı, ihracat ve turizm iflas riski, borsa destekleri 10,410-10,100, banka endeksi 14,000'den 13,000'e düşmüştü. "Sepette ikisi yoksa geleceği kaçırıyorsunuz," diyordu, altın ve gümüşün zorunluluğunu vurgulayarak.
Altını uçuracak adımlar silsilesi ise en heyecan verici kısımdı. Bozkurt, Trump dönemindeki altın endeksli tahvilleri, gizli anlaşmaları anlatıyordu: altın ticareti, madenciler, kripto borsaları. Çin rezervleri, BofA'dan Michael Harnett'in 6,000 dolar tahmini vardı. "Tarih geleceğe ışık tutmaz, ancak ortalama altın 43 ayda 4 boğa piyasasını yüzde 300 aştı," diyordu Harnett. Altın ve gümüş diğer emtiaları ezdi geçmişti; gümüş yüzde 67, altın yüzde 50 artmıştı.
"Altın 4,061, gümüş 50,39 eşiklerini geçince tarih yeniden yazılacak," diyordu Bozkurt. Altın 4,094 dolara çıkmıştı, destekler 3,980-3,900'dü. Gümüş yükselen paralel kanalda, 50,39 kritik, 52,33-54,14 direnç, 57 zirve hedefiydi. Enflasyon ayarlı 350-700 dolar tahmini, tarihsel zirveler 1974, 1980, 2011'di. Merkez bankaları rezerve gümüş ekleyebilirdi; altın payı yüzde 24'e düşmüştü.
Dünyada yer altında kalan altın ise merak konusuydu. USGS'ye göre 70,550 ton, WGC'ye göre 60,370 ton; 2 milyar ons çıkarılmayı bekliyordu. Rezerv tahminleri değişebilirdi.
Trump'ın gizli kripto para anlaşması ise bomba gibiydi. "Trump’ın gizli kripto para anlaşması nedir?" diye soruyordu Bozkurt. Trump, Çin'e yüzde 130 gümrük vergisi tehdidiyle kripto piyasasını çökertmişti; bitcoin 104,600 dolara düşmüş, piyasa değeri 4 trilyondan 3 trilyona inmişti. Son 5 yıldaki çöküşler listeleniyordu: COVID-19 yüzde 60 kayıp, Çin yasağı yüzde 65, Terra çöküşü yüzde 30, FTX iflası yüzde 25, 2023-2024 ayı piyasası yüzde 75, Trump'ın Çin çıkışı yüzde 25. Trump, hafta sonu söylemleri yumuşatmıştı, çünkü kendine para kaybettirmişti. Donny Jr.'ın tavsiyesiyle Ponzi oyununu sürdürmesi bekleniyordu. Asya piyasaları Pazartesi kaderi belirleyecekti.
"Kripto piyasa değeri 3 trilyon dolara çıkar çıkmaz ABD 37 trilyon dolar borcu kripto ile sıfırlayacak," diyordu Bozkurt. Finans düzeni çöküyor muydu? Para savaşı başlamıştı, kim kazanacaktı? Altın balon muydu, yoksa hükümet borçları mı? Mısır örneğiyle, insanlığın 6 bin yıldır altınla ilişkisini hatırlatıyordu. Financial Times'ın altını hedef alması sorgulanıyordu.
Bu gelişmeler, sıradan bir günün ötesinde, bir dönüm noktası gibiydi. Yatırımcılar altın ve gümüşe koşarken, borsa enkazında fırsat arıyordu. Turhan Bozkurt'un sözleri kulaklarda çınlıyordu: Bu çılgınlık, daha da büyüyecekti. Herkesin aklında tek soru: Sonraki hamle ne olacak?