Cezaevlerindeki doluluk oranları ve infaz sistemindeki güncellemeler, uzun süredir kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Özellikle pandemi döneminde uygulanan düzenlemelerin benzerleri, hükümlü yakınları tarafından yakından takip ediliyor. Yeni yargı reformu adımlarıyla birlikte, ceza infaz yasası alanında önemli değişiklikler kapıda ve bu gelişmeler binlerce kişiyi doğrudan ilgilendiriyor.
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen 11. Yargı Paketi, ceza infaz düzenlemesi açısından kritik yenilikler getiriyor. Kamuoyunda Kovid-19 düzenlemesi olarak bilinen infaz indirimi, belirli şartlardaki hükümlülere erken geçiş imkanı sağlıyor. Bu kapsamda, kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ve oradan denetimli serbestliğe geçiş süreleri kısaltılıyor.
Düzenleme, 31 Temmuz 2023 tarihinden önce işlenen suçlardan dolayı hüküm giyenleri kapsıyor. Hükümlüler, kapalıdan açığa ve açık cezaevinden denetimli serbestliğe üç yıl daha erken ayrılma hakkına sahip olacak. Bu değişiklik, cezaevlerindeki yaklaşık 50 bin mahkuma tahliye yolu açıyor ve infaz sürecini hızlandırıyor.
Ancak düzenleme herkes için geçerli değil. Kapsam dışı bırakılan suçlar arasında terör suçları ve örgütlü suçlar yer alıyor. Ayrıca alt soya, üst soya, kardeşe, eşe, boşanılan eşe, kadına, çocuklara veya kendisini savunamayacak durumdaki kişilere yönelik kasten öldürme suçları istisna tutuluyor. Cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı gibi ağır suçlar da infaz indiriminden yararlanamıyor.
Özellikle dikkat çeken bir nokta, deprem suçlarının kapsam dışı bırakılması. Depremlerde yıkılan binalardan ve yaşanan can kayıplarından sorumlu tutulan kişiler, bu erken tahliye düzenlemesinden faydalanamayacak. Bu karar, deprem mağdurlarının talepleri üzerine alınmış ve paket görüşmelerinde önergeyle netleştirilmiş.
Deprem mağdurlarıyla yapılan görüşmelerde, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin yanı sıra önceki yıllarda Elazığ ve İzmir gibi illerde meydana gelen depremlerde sorumluluğu bulunanların indirimden hariç tutulması vurgulanmış. Bu hassasiyet, paketin kabul sürecinde etkili olmuş ve teknik düzenlemelerle yasaya yansıtılmış.
Infaz indirimi, cezaevlerindeki kapasite sorununa da çözüm getirmeyi amaçlıyor. Hükümlülerin denetimli serbestlik altında kalan cezalarını toplum içinde tamamlaması, hem ıslah sürecini destekliyor hem de kurumların yükünü azaltıyor. Ancak iyi hal ve diğer şartların sağlanması zorunlu tutuluyor.
Paket, sadece infaz düzenlemesiyle sınırlı kalmıyor. Trafikte yol kesme veya aracı engelleme gibi eylemlere yönelik ceza artırımları da getiriliyor. Yürüyüş ve gösteri hakkı kapsam dışı bırakılarak, bu tür eylemler cezai yaptırımlardan muaf tutuluyor.
Ekonomik alanda da dikkat çeken bir madde var: 2025, 2026 ve 2027 yıllarında enflasyon düzeltmesi yapılmayacak. Bu karar, mali düzenlemeler açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yasanın yürürlüğe girmesi için Cumhurbaşkanı onayı ve Resmi Gazete'de yayımlanması bekleniyor. Tahliye süreçleri, bu adımların tamamlanmasının ardından başlayacak ve ilgili kurumlar tarafından hızlıca uygulanacak.
Ceza infaz yasası değişiklikleri, toplumda cezasızlık algısını gidermeyi de hedefliyor. Denetimli serbestlik uygulamaları daha kontrollü hale getirilirken, ağır suçlarda caydırıcılık ön planda tutuluyor.
Hükümlü yakınları için umut verici olan bu düzenleme, aynı zamanda kamu vicdanını koruyan istisnalarla dengelenmiş. Infaz indirimi, belirli suç gruplarında erken tahliye imkanı sunsa da, mağdur hakları göz ardı edilmemiş.
Sonuç olarak, 11. Yargı Paketi ile ceza infaz düzenlemesi yeni bir döneme giriyor. Yaklaşık 50 bin mahkum için denetimli serbestlik ve tahliye kapısı aralanırken, kapsam dışı suçlar net bir şekilde belirlenmiş. Bu gelişmeler, infaz sisteminin daha adil ve etkili olmasını sağlayacak adımlar olarak görülüyor.