Türkiye'nin ekonomik damarlarında, sonbahar fırtınaları giderek şiddetleniyor. Enflasyonun gölgesinde, faiz koridorları daralırken, her yeni veri milyonlarca aileyi nefessiz bırakıyor. Pandemi sonrası toparlanan piyasa, 2025'in ekiminde rekor belirsizliklerle boğuşurken, tüketici sepetleri adeta bir mayın tarlasına dönüşmüş durumda. Gıda raflarından eğitim masalarına, ulaştırma faturalarından hizmet kalemlerine uzanan bu gerilim, günlük hayatı bir satranç oyununa çeviriyor. Merkez Bankası'nın hamleleri, piyasa beklentileriyle dans ederken, yatırımcılar ekranlara kilitlenmiş; peki, bu kaosun ortasında bir bankanın raporu, faiz rüzgarlarını nasıl tersine çevirecek?
Asıl bomba burada patlıyor: Akbank Ekonomik Araştırmalar birimi, eylül ayındaki enflasyon verilerini mercek altına alan raporunda, tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) aylık yüzde 3,23'lük artışla yıllık bazda yüzde 33,3'e fırladığını haykırdı. Bu oran, TCMB'nin tahmin bandının üst sınırını tam 1 puan aşarken, Akbank'ın kendi öngörüsü olan yüzde 2,6 ve piyasa beklentisi yüzde 2,5'i de ezip geçmişti. Raporda, "Enflasyon eğilimindeki katılık, politika gevşeme alanını daraltıyor" diye vurgulanan bu sürpriz, TCMB'nin yıl sonuna kadar faiz indirimlerine ara verebileceğini işaret ediyor. Gıda fiyatlarının aylık yüzde 4,6'lık roketle yıllık yüzde 36,1'e sıçraması, eğitim kalemlerindeki yüzde 17,9'luk patlama ve ulaştırma grubundaki yüksek artışlar, eylül enflasyonunun başrol oyuncuları oldu. Hizmet enflasyonu ise baz etkisiyle yüzde 44,7'de kaldı; Türk lirasındaki değer kaybı eğilimi zayıflasa da, döviz kuru, talep ve beklenti kanallarındaki sorunlar, enflasyonun inatçı yüzünü bir kez daha gösterdi.
Akbank analistleri, mevcut tablonun TCMB'nin son Para Politikası Kurulu kararındaki "Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin biçimde ayrışması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır" yönlendirmesiyle tam örtüştüğünü vurguluyor. Yıl sonu enflasyonunun TCMB tahmin bandı içinde kalma olasılığının "bulunmadığı" belirtilirken, ekim toplantısında indirim sürecine ara verilmesi öngörülüyor. Gelecekteki olası indirimler ise daha küçük adımlarla –100-150 baz puan– sınırlı kalabilir; medyan enflasyon eğiliminin yıllıklandırılmış yüzde 28 civarında seyretmesi, bu temkinli yaklaşımı zorunlu kılıyor. Eylül verileri, TÜİK'in açıkladığı üzere aylık yüzde 3,23'lük artışla yıllık yüzde 33,29'a işaret ederken, TCMB'nin 11 Eylül'deki toplantısında politika faizini yüzde 43'ten yüzde 40,5'e indirmesi bile bu katılığı yumuşatamamış görünüyor. Analistler, enflasyonun hem kendi hem piyasa tahminlerini aşmasının, faiz indirimlerini gerekçelendirmeyi güçleştirdiğini haykırıyor; bu, yıl sonuna kadar bir duraklama sinyali olarak yankılanıyor.
Bu raporun yankıları, piyasa koridorlarında fırtına gibi esiyor. TCMB'nin Eylül indirimi –yüzde 43'ten 40,5'e– beklentileri karşılasa da, enflasyonun sürpriz çıkışı indirim alanını daralttı; Tacirler Yatırım gibi kurumlar, "Daha temkinli patika" derken, Capital Economics yıl sonunda faizin mevcut seviyeden aşağı inmesini öngörüyor. Eylül'deki gıda ve eğitim patlaması, talep kaynaklı baskıları körüklerken, hizmet enflasyonunun yüzde 44,7'de kalması, yapısal sorunları ifşa ediyor. Akbank'ın "Politika duruşu sıkılaşabilir" uyarısı, TCMB'nin enflasyon hedefinden sapma durumunda elini güçlendirme hazırlığını yansıtıyor; Türk lirasının değer kaybı yavaşlasa da, beklenti kanallarındaki tıkanıklık, faiz indirimlerini bir sis perdesine dönüştürüyor. Yatırımcılar, bu katılık karşısında tahvil ve döviz pozisyonlarını revize ederken, borsa endeksi bile sarsıntı sinyalleri veriyor; peki, bu duraklama, ekonomik toparlanmayı geciktirir mi yoksa istikrarı mı getirir?
Enflasyonun bu inatçı dansı, Türkiye'nin ekonomik nabzını daha da hızlandırıyor. Eylül verileri, TÜİK'in açıkladığı üzere yıllık yüzde 33,29'la TCMB'nin üst bandını delerken, aylık yüzde 3,23'lük artış beklentileri ezip geçti. Gıda grubundaki yüzde 36,1'lik yıllık sıçrama, tarım politikalarının acil revizyonunu haykırıyor; eğitimdeki yüzde 17,9'luk patlama ise veli bütçelerini delip geçiyor. Hizmetler yüzde 44,7'de donarken, ulaştırma kalemlerindeki artışlar günlük hayatı zehirliyor; Akbank'ın raporu, bu tablonun faiz indirimlerini "gerekçesiz" kıldığını vurguluyor. TCMB'nin Eylül'de yüzde 40,5'e inen politika faizi, indirim döngüsünün son halkası mı yoksa ara mı? Analistler, yıl sonuna kadar sıkı duruşun zorunlu olduğunu söylerken, Capital Economics gibi kurumlar 250 baz puanlık ek indirim bekliyor; ama enflasyonun medyan eğilimi yüzde 28'de kalırsa, küçük adımlar –100-150 baz– devrede kalacak. Bu katılık, döviz rezervlerini eritirken, TL'nin değer kaybını yavaşlatan eğilim bile yetersiz; beklenti kanallarındaki tıkanıklık, piyasaları bir sis perdesine hapsediyor.
Bu enflasyon gerçeği, sadece rakamlarla sınırlı değil; bir ulusun günlük mücadelesini yansıtıyor. Gıda sepetindeki yüzde 4,6'lık aylık roket, sofraları küçültürken, eğitimdeki yüzde 17,9'luk sıçrama aileleri ezer; ulaştırma ve hizmetler yüzde 44,7'de donarken, enflasyonun katılığı politika yapıcıları köşeye sıkıştırıyor. Akbank'ın "Yıl sonu bandı içinde kalma olasılığı yok" haykırışı, TCMB'nin elini bağlıyor; Eylül indirimi yüzde 40,5'e inse de, ekimde ara verilmesi muhtemel. Gelecekteki küçük adımlar, ekonomik toparlanmayı geciktirirken, yatırımcılar tahvil ve dövizlere sığınıyor; borsa endeksi sarsılırken, altın ve euro rallisi hızlanıyor. Peki, bu duraklama, yıl sonu enflasyonunu yüzde 28 medyana mı çeker yoksa yeni bir dalga mı doğurur? Halk, taksitlerini öderken bu katılığı lanetliyor; TCMB'nin sıkılaşma yönlendirmesi, indirim hayallerini suya düşürüyor.
Sektördeki fırtına, enflasyonun bu sürpriz çıkışıyla büyüyor. TCMB'nin Eylül kararı –yüzde 43'ten 40,5'e– piyasa beklentilerini karşılasa da, Tacirler Yatırım gibi kurumlar "Temkinli patika" derken, Capital Economics yıl sonu indirimlerini öngörüyor. Gıda enflasyonunun yüzde 36,1'e fırlaması, tarım politikalarını sorgulatıyor; eğitimdeki yüzde 17,9'luk artış, veli isyanlarını tetikliyor. Hizmetler yüzde 44,7'de kalırken, ulaştırma baskısı günlük hayatı felç ediyor; Akbank'ın raporu, bu tablonun faiz indirimlerini imkânsız kıldığını haykırıyor. TL'nin değer kaybı yavaşlasa da, döviz kuru tıkanıklığı enflasyonu besliyor; beklenti kanallarındaki sorunlar, piyasaları bir girdaba sürüklüyor. Yatırımcılar, bu katılık karşısında pozisyonlarını revize ederken, borsa düşüş sinyali veriyor; altın rallisi ise hızlanıyor. Bu rapor, TCMB'nin elini güçlendirirken, yıl sonu hedefini şüpheye düşürüyor; peki, küçük indirimler mi yoksa sıkılaşma mı galip gelecek?
Geleceğe dair fırtına ise cabası: Akbank'ın öngörüsü gerçekleşirse, ekimde indirim durur ve yıl sonuna kadar faizler donar; medyan enflasyon yüzde 28'de kalırsa, 100-150 baz puanlık küçük adımlar devreye girer. TCMB'nin sıkılaşma yönlendirmesi, enflasyon sapmasını önlerken, ekonomik büyüme yavaşlar mı? Gıda ve eğitim patlamaları devam ederse, yıl sonu bandı imkânsızlaşır; TL'nin toparlanması bile yetersiz kalır. Analistler, "Politika alanı daralıyor" derken, yatırımcılar döviz ve altına sarılıyor; borsa endeksi sarsılırken, enflasyonun katılığı günlük hayatı zehirliyor. Bu rapor, sadece bir uyarı değil; ekonomik kışın habercisi. Halk, sofralarını küçültürken bu gerçeği lanetliyor; TCMB'nin hamlesi, indirim hayallerini suya düşürüyor. Kim bilir, bir sonraki veri enflasyonu mu yoksa umudu mu roketler; bu fırtına, toparlanmayla mı diner yoksa derinleşir mi? Piyasalar dönüyor, nabızlar hızlanıyor; enflasyon, tahtından inmeye niyetli değil.